Depremin ardından Roman’lar: Ayrımcılığa maruz kalıyoruz 2020-12-01 09:01:37   İZMİR -  İzmir’de meydana gelen depremin ardından çadırların boşaltılması için mobbinge ve tacize maruz kaldıklarını söyleyen yurttaşlar, yapılan yardımların kendilerine ulaşmadığını söylerken Roman yurttaşlar ise ayrımcılığa maruz kaldıklarını ifade etti.   İzmir’de 30 Ekim’de meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından barınma sorunu ile karşı karşıya kalan yurttaşların birçoğu için kalıcı konutlar sağlanmadı. Pandemi ve ekonomik krizle birlikte evlerini de kaybeden yurttaşlar çadırları terk etmeleri doğrultusunda görevlilerin sistematik mobbingine maruz kaldıklarını, çadır alanında hijyen koşullarının bulunmadığını, gelen yardımların kendilerine ulaştırılmadığını söylerken Roman yurttaşlar ise ayrımcılığa maruz kaldıklarını anlattı.   ‘Öğrenci kredisiyle ev tutmamız bekleniyor’   Deprem sonrası Bornova Stadyumundaki çadır alanlarında barınmaya başlayan Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Aysima Yeşildere burada yetkililerin sistematik mobbingine maruz kaldıklarını dile getirdi. Yaşadığı apartman depremde ağır hasarlı olduğu halde yetkililerin apartmanda kimseyi bulamadığı için hasar kaydı oluşturmadığını dolayısıyla da maddi destek amacıyla başvurdukları kurumlardan 30 güne kadar net bir dönüş alamayacaklarını belirten Aysima yaşatılan mobbingi şu şekilde anlattı: “Elimde sadece öğrenci kredisi var o da 550 lira. Onunla ev tutmamızı beklediler. Gerçek depremzedelerle olmayanları belirlemek için böyle davrandıklarını söylüyorlar ama aslında böyle değil. Burada ağır hasarlı evi olan insanlarla tanıştık. Onlara da kalacak yer bulun gibi söylemler oldu. İnsanlara her gün burası kapanıyor denerek  baskı kuruluyor. İnsanlar sokakta kalma korkusuyla  aileleri ile birlikte çok fazla sıkıntı çektiler”   ‘Maddi gücü olmayanlara güvensiz evler kiralanmaya çalışılıyor’   Her şeye rağmen ev arayışına giriştiklerini ancak öğrenci olmaları, deprem sonrası emlak piyasasının yükselmesi ve depremde sahiplendikleri köpeği ev sahiplerinin kabul etmemesi nedeniyle ev bulamadıklarını ifade eden Aysima, bulabildikleri evlerin ise deprem raporunun olmadığını söyledi. Aysima,“Soruyoruz emlakçıya ‘depremde bir şey olmadı ama garanti veremem’ diyor. İnternet sitesinde bin 400 lira diyor arayınca öğrenciye bin 700 diyor. Güvenemedik evlerin içi yıkık olmasına rağmen kiralamaya çalıştılar. Köpekli ev bulamadık. Genel olarak öğrencilerin maddi durumu yetersiz deyip azaltacaklarına yükselttiler” diye konuştu.   ‘Yurttaşların bağışladıkları bize ulaşmadı’   Depremzedelere puanlama sistemi ile kıyafet verildiğini ve eşyaların yetmediğini dile getiren Aysima’nın aktardığına göre kaban 120, iç çamaşırı ve çorap 5, havlu 20, pantolon 60, kazak ise 40 puan. Pandemi nedeniyle ikinci el vermediklerini söylemelerine rağmen aldığı kabanda yanık izlerinin bulunduğunu söyleyen Aysima, “Bir kaban daha aldım sırtı yırtık çıktı. Virüsten dolayı almadıklarını söylediler ama poşet poşet eşyalar arabalara bindirilip götürüldü. Yardımseverlerden para geliyormuş ama içeri almamışlar. Onca  insanın ihtiyacı olmasına rağmen. Uyku tulumu yetersiz. AFAD polar battaniye verdi geri kalanları yardımseverler verdi. Bütün battaniyeleri yardımseverler yollamışken yardımseverlere izin vermediler. Oysa deprem yüzünden işini kaybedenler de var aile geçindiriyorlar üstelik. Yurtdışından bağışlar gelmiş ama görmedik. Tüplü sobalar çadır içinde kullanılamıyor ve çok çabuk bitiyor” şeklinde yaşadıklarını anlattı.   ‘Hijyen yok, sağlık kontrolü yok’   Çadır alanında ateş ölçümü yapılmadığını, şimdi 5 çadırın kaldığı alanda bir süre koronavirüslü insanların da bulunduğunu söyleyen Aysima, alanda hijyen çadırının kaldırıldığını ve dezenfektan malzemelerinin de yetersiz olduğunu dile getirdi. İlk zamanlar kurulan prefabrike tuvaletlerin 3 gün kullanılabildiğini ve içişleri bakanının ziyaret edeceği gerekçesiyle temizlenip kilitlendiğini ve bir daha açılmadığını kaydeden Aysima, “Duşlar saatli. İşe gidip gelen insanlar o saatlere yetişemiyor. Çocuğunu bırakıp gündeliğe giden bir kadın var duş ihtiyacını burada karşılamıyor. Biz öğrenci olduğumuz için saatlerimiz müsait. Çamaşır yıkama iyi. Ama ne kadar hijyenik bilmiyorum” şeklinde belirtti.   ‘Çadır alanı değil cezaevi gibi   Yardımların başkasının eline geçmemesi gerekçesiyle kartla giriş çıkışların yapıldığını belirten Aysima, gazetecilik öğrencisi olduğunu öğrendiklerinde bile görevlilerin davranışlarının değiştiğini dile getirdi. Aysima, “Eğitime çadırda olsalar da devam etmek zorundayız. Çadırlar için süre verdiler. AFAD çadırlarına, Kaymakamlığa Aşık Veysel’de, belediye konutları konteyner için başvurduk. Yardımseverlerden bir şey talep etmedik. Buradan ayrılmaya kalksak kendi isteğimizle çıktık ibaresi dolduruyor. Burada bir kadın ‘kendi isteğimle ayrılmıyorum, yaşam koşuları yok otizmli çocuğum var burada hasta olacak hijyen koşulları yok’ dedi o şekilde imzalamadı. Kadının arkasından öyle bir sinirle tavır koydular. Kadını hiç anlamadılar. Kadın kendi isteği ile güle oynaya tutmuş gibi oysa bir yardımsever evini açmıştı. Buradan çıkış yapan çok kişi kendi el yazısı olmayan şeylere imza attılar” dedi.   ‘Öğrenci olduğumuz için taciz edildik’   Bornova Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, AFAD, Kızılay dışında başka bir kurumun içeri alınmadığını belirten Aysima, Diyanet İşleri Bakanlığı’nın kurumlarının stantlarında dini kitaplar teşhir ettiğini ifade etti. Üniversite öğrencilerinin ‘aileniz yok mu’ denerek taciz edildiğini sözlerine ekleyen Aysima, “Ailemizden ne kadar bekleyebiliriz. Sürekli baskı dışlanma öğrenci olduğumuz için… Oysa ev sahipleri serbest piyasa ekonomisi dendiği için öğrenciye daha pahalıya verebiliyorlar. Hiç hak etmeyen evlere üniversiteye yakın olduğu için uçuk fiyatlar veriliyor” diye kaydetti.   ‘Yemek ve çadır için geldiniz dediler’   Bornova Stadyum Çadır alanından her gün yapılan baskı nedeniyle kızının yanına taşınan Roman yurttaşlardan Birsen Akbaş, çıkarken okuma yazması olmadığı halde görevli tarafından ‘kendi rızamla çıktım’ yazılı kağıdı imzalatıldığını ifade etti. Vali, kaymakam, belediye başkanlarının ziyaret ettiklerini ancak kendilerini görmediklerini dle getiren Birsen, “Roman olduğumuz için bize kullanılmış eşyaları verdiler. Bizi yurda atmak istediler. 5 çocuğum var bizi ayırmak istediler. Siz yemek ve eşya için geldiniz dediler. İftira dahi attılar kızımın çadırına gelip eşya aradılar. Şimdi 450 lira ödüyoruz ama ev ev değil. Kira eşya yardımı yapacağız demişlerdi. Onu da vermezler bizim gibilere. Joker kartları geldi alışveriş için bize verilmedi” diyerek yaşadığı ayrımcılığı anlattı.   ‘Neden aşağılıyorlar?’   Bornova Naldöken’deki evindeki hasar nedeniyle çocuklarıyla birlikte Bornova Stadyumu’na gittiğini söyleyen Roman yurttaşlardan Şefika Köseoğlu ise çadırda kaldıkları süre boyunca gün geçtikçe aşağılayıcı tavırlara maruz kaldıklarını dile getirerek şunları anlattı: “Bize ikişer tane kıyafet verdiler. Bir tanesini yıkayacakmışız bir tanesini giyecekmişiz. Ama gördük bir sürü kıyafet geldi eşya geldi. Ama bize ikinci el verdiler. Depo gibi çadırlara koydular kendileri aldılar herkes de gördü alırlarken. Şikayet yapıldı sonra AFAD’daki bazı insanlar çıkarıldı. Sonra eşyaları kamyona doldurup götürdüler. Ben kızımı çaya gönderdim AFAD’daki bize zıt davranıyordu hep. Aşağılayıcı bakışları vardı. 17 yaşındaki kızım çay almaya gelince ‘para yok’ demiş. Kızım da ‘ben dilenci miyim’ demiş. Kızım ağlamaktan hepimizi ağlattı. Sonra gittik benim kızıma ne söyledin dedik ‘şaka yaptım, benim kızımın yaşında, Allah versin para yok’ dedi. Neden aşağılıyorlar?”   ‘Son gün diyerek kandırdılar’   Rabia Kartalmış da yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Yemeğe gidince ‘yemek size çalışıyor, çay size çalışıyor keyif için geldiniz’ dediler. Bize cuma günü çıkıyoruz son gün dediler. Çadırlar yıkılacak dediler. Şimdi akrabamızın yanında kalıyoruz bizi dışarıya çıkardılar yıkılıyor denerek ama çadırlar duruyor hala.”    ‘Başkasının evinde huzursuzuz’   Roman yurttaşlardan Bircan Köseoğlu,sağlık kontrollerinin yapılmadığını, psikolojik destek verildiği iddia edilmesine rağmen ilaç dahi yazılmadığını ifade etti. Bircan, “Akrabalarımızın evine geldik çocuklarımla perişan olduk. Rahat dolaşamıyoruz banyo edemiyoruz. Kasımın 20’sinde çıktık. Joker kartları geldi, erzak kartı bu. Bize verilmedi. Biz hesabına yatırırız dediler. Bize kira yardımı yapsınlar ya da bize ayrı ev tutsunlar. Şimdi gitsek kapıdan içeri sokmaz. Bizi neden dışladılar?” diye sordu.