Cumartesi Anneleri: Tarih onları halk düşmanı katiller olarak yazacak 2021-01-23 12:55:12   İSTANBUL- Cumartesi Anneleri eylemlerinin 826’ncı haftasında, gözaltında katledilen Ayşenur Şimşek’in akıbetini sordu. Ayşenur’un ablası failin devlet olduğuna işaret ederek, “ Sözde güvenlik güçlerinin nasıl da katil çetelerine dönüştüğünü, korunup kollandığını gördük. Tarih onları halk düşmanı katiller olarak yazacak” dedi.   Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılmasını talep etmek amacıyla, “Failler belli, kayıplar nerede” sloganıyla her hafta düzenledikleri eylemlerinin 826’ncısını bu hafta da pandemi dolayısıyla sosyal medya hesapları üzerinden online olarak gerçekleştirdi. Eylemde bu hafta 1995’te gözaltında katledilen Sağlık -Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı Ayşenur Şimşek’in akıbeti soruldu.   ‘iki buçuk ay sonra kimsesizler mezarlığında bulduk’   Eylemde ilk olarak konuşan Ayşenur’un ablası Fatma,  kardeşini arama başvurularının sonuçsuz bırakıldığını belirterek, babasının karakolda tehdit edildiğini dile getirdi. Fatma, kardeşinin katledilmesinden 2 buçuk ay sonra Milliyet gazetesinde yer alan haberde kız kardeşinin fotoğrafını gördüğünü olay üzerine Kırklareli’ye gittiğini ifade ederek, “2 buçuk ay sonra onu bulabildik kimsesizler mezarlığına defnedilmişti” dedi.   ‘Biz devletin faşist yönünü gördük ve yaşadık’   Faillerin belli olduğu fakat faili meçhul cinayetler denilerek faillerin korunduğuna işaret eden Fatma,“Faili belliydi. Bin kişilik ölüm listesi yapan sonra da bunu kendi oluşturduğu yapılardaki katilleri ile gerçekleştiren devletin ta kendisiydi. Biz devletin bu faşist yönünü görmüş ve yaşamış bir aileyiz. Devletin bu yüzünü iki buçuk ay boyunca kardeşimizi aradığımızda gördük. Bize sunulan parlatılmış yöneticilerin, koca koca binalarda koltuk makam sahiplerinin bizim güvenliğimiz için gecesini gündüze katan sözde güvenlik güçlerinin aslında nasıl da katil çetelerine dönüştüğünü ve onların korunup kollandığını gördük” ifadelerini kullandı.   ‘Onlar halkımızın vicdanına mahkum oldular’   Ayşenur’un yoksulluğun ve adaletsizliğin olmadığı bir düzeni savunduğunu söyleyen Fatma, “ Ayşenur bir devrimciydi. Devrimci kimliği ile halkına hizmet etmeyi görev edinmişti.  En temel demokratik hakların savunucusuydu. Bu güzel düşünceler devleti yönetenlere göre bir suçtu. Ve bu suçun karşılığı bu düşünceleri savunan insanları yok etmekti. Onu katleden halk düşmanı katiller adalet önünde hesap vermeden yaşamlarına devam ediyorlar. Ama onları biz biliyoruz halk biliyor. Onlar halkımızın vicdanında mahkum oldular. Halk düşmanı katiller olarak tarih yazacak onları. Ayşenur ve tüm yoldaşları tüm kayıplarımız halk kahramanı olarak anılacak” şeklinde konuştu.   Fatma son olarak kayıplarını aramaktan ve hesap sormaktan vazgeçmeyeceklerini bir kez daha vurguladı.   Eylemin bu haftaki basın metnini Cumartesi İnsanlarından Türkan Ocak okudu.   Türkan, adalet ve hakikat arayışlarının 826’ncı haftasında olduklarını hatırlatarak,  “Devlet, gözaltında kaybetmeler ile ilgili etkin soruşturma yapma yükümlülüğünü yerine getirmiyor. Kayıp yakınlarının tüm iddialarını araştırma, sorumluları belirleme ve cezalandırılma görevini yerine getirmiyor. Yaşam hakkı ve işkence yasağına ilişkin ulusal yasaların ve uluslararası sözleşmelerin etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamıyor” dedi.   ‘Sağlık-Sen’in kurucu başkanıydı’   Bu haftaki eylemde 26 yıldır fail ve sorumluları cezasızlıkla korunan Ayşenur Şimşek için adalet istediklerini vurgulayan Türkan, eczacı olan ve Ankara’da yaşayan Ayşenur’un 90’lı yıllarda sağlık emekçilerinin örgütlenme çalışmalarının içinde yer aldığını ve Sağlık -Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı olduğunu anımsattı. Ayşenur’un bu çalışmaları yürüttüğü sırada iki kez gözaltına alındığını söyleyen Türkan, ağır işkencelere maruz kaldığının da altını çizdi.    ‘Aile defalarca tehdit edildi’   Türkan, aileyi defalarca telefonla arayan kişilerin Ayşenur için “Bu işleri bırakmazsa sonu kötü olur” diyerek tehditlerde bulunduğunu ifade ederek, “Hakkında yakalama kararı çıkartılan Ayşenur’un babası iki defa karakola çağırılarak ‘kızın gelip teslim olsun yoksa onun için hiç iyi olmayacak’ diye tehdit edildi. Ailesi son olarak 24 Ocak 1995 tarihinde Ayşenur’la görüştü ve o tarihten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı” diye belirtti.   ‘Cenazesine kimsesizler mezarlığında ulaşıldı’   Emniyete, savcılığa ve İçişleri Bakanlığı'na başvuran aileye “Kızınız gözaltına alınmamıştır” yanıtı verildiğini söyleyen Türkan, yasal girişimleri sonuçsuz kalan ailenin 21 Mart 1995 tarihinde yaptıkları basın açıklaması ile bir arama kampanyası başlattıklarını duyurduklarını dile getirdi. Türkan devamla şunları kaydetti: “Kampanya devam ederken 11 Nisan 1995 tarihli Milliyet Gazetesinde, Kırıkkale’de bulunan bir kadın cesedi haberi yayımlandı. Bu haber üzerine Kırıkkale Savcılığı’na başvuran aile, 12 Nisan 1995 tarihinde kızlarının bedenine Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştı. Otopsi raporuna göre 28 Ocak 1995 tarihinde öldürülen Ayşenur Şimşek’in bedeninde işkence izleri vardı. Kafasından ve göğsünden ateşli silahla yakın mesafeden vurularak öldürülmüş ve cansız bedeni 29 Ocak 1995 tarihinde Kırıkkale yolu kenarında bulunmuştu.”   ’26 yıldır etkin soruşturma yürütülmüyor’   Türkan, daha önce gözaltına alındığı için emniyette parmak izi bulunmasına rağmen Ayşenur’un cenazesinin, üç hafta boyunca morgda bekletildikten sonra ailesine haber verilmeden ‘kimliği meçhul kişi’ olarak Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiği bilgisini paylaştı. 26 yıldır Ayşenur’un dosyasında etkin bir soruşturma yürütülmediğine işaret eden Türkan, “Ayşenur’u kaybedenler, işkence ile katledenler cezasızlık zırhıyla korundu. Yargı makamları ‘delilleri değerlendirme ve suçu niteleme yetkisi’ni kullanmadı. 826. haftamızda bir kez daha yargı makamlarına Ayşenur Şimşek’in kaybedilmesi ve işkence sonucunda katledilmesi ile ilgili sorumluları belirleyecek ve cezalandırılmalarını sağlayacak nitelikte bir soruşturma başlatmaları çağrısında bulunuyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin biz Ayşenur Şimşek ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 127 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız  Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diyerek sözlerini noktaladı.