‘Erkek egemenliği, saltanatını kadın katliamları üzerinden sürdürüyor’ 2021-01-21 09:03:17   İSTANBUL - “Erkek şiddeti münferit değil” diyen kadınlardan Münevver Kızıl,  faillerin bilinçli bir şekilde yargı tarafından korunduğuna işaret ederek, “Erkek egemenliğinin saltanatını sürdürmesi için birilerinin bir şekilde katledilmesine göz yumuluyor” dedi.   Kadınlar yaşamın her alanında şiddetin birçok boyutuyla karşı karşıya. Yalnızca fiziksel değil, çok boyutlu ve sistematik olarak sürdürülen kadına dönük şiddet, erkek-devlet tarafından “münferit” olarak ele alınsa da tablo tam tersini yansıtıyor. Her gün en az bir kadının katledildiği bugünlerde maruz kaldığı şiddeti teşhir eden kadınların hukuk mücadelesinde yargı erkekten yana tavır alırken, Melek İpek gibi özsavunmasını kullanan kadınlar ise tutuklanmakta. 8 yıldır sistematik olarak şiddete maruz bırakılan Münevver Kızıl da şiddetin tek boyutlu olmadığını, davaları sürüncemede bırakan yargı tarafından da şiddete maruz kaldığını ifade etti.   Karakolda eril tutumla karşılaştı   Münevver Kızıl, 2013 yılından bu yana Seyfettin Tanko isimli erkeğin taciz ve tehditlerine maruz kalıyor. Failin hakarette, katletme girişiminde bulunduğu Münevver, maruz kaldığı şiddete karşı karakollara, yargıya başvursa da eril tutumla karşılaştı. 2019 yılında verdiği bir röportajda Münevver, “Ağlaya zırlaya burnumu çeke çeke Pendik Çınardere Karakoluna gittiğimde polisin alaycı gülmesi, konuşması, ‘Ooo Münevver Hanım, siz burayı ikinci eviniz bellediniz’ demesi benim bu devlete güvenimi sarsıyor. Benim de kızımın da can güvenliği yok ve başımıza herhangi bir şey gelirse bunun failleri bellidir” demişti.   Fail hakkında başvuruları sonucu birçok dava açan Münevver, hala hukuk mücadelesini sürdürüyor.   ‘Kadın için hiçbir yasa işletilmiyor’   Münevver, kadının beyanın dava süreçlerinde esas alınmadığına dikkat çekerek, “Var olan bütün delillere rağmen şiddet meyilli katil adaylarını bir şekilde ‘Bunu nasıl temize çıkartırız’ denilerek yargı tarafından bunlar koruma altına alınıyor” dedi. Kadına yönelik şiddetin çoğalmasının nedenlerinden birinin de yargıdaki cezasızlık politikaları olduğunu söyleyen Münevver, davalarda gerçek anlamda caydırıcı nitelikte cezalar verilmediğine dikkat çekti. Münevver, yasaların pratikte uygulanmadığını belirterek, “Kadın için hiçbir yasa işletilmiyor. Bizler adliyeye, karakola giderken resmen suçlu muamelesi görüyoruz.  Çözüme odaklı gerçek anlamda hiçbir karar yok” ifadelerini kullandı.   ‘Faillere ceza verseler o koltukta oturamazlar’   Uygulanan cezasızlık politikalarının kadınları yıldırmak amaçlı olduğunu kaydeden Münevver, şiddet davalarının sürüncemede bırakılmasının da aynı amaç doğrultusunda olduğuna işaret etti. İktidarın biat eden kadın profili yaratmaya çalıştığını belirten Münevver, “Faillere gerçek anlamda bir ceza verilirse o koltuklarda onlar da oturamayacağının farkında. Erkek egemenliğinin saltanatını sürdürmesi için birilerinin bir şekilde katledilmesine göz yumulmalı. Kulak duyuyor ama görmek istemiyorlar. Çünkü biat eden kadın isteniyor ve bu da onların işine geliyor” dedi.   ‘Biat etmeyen kadınlar hedef gösteriliyor’   Biat etmeyen kadınların bastırılmaya çalışıldığının altını çizen Münevver, “Ya öldürüyoruz, ya şiddete maruz bırakılıyoruz, ya ölüme terk ediliyoruz ya da sesini çıkarttığında ‘terör örgütü’ mensubu olarak hedef gösteriliyoruz. Bu noktada da bastırılmaya, korkutulmaya çalışılıyoruz” dedi. Gülistan Doku’nun kaybedilmesini hatırlatan Münevver, “Gülistan nerede bilmiyoruz. Ablası Aygül’e 50 milyarlık ceza açtılar. Kardeşinin akıbetinin ne olduğu bilinmiyor, bilinmemekle beraberinde konuyu bir şekilde sonuca götürmeye çalışan bir aile var. Sürekli ve farklı şekilde linç ettirilmeye çalışıyor.  Bu insanı susturmaya çalışıyorlar. Bunların hepsi somut örnektir” diye konuştu.   ‘Kadına şiddetin gerçek sebebi devlettir’   Kadınların katledilmesinin politik olduğunu ve münferit olmadığını vurgulayan Münevver, “ Yargı mercilerinin en üst tabanından en alt tabanına kadar hepsi katil ile eş değer noktadalar. Bugün bir kadın ‘Ben ölmek istemiyorum’ diye çığlık atıyorsa, kadınlar katledilmeyle karşı karşıya getiriliyorsa, faillere caydırıcı ceza verilmediyse bunun gerçek sebebi devletin ta kendisidir” ifadelerini kullandı.   ‘Bugün hiçbir kadın güvende değil’   Kadın katliamlarının kadın soykırımlarına dönüştüğünü ifade eden Münevver, “Kadını tamamıyla yok etme, toplumda adının dahi olmaması için yapılan bir soykırım diyebiliriz. Bugün toplumsal bir olayı rakamlar üzerine konuşmak bile utanç verici" diye vurguladı. Münevver, “Ben Kürdüm. Kendi topraklarında var olmayan bir kadınım, Doğu’da siyasi bir kimlik üzerinden Kürt olma kimliği üzerinden başka bir baskı, sömürgeci gücün altında ezilip yok oluyorsun. Batıya gelsen şiddetle karşı karşıya kalıyorsun. Dilinle yok olma tehlikesi içindesin biz nereye gidelim? Bizim suçumuz Türkiye’de Kürt doğmak mı? Kadınlar ayaklanın örgütlenin. Bugün sadece ‘ikinci, üçüncü sınıf kadın’ katledilmiyor. Hiçbir kadın güvende değil” şeklinde konuştu.   ‘Devlet eliyle şiddete maruz kalıyoruz’   Kadınların birden fazla kez erkek şiddetine maruz kaldığını kaydeden Münevver, şöyle devam etti: “Yaşarken bile ölü sayılıyoruz. En demokratik hakkımız olan basın açıklamalarımızda, dava takiplerimizde, farklı bir kadının sesi olmaya çalıştığımızda yaka paça ters kelepçelerle alındığımızda bu da bizim canımıza kast eden kişilerin devlet eliyle şiddetine maruz kalıyoruz. Biz tek kişi tarafından şiddet görmüyoruz. Devlet kanalıyla birden fazla kişinin şiddetine maruz kalıyoruz.”