Katliam failleri değil aileler cezalandırılıyor: Roboskî unutulur mu? 2020-12-26 09:02:01   Rojda Aydın   ŞIRNAK - Roboskî Katliamı'nın üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen failler yargılanmazken çocuklarının hesabını soran aileler hakkında ise soruşturma başlatıldı. Dava avukatı, “Diyarbakır Başsavcılığı yetkisizlik kararı vererek, dosyayı Uludere Savcılığı'na gönderdi. Yeni deliller üzerinden dosyanın açılması için çabalıyoruz. Fakat şu an için bir gelişme yok” dedi.   Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboskî köyünde, 28 Aralık 2011 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 17’si çocuk 34 kişinin yaşamını yitirmesi üzerinden 9 yıl geçti. Ancak katliamın failleri cezasız kalmaya devam etti.   Aileler hakkında dava açıldı   Katliamın faillerinin cezasızlık süreci böyle devam ederken yargı ailelere karşı aynı tutumu sergilemedi. Çocuklarının faillerinin cezalandırılması için hemen her gün kamera önüne geçen ailelere gözaltı ve soruşturma başlatıldı. Savaş uçakları bombardımanı sonucu yaşamını yitiren 34 kişinin yakınları olan 16 kişi hakkında dava açıldı. Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, katliamın 4'üncü yıldönümü olan 28 Aralık 2015 tarihinde köyde yapılan anmada açılan pankartlar ve kimi flamaları gerekçe göstererek, bir süre önce soruşturma başlatmıştı. 16 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması 13 Ocak tarihinde Şırnak 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülürken, davanın son duruşması ise 23 Aralık’ta görüldü. Duruşma 5 Nisan 2021 tarihine ertelendi.   16 kişi hakkında dava açıldı   Haklarında dava açılan 16 kişinin isimleri şu şekilde: Ayaz Encu, Aysel Encu, Berivan Encu, Cahide Encu, Cihan Encu, Fadile Tosun, Hanım Encu, Heybet Encu, Muhsin Aykut, Sevcan Encu, Semire Encu, Sozdar Encu, Tufan Saydam, Meral Geylani ve Yannis Vasilis Yaylali.   Katliamın ardından Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Uludere Alt Komisyonu, Mart 2013'te 84 sayfalık bir rapor sundu. Operasyon esnasında “Kimlik tespiti yapmanın imkansız olduğu” belirtilen raporda “Olayın kasten yapıldığına dair bir delilin bulunamadığı” sonucuna varıldı. Diğer yandan kamuoyunda “Roboski Katliamı Davası” olarak bilinen hukuki süreçte, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 11 Haziran 2013’te “Taksirle ölüme sebebiyet vermekten dolayı” dosya hakkında “Görevsizlik” kararı verdi. Başsavcılık daha sonra dava dosyasını Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi ancak Ocak 2014’te “Takipsizlik” kararı verildi.   Dosya AİHM’e taşındı   Roboski’de hayatını kaybedenlerin yakınları 2014 yılının temmuz ayında 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yaptı. Ancak mahkeme, başvuruda eksiklikler olduğunu belirtti ve “eksikliğin süresinde giderilmemesi” gerekçesiyle başvuruyu 24 Şubat 2015’te reddetti. Bu kez hayatını kaybedenlerin yakınlarından oluşan 281 kişi, 2016’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM, iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle 17 Mayıs 2018’de başvuruyu reddetti. AİHM gerekçe olarak, dava avukatlarının eksik olduğu bildirilen belgeleri 15 günlük sürede değil, 17 günde göndermesini hata olarak kabul etti. Böylece AYM’nin kararını yerinde buldu. Dönemin Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın bir televizyon programında “Uludere konusunun, uçak konusunun tekrar inceleneceğini düşünüyorum” sözlerinin ardından ise dava avukatları, haziran 2019’da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. “Yeni delil varlığı” sebebiyle Roboski dosyasının yeniden açılmasını talep etti.    Daha cevap verilmedi   Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ise “Yetkisizlik” kararı vererek, dosyayı Uludere Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdi. Uludere Cumhuriyet Savcılığı ise bir buçuk yıldır gönderilen dosyaya ne olumlu ne de olumsuz her hangi bir şekilde cevap vermedi.     Avukatlardan başvuru   Roboski Katliamı’ndan sonra yürütülen soruşturmaya Genel Kurmay Askeri Savcılığı tarafından "Kovuşturmaya yer olmadığı" gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiğini söyleyen dosya avukatlarından Neşet Giresun, daha sonra verilen takipsizlik kararına Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne itiraz edildiğini ancak mahkemenin itirazı reddettiğini kaydetti. Neşet, iç hukuk yollarının kapandığını ve Roboskili ailelerin AYM’ye başvurduklarını, ancak mahkeme tarafından "mağdurların avukatlarına gönderdikleri tebligatta cevap vermemeleri" gerekçesiyle dosyayı usulden reddettiğini ifade ederek, dosyanın daha sonra AİHM’e gönderildiğini söyledi. Neşet, AİHM’in AYM’nin verdiği kararı yerinde bulduğunu hatırlattı. Neşet, "Dosya bu kadar aşamalardan geçtikten sonra hukuksal anlamda mesele kapanmış oldu. Bizler davaya bakan 4 avukatız. 2019 yılında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na ‘Yeni deliler bulundu’ diyerek soruşturmanın açılması için talepte bulunduk. Yeni delilerden kastımız Hava Kuvvetleri Komutanlığı Mahkemesi itirazı reddettiği ve ‘Hata yapılmış’ denildiğini öte yandan itiraz kararını reddeden yargıçlardan iki tanesinin 15 Temmuz darbesinden sonra görevden alınmasıyla beraber tarafsız olmadığını ve onların verdiği kararın hukuken bir anlam ifade etmediğini belirttik" diye konuştu.    ‘Hiçbir gelişme yok’   Neşet, dönemin Enerji Bakanı Berat Albayrak darbeden sonra 2016 tarihinde çeşitli televizyon programlarında “Roboskî bombalama olaylarının gerçekleştirenlerin FETÖ ile bağlantısı olabileceğini” söylediğini hatırlatarak, bunların yeni deliller olabileceği ve soruşturmanın yeniden açılmasını talep ettiklerini söyledi. Neşet, "Diyarbakır Başsavcılığı bu konuda yetkisizlik kararı vererek, dosyayı Uludere Savcılığı'na gönderdi. Yeni deliler üzerinden dosyanın açılması için çabalıyoruz. Fakat şu an için bir gelişme yok" dedi.   ‘Roboskî Katliamı’nı AKP ve Erdoğan yaptı’   Haklarında dava açılan ve Roboskî Katliamı’nda yaşamını yitiren Selman Encü’nün annesi Semire Encü, katliamda yaşamını yitiren 34 kişinin annesi olduğunu belirterek, katliamın üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen dosyada herhangi bir gelişme olmadığını ancak Roboskililer olarak mücadelelerini sürdürmeye çalıştıklarını hatırlattı. Semire, “Devlet bütün bu olanlara karşı gözlerini kapamış durumda. Yaşamını yitiren 34 kişiden 11’i benim akrabamdı. Onları andığımız için devlet bizim hakkımızda süreç başlatıldı. Soruyorum sizlere çocuklarımızı öldüren kişiler mi mahkemelik olmalıydı yoksa ben mi? Çocuklarımızın katilleri kimler? Çocuklarımızın tek suçu iki bidon mazot getirmekti. Oğlumun ölüm yıldönümüydü bende katıldım. Çocuklarımızın ölüm yıldönümüne katılmak nasıl suç olur? Ben oğlumun mezarına gitmeye mecburum. Ben bundan sonra da onların ölüm yıldönümlerine katılacağım ve mezarlarını ziyaret edeceğim. Katliam günü unutulacak bir gün değil. Bu katliamı AKP ve Erdoğan yaptı. Bundan kaynaklı kimseyi cezalandırmıyorlar. Fakat biliyoruz ki bu katliamın sorumluları onlardır” diye kaydetti.   ‘Katliamdan sonra ailelere baskılar daha da arttı’   ‘Hakkımda her ne kadar dosya açılırsa açılsın ben davamdan vazgeçmem” diyen Semire, ne olursa olsun hakikatten şaşmayacaklarının da altını çizerek, “Ailelere tazminat vererek olayın üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Verilen tazminatı almayacağız ve gerçeğin peşini de bırakmayacağız. İnsan Hakları Mahkemesi bu dosya üzerinde durmalıydı. Fakat onlar dosyanın üzerini kapatmak için uğraştılar. Dosya açılmamasının tek sebebi Erdoğan’dır. Her taraftan engel oldu. Katliamdan sonra biz ailelere karşı daha baskıcı olmaya ve davalar açılmaya başlandı” sözlerine yer verdi.    ‘Erdoğan 34 kişinin katilidir’   Kendilerine torbalar dolusu altın verilse dahi hiçbir şeyin değişmeyeceğini ifade eden Semire, davanın takipçisi olacaklarını vurguladı. Semire, “Ben sağ olduğum süre boyunca Erdoğan’ın haksızlık ve katliamı yaptığını söyleyeceğim. Erdoğan 34 kişinin katilidir. Katiller ceza almayana kadar bizim içimizdeki ateş sönmeyecek. Haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Katliamı unutmayacağız” dedi.   ‘Kürtlere ölümü farz kılmışlar’   Kardeşi Hüseyin Encü’yü katliamda kaybeden Sevcan Encü, kendilerine dava açılmasına tepki göstererek, katliamı gerçekleştiren kişilerin cezalandırılması gerektiğini ancak kendilerine dava açıldığını kaydetti. Sevcan, “Kardeşimi anmak için oraya gittim bunda ne suç olabilir? O zaman katliamın 4’üncü yılıydı. Her yıl olduğu gibi o yılda mezarlığa gittik ve kardeşlerimizi ve çocuklarımızı andık. Hakkımızda açılan dava hala devam etmekte. Açılan pankart bahane edilerek, dava açıldı. Bizler açılan hukuksuz davayı kabul etmiyoruz. Devlet Roboskî’yi unuttu. Kürt olduğumuzdan kaynaklı kardeşlerimizi katleden faillere ceza verilmiyor. Kürtlere ölümü farz kılmışlar. Tek umudumuz adaletin yerini bulmasıdır. Hem bizi öldürüyorlar hem de ceza veriyorlar. Katliamdan kaynaklı hiçbir faile ceza verilmedi” diye belirtti.   ‘Bizleri değil failleri yargılasınlar’   Haklarında dava açılmasının tek nedeninin Roboski Katliamı davasından vazgeçirmeye çalışmak olduğunu vurgulayan Sevcan, “Hakkımda ne kadar dava açılırsa açılsın haklı olan mücadelemin peşini bırakmayacağım. Devlet bugün de hukuksuzluğunu yapmaya devam ediyor. 34 kişinin failleri bulunana kadar durmayacağız. Her yıl mezarlıkta anma yapıyoruz ancak devlet de her yıl engellemeler çıkarıyor. Katliamdan sonra Roboskî üzerinde baskılar daha da arttı. Şunu bilsinler ki sessiz kalmayacağız ve sesimizi daha da yükseltmeye devam edeceğiz. Bizleri değil failleri yargılasınlar” diye ifade etti.