‘Kadın üniversitesi kadın düşmanlığında ısrardır’ 2021-01-26 09:04:41   Melike Aydın   İZMİR - Kadın üniversitesi fikrinin kadın düşmanı politikalardaki ısrarın bir sonucu olduğunu belirten üniversiteli kadınlar, özgür ve özerk üniversiteler için topyekun mücadele çağrısında bulundu.   Kadın Üniversitesi projesinin 2021 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alarak resmileşmesine karşı üniversiteli kadınlar geçtiğimiz günlerde, ‘Kadın Üniversiteleri Kurdurmayacağız’ kampanya grubunu ilan etti. Kadınların toplumdan tecrit edilerek, ‘makul kadın’ yaratılmak istendiğine vurgu yapan üniversiteli kadınlar, bilimin erkek akılla üretildiği üniversitelerden kadın aklının uzak tutulduğunu, kadınların pozitif bilimlerden yalıtıldığını dile getirdi. Kadınlar ayrıca talepleri kabul edilene kadar mücadelede kararlı olduklarının altını çizdi.   ‘Makul kadın yaratılmak isteniyor’    Kadın üniversitesinin iktidarın gerici, cinsiyetçi, heteronormatif politikalarının ürünlerinden biri olduğunu belirten Üniversiteli Kadın Kolektifinden Zehra Akbıyık, bu fikrin üniversiteleri; özel güvenlik birimleri (ÖGB), kayyım rektörlerle baskı altına alamayışının bir sonucu olarak üretildiğini ifade etti. Kadınları pozitif bilimlerden uzaklaştırıp makul kadın yaratma çabası üzerinden hareket edildiğinin altını çizen Zehra, “O nedenle tüm kadınlar ve LGBTİ+ aktivistleri olarak bunun karşısındayız. Bir kadın arkadaş ilerde katledilirse ‘kadın üniversitesine gitseymiş’ diyebilirler. Her seferinde iktidar ve onun erkek politikaları kadınları suçlarken, üzerimizdeki baskılar, alan daraltma politikalarının hepsi daha ağır şekilde devam edecek” diyerek, öğrencilere toplumsal cinsiyet eşitliği derslerinin verildiği ve bunun üzerinde herhangi bir baskı politikasının uygulanmadığı özgür özerk bir üniversite modeli talebiyle, ‘Kadın üniversitelerini istemiyoruz’ kampanyasını başlattıklarını hatırlattı.   ‘Kadın üniversitesi ısrarı kadın düşmanlığının ısrarıdır’   Kadın üniversitesinin daha önce öne sürülen ‘pembe otobüs’ ve  ‘pembe vagon’ projelerinde olduğu gibi kadını kamusal alandan soyutlama projesi ve kadın düşmanı bir proje olduğunu belirten Kampüs Cadıları'ndan Dilan İpek, üniversitelerin hali hazırda kadınların nefes alamadığı alanlara dönüştürüldüğünü ifade etti. Üniversitelerin kadın öğrenci ve akademisyenler için tacize, şiddete, mobbinge maruz bırakıldığı yerlere dönüştürüldüğünü dile getiren İpek, “Kadın üniversiteleri projeleri yeni değil. Aradan 3 yıl geçti ve yıllık planlamanın içinde. Bu ısrar aslında yükselen kadın mücadelesi ile de ilişkili. Bu ısrarı İstanbul Sözleşmesinde de gördük. Bu kadın düşmanlığının ısrarı. Kazanılmış haklara yapılan saldırılarda da gördük ısrarı. Meselenin Boğaziçi ile de gündeme gelmiş olan demokratik üniversite talebine de topyekun bir sahip çıkılması ve mücadele hattının oluşturulması gerekiyor” diye konuştu.   ‘Tecrit ettiğin kesimleri denetleyebilirsin’   Öğrencilerin ve akademisyenlerin alanı olarak üniversitelerde karar mekanizmalarında da öğrenci ve akademisyenlerin bulunması gerektiğini ifade eden Özgür Genç Kadın’dan Meryem Yıldırım, kadın üniversitesini üniversitelerde dayatılan belli ideolojilerin devamı olarak değerlendirdi. İstanbul Sözleşmesi ile başlayan saldırı sürecinin kadın üniversitesi ile devam ettiğini ifade eden Meryem, “Kadınları toplumdan ayrıştırmak ve tecrit etmek için dayatılıyor. Çünkü tecrit ettiğin kesimleri denetleyebilirsin, ideolojini yansıtabilirsin. Kadınları makbul kadın seviyesine getirmek ve din algısı ile belirli ideolojileri yansıtmak ve dayatmak. Biz kadınların özgür ve kendi hayatlarına karar verebildiği üniversiteler istiyoruz. Musa Orhan hala sokaktayken kadın üniversiteleri yapmak başka bir saldırıdır. Kadın üniversiteleri kadınlara iyi bir gelecek vermeyi vaat eden bir üniversite değil. İyi bir eş, kocasına köle yaratan bir bakış açısı. Pandemiyi bahane ederek kadınların öfkesini sindirmeye çalışarak politika izlemeye çalışıyorlar ama pandemide de her türlü koşulda karşı çıkacağız. Bütün kadınların topyekun karşı çıkması gerekir” sözlerine yer verdi.   'Üniversitede tacizin üzeri örtüldü'   Demir Leblebi’den Derya Emrem, kadın üniversitesi projesiyle kadınların maruz bırakıldığı tüm şiddet biçimlerinden veya kullandıkları özsavunmalarından yine kadınların sorumlu tutulacağını dile getirdi. Tekrar tekrar kadınların karşısına çıkan erkek egemen zihniyetin, kadın üniversiteleriyle son raddede olduğunu ifade eden Derya, Ege Üniversitesi'nde 1 buçuk yıl önce yaşanan tacizde yönetimin kadınların yanında durmak yerine tacizin üzerini örtmeye çalıştığını hatırlattı. Derya, “Öyle şeylerin de önü açılıyor. Eşit özgür cinsel şiddetle mücadele birimlerinin olduğu üniversiteler kurulmalı. Bizim üniversitemize taciz olayının bile üzeri örtülmeye çalışıldı onu ifşa etmeye çalışsak da farklı yollardan susturulmaya çalışılıyoruz. Soruşturma açılmaya çalışıldı. Kadın üniversiteleri de bunu normalleştirecektir. O zaman ‘tacize maruz bırakılmak istemiyorsanız kadın üniversitelerine gidin’ diyecekler bizlere. Buna da yol açacaktır. Bu nedenle biz kadın üniversitesinin düşünülmesinin bile rafa kaldırılana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Eşit özgür kampüsler yaratmak için tüm LGBTİ+ ve mücadelemizi büyütmeye çağırıyoruz” diye belirtti.