TJA aktivisti: Kampanya ile birlikte büyük bir etkileşim yarattık 2020-12-03 09:04:02   VAN - “Em Xwe Diparêzin” kampanyasının iki aylık sürecini geride bırakan TJA aktivistleri çalışmalarına son hız devam ediyor. Büyük bir sahiplenmeyle karşılanan kampanyaya dair yaptıkları ve yapacakları etkinliklerle ilgili konuşan TJA aktivisti Aynur Sarıca, “Şu ana kadar örtülen, saklanan şiddet kadının sözleriyle dile geldi. Birlikte maruz kaldığımız şiddete çözüm bulma arayışlarımız oldu. Kampanya ile birlikte büyük bir etkileşim yarattık” dedi.    Kadına yönelik her türlü şiddet kurumsallaşarak sürerken, dünya kadınları ortak mücadele hatlarında bir araya gelerek erkek-devlet şiddetine karşı duruyor. Özellikle 25 Kadım Kadına Yönelik Şiddete Karşı  Uluslararası Mücadele Günü’nde iktidarın polis eli ve yasaklamalar ile yaptığı tüm engellemelere rağmen kadınlar eş zamanlı sokağa çıkarak hep bir ağızdan “Şimdi özgürlük, şimdi kadın zamanı…” mesajı verdi. Kadınların ortak mücadele hattında buluşması için mücadele eden Tevgera Jinên Azad’ın (TJA), artan tacize, tecavüze, istismara, kadın kırımına, tecride yönelik ekim ayında başlattığı “Em Xwe Diparêzin” (Kendimizi Savunuyoruz” kampanyası da 2 ayını geride bıraktı.    ‘Kendini savunmak kaçınılmaz bir ihtiyaçtı’   Kampanyanın Van ayağının startı 18 Ekim’de verilmişti. Şimdiye kadar kampanya kapsamında binlerce kadına ulaşıldı. Kampanyanın 2 aylık etkinlik programını değerlendiren TJA Van aktivistlerinden Aynur Sarıca, “Kampanyamıza başlamadan önce kadınlarla çeşitli platformlarda buluşarak artan şiddete karşı mücadele alanlarını daha güçlü nasıl yükseltebilirizi tartıştık. Gelen öneriler doğrultusunda artan şiddete karşı doğamız itibariyle öz savunmamızı kullanma, bunu güce dönüştürme tartışmaları yürüttük. Kadının bulunduğu her alanda ‘Kendimizi savunuyoruz’ kampanyasını ilan etme ihtiyacı hissettik. İhtiyaçtan ziyade ‘kendini savunmak’ kaçınılmaz bir ihtiyaçtı. Bundan kaynaklı da çeşitli illerde kampanyamızın startını verdikten sonra çalışmalarımıza başladık” dedi.   ‘Kırsaldan kentte şiddetin farklı boyutları ile karşılaştık’   Kampanya kapsamında merkez il ve ilçelerde koordineli bir çalışma oluşturduklarını ve özellikle Van’ın dış ilçelerine kampanyaya yoğunluk verdiklerini ifade eden Aynur, kırsal kesimlerde kadınların haklarından haberlerinin olmadığına dikkat çekerek konuşmasına şöyle devam etti:  “Bu süre zarfında kırsaldan, kente şiddetin farklı boyutlarıyla karşılaştık. Örneğin kırsalda yaşayan bir kadına alabileceğinden çok daha fazla iş yükü yükleniyor. Koyun sağan, inek bakan bir kadın çocuk yetiştiriyor, ev temizliğinden sorumlu, çocuklarının bakımından sorumlu ve erkek tarafından adeta bir doğurma makinası, bir hizmetçi gibi çalıştırılıyor. Erkekler erkenden işi olsun, olmasın ilk servisle kent merkezinde bulunan kahvehanelere doluşuyor. Bütün zamanını bu kahvelerde geçirirken, kadın büyük bir iş yükü altında adeta eziliyor. Bu da belli bir süreden sonra kadını içinden çıkılmaz bir ruh haline götürüyor. Örneğin bizler kırsal kesimlerde daha çok ‘intihara sürüklenme’ ve şüpheli kadın ölümleriyle karşılaştık.”   ‘Çaldığımız her kapı önünde şiddeti anlattık’   Aynur, kırsal kesimde bulunan kadınların yoğun iş yükünün yanı sıra fiziksel ve cinsel şiddette maruz bırakıldıklarını ve kadınların toplum baskısının getirdiği “namahrem” baskıdan kaynaklı kimseye anlatamadıklarını ifade etti. Aynur, “Yine çok eşlilik, başlık parası, berdel gibi birçok şeyle daha fazla kırsal yerlerde yaşayan kadınlar maruz bırakılıyor. Kampanyamızın önceliğine bu sorunları da ekleyerek çaldığımız her kapının önünde şiddeti anlattık. Dertleştik, sohbet ettik, dinledik. Yapılan önerileri not ettik. ‘Kadın kadının yurdudur’, ‘Kadın kadını anlar’ şiarıyla yola çıktık. Çalışmalarımız sürüyor. Salgın nedeniyle yüzlere ulaşabileceğimiz mahallelerde kapı kapı çalışarak yöntemi değiştirmek zorunda kaldık. Çünkü kadınların hayatı bizler için önemlidir. Bu hassasiyetle gittiğimiz her yerde çalışma mesafesi, hijyen ve maske takmaya özen gösterdik. Ama merkezi ilçelerde düzenlediğimiz birçok buluşmamızda iktidar tarafından fırsata dönüştürülen pandemi gerekçe gösterilerek engellendik. Öte yandan hali hazırda kentte OHAL’den bu yana bir etkinlik yasağıdır almış başını gitmekte, pandemi bahaneleri de bu yasaklamaların tuzu biberi olmuş durumda” sözlerini kullandı.   ‘Örtülen şiddet kadının sözleri ile dile geldi’   Kampanya kapsamında özelde Dersim’de ortadan kaybolan ve aylardır bulunamayan Gülistan Doku ve Batman’da uzman çavuş Musa Orhan’ın ölümüne neden olduğu İpek Er gibi olayları özel bir başlık halinde kadınlarla tartıştıklarını kaydeden Aynur, “İtaat etmenin kadının doğasına uymadığı direnmesi gerektiği boyutları üzerinden erkek egemenliği, tahakkümünü nasıl ortadan kaldırabiliriz şeklinde kampanyamızın ana gündem konularını tartıştık. Buna yönelik atölye çalışmalarımız oldu. Bu atölyeler sayesinde kadınlardan ciddi dönüşlerde aldık. Şu ana kadar örtülen, saklanan şiddet kadının sözleriyle dile geldi. Birlikte maruz kaldığımız şiddete çözüm bulma arayışlarımız oldu. Kampanya ile birlikte büyük bir etkileşim yarattık. Bu etkileşim ile de maruz kaldığımız şiddeti 25 Kasım da alanlarda haykırdık. Etkinliklerimizin birçoğunda polis engeliyle karşılaştık. Hatta 25 Kasım gününde bizim sesimizi çıkarmamıza engel olmaya çalışan güvenlik güçleri aynı saatlerde diğer bir caddede kadına yönelik şiddetle ilgili broşür dağıttı. Bize pandemi yasaklarını dayatan zihniyet aynı risk altında olan kalabalık bir caddede hiçbir şey dinlemeden etkinliklerini gerçekleştirdi. Sizin kirli zihniyetinize karşı bizler temiz, dirençli gücümüzle birlikte öz gücümüzü ortaya koyarak karşı durmaya devam edeceğiz” diye belirtti.    ‘Failleri ifşa ederek kendimizi savunmaya devam edeceğiz’   Kampanyalarının İnsan Hakları Haftasında da devam edeceğini ifade eden Aynur, son olarak, 2 aylık süreçte, paneller, STK buluşmaları, mahalle toplantıları, akademik çalışmalar, tutuklu kadınlarla dayanışma kartları, mahallerde futbol ve voleybol turnuvaları ve yaptıkları piknik ile dolu dolu iki aylık süreci geride bıraktıklarını kaydetti. Aynur, “Eşitlikçi kampanyalar etrafında örgütlenme ruhuyla tekrar alanlarda olacağız. Tacize ve tecavüze uğradığımız için utanması gereken biz değiliz. Failleri her yerde ifşa ederek kendimizi savunmaya devam edeceğiz. TJA olarak Kürdistan’da bulunan anneler, genç kadınların yanında olduğumuzu belirtiliyor. Birlikte örgütlenmek mücadele etmek için birlikte güçlüyüz diyoruz” ifadelerini kullandı.