‘Talepler kabul edilsin, tecrit kaldırılsın’ 2020-12-10 13:43:18   DİYARBAKIR - TUAY-DER öncülüğünde Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi önünde yapılan basın açıklamasında, “Talepler kabul edilsin, tecrit kaldırılsın” çağrısında bulunuldu.   Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER) öncülüğünde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve cezaevlerinde hak ihlallerinin son bulması talebiyle 27 Kasım’da cezaevlerinde başlatılan açlık grevlerine ilişkin Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl ve ilçe örgütü, Barış Anneleri ile çok sayıda kişi katıldı.   Açıklamayı TUHAY-DER yöneticisi Mehmet Üzen okudu.   ‘Tecrit tüm toplumu kapsamıştır’   Açlık grevlerinin haksızlıklara karşı yasal imkanların tükendiği noktada son çare olarak başvurulduğuna değinen Mehmet, en büyük hak ihlalinin İmralı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulandığını kaydetti. Tecridin amacına ve sonuçlarına dikkat çeken Mehmet, "Tecrit sistemi ayırmayı, farklılaşmayı, tekilleştirmeyi, ayrıştırmayı itaate zorlamayı amaçlamaktadır. Bu açıdan tecrit sistemi sadece bir cezalandırma rejimi  değil bir yöntem tekniğidir. Bu teknik demokrasiyle, hukukla bağdaşmamaktadır. Yaşanan mutlak tecrit rejimi zamanla tüm toplumu kapsamıştır” diye konuştu.   ‘Tecrit yasaya, AİHS’ye aykırıdır’   Tecridin infaz yasasına, Anayasa’ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı olduğunun altını çizen Mehmet, yasalarca cezaevinde tutulan herkesin ailesiyle, avukatlarıyla, dış dünya ile iletişiminin güvence altına alındığını hatırlatarak, “AİHS’in 3’üncü maddesinde; hükümlünün hangi ceza nedeni ile ilgili olursa olsun ‘gayri insani yahut haysiyet kırıcı’ bir ceza infazına ve muamelesine tabi tutulamayacağı belirtilmektedir. Ceza hukuku disiplinleri; ceza kanunları, ceza muhakemesi kanunları ve infaz kanunları ile bir bütündür. Bu kanunlar bütünü ve uygulaması oradaki devletin, hukuk devleti niteliği taşıyıp taşımadığını göstermektedir.  Hükümlülerin haklarından yararlandırılması takdiri değil, zorunluluktur. Hukuk iktidarlara, partilere, kişilere göre düzenlenmez. Dolayısıyla herkes hukuk kurallarına uymayla hükümlüdür” ifadelerine yer verdi.   Mehmet son olarak pandemi riskinin de göz önünde bulundurularak  başta İmralı Cezaevinde olmak üzere tüm cezaevlerinde uygulanan tecridin kırılmasını istedi.   Kitle ablukaya alındı   Açıklama sonrası sloganlarla alandan ayrılan kitleyi polis kalkanlarla ablukaya aldı. Bu sırada beyaz tülbentli annelerin tutuldukları ablukada  Kürtçe, “Artık yeter, çocuklarımız ölsün mü? Tecrit artık son bulsun”  tepkileri  duyuldu.   Polis ablukadan çıkışlara gruplar halinde izin verirken, kadınların tecride karşı sloganları cezaevinin bulunduğu alandan uzaklaşıncaya dek sürdü.