TUHAY-DER'den açlık grevine duyarlılık çağrısı 2020-12-08 14:18:25   VAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması ve cezaevlerinde devam eden ihlallerin son bulması için başlatılan açlık grevine ilişkin açıklama yapan TUHAY-DER, açlık grevinin ilerleyen süreçte ölümlerle sonuçlanmaması için gerekli adımların atılması çağrısında bulundu.    PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecridin kaldırılması ve  cezaevlerinde devam eden ihlallerin son bulması amacıyla Türkiye ve bölge cezaevlerinde siyasi tutsakların 27 Kasım’da başladığı süresiz-dönüşümlü açlık grevi, üçüncü grubun devralmasıyla 12’nci gününde devam ediyor. Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER), konuyla ilgili dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van İl Örgütü, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Van İl Örgütü, Star Kadın Derneği, Tevgera Jinên Azad (TJA),İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Van Temsilciliği, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Van Şubeler Platformu, Van-Hakkari Tabip Odası, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybedenlerle Dayanışma Derneği, (MEBYA-DER) ve daha birçok kurum katıldı.    Açıklama, katılanlar adına TUHAY-DER Eşbaşkanı Kinyas Başak tarafından okundu.   Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı 2019 yılında DTK Eşbaşkanı ve TJA aktivisti Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevinin hatırlatıldığı açıklamada,  bu süre zarfında tecride karşı 9 kişinin yaşamına son verdiği vurgulandı. Açıklamanın devamında şunlara yer verildi: “Türkiye’nin taraf olduğu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin üzerinden 72 yıl geçmesine rağmen; bu bildirge kapsamında insanın doğuştan sahip olduğu temel hakların ihlaline her gün tanık olmaktayız. Hak ihlallerinin başında tecrit, yaşam hakkı ihlali, işkence, kötü muamele, dil ve kültür asimilasyonu, kadın katliamları, çocuk istismarı, inanç sömürüsü ve cezasızlık politikaları yer almakta. Covid-19 salgınını iktidar tarafından tecridin kurumsallaştırılmasına araç kılınmakta. Tecridin en ağır halini yaşayan cezaevlerinde bu kapsamda önce ayrımcı infaz düzenlemeleri ile salgın ile yüz yüze bırakılan mahpuslar, akabinde doluluk oranlarının fazlalığı, koruyucu malzemelerden yoksunluk, sağlık ve tedavi imkânlarına erişememe, koruyucu malzemelerin fahiş fiyatlar ile satılması, sosyal mesafe hiçe sayılarak yapılan sayım ve aramalar ile karşı karşıya iken, tedbirler değil hak ihlalleri arttırılmış ve cezaevlerinden tüm topluma sirayet eden bir tecrit ağı oluşturulmuştur."    Açlık grevlerinin ölümle sonuçlanmaması için yetkili mercilere gerekli adımların atılmasının istendiği açıklamada, halka ise duyarlılık çağrısı yapıldı. Açıklamada, “Hukuk güvenliği sağlayan, özgürlükleri güvenceleyen, adil ve etkin yargının işlediği, adaletin kurulduğu demokratik bir toplum için İmralı’da uygulanan ve usule aykırı tecride, en azından yasal temsilci ve avukatları ile yasa yolu başvurularını kullanılabilmesini sağlayacak görüşme ve iletişimin sağlanması, bu konuda adımlar atılması elzemdir” denildi.   Açıklama, “Tecride hayır” ve “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” sloganlarıyla sona erdi.