‘Olası savaş durumunda dört parça Kürdistan etkilenecek’ 2020-11-17 09:05:05   Dîcle Demhat   KOBANÊ - Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaratılmak istenilen savaşın dört parça Kürdistanı etkileyeceğini söyleyen Fırat Bölgesi Yürütme Meclisi Başkan Yardımcısı Emine Bekir,“Türkiye farklı planlarla Kürt alanlarına saldırıyor” dedi.   Türkiye ve ona bağlı grupların saldırıları Kuzey ve Doğu Suriye’de sürüyor. Bunun yanı sıra Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaşanılanların perde arkasında olan Türkiye bu bölgede çok sayıda üs kurmuş durumda. Kürtler arası bir savaş başlatılmak istenilmesine yönelik her geçen gün ulusal birlik sesleri yükselirken bunun yanı sıra olası bir savaş durumunda Kuzey ve Doğu Suriye’nin de etkileneceği tartışmalar arasında.    Konuya ilişkin konuşan Fırat Bölgesi Yürütme Meclisi Başkan Yardımcısı Emine Bekir, Kürtlerin iradesizleştirilmeye çalışıldığını söyledi.    ‘Türkiye’nin planları var’   Kürtlere ait bir sistemin ve birliğin olmaması için saldırılar gerçekleştirildiğini vurgulayan Emine, bu saldırıların Türkiye’nin 21. yüzyıl planları arasına girdiğini ifade etti. Emine, “Türkiye’nin amacı Kürtlerin birliğini bozmak ve Kürtlere ait bir sistemin oluşmamasıdır. Dört parça Kürdistan’daki Kürtleri parçalamak ve dağıtmakta planları arasında yer almaktadır. Tarihe baktığımızda da Kürtlerin öncülerine dönük ve Kürt birliğinin oluştuğu her alana yönelik Türkiye saldırmıştır. Bu saldırılarını şu an günümüzde de devam etmektedir” dedi.    ‘Türkiye’nin DAİŞ bağlantısı’   Efrin, Gire Sipi, Serêkaniye saldırılarının Türkiye’nin amaçlarını gün yüzüne çıkarttığını söyleyen Emine, “Güney Kürdistan’da olan saldırılar çok farklı değil fakat bu saldırılara karşı Güney Kürdistan’da yer alan bütün siyasi partiler, halk ve Güney yönetimi tedbirli yaklaşmalılar. Türkiye farklı planlarla Kürt alanlarına saldırmaktadır. Kuzey ve Doğu Suriye’de DAİŞ’i besleyen ve destekleyen Türkiye’ydi. Aynı zamanda Kobanê savaşında da Türkiye’nin DAİŞ’e yaptığı yardımlar belgelendi. Serêkaniye, Gire Sipi ve Efrin’de de savaşıp şu an oralarda yer alan çete gruplarıdır. Geçen günlerde Serekaniye’de İslam devleti olarak kendilerini ilan ettiler. Bunlar da Türkiye’nin çetelerle olan bağlantısını göstermektedir” ifadelerini kullandı.   ‘Dört parça Kürdistan etkilenecek’   Ortadoğu’da oluşacak değişimlerde Türkiye’nin başrol oynamak istediğini sözlerine ekleyen Emine şöyle devam etti: “Türkiye sadece Kuzey ve Doğu Suriye’yle yetinmeyip, Güney Kürdistan, Libya, Ermenistan ve İdlip’te oluşan krizde de eli var. Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırmasının sebebi var olan yönetim sistemini bitirmek ve Kürt halkını iradesizleştirmektir. Aynı şekilde Güney Kürdistan’da da Birakûjî yani iki Kürt partisi arasında savaşın olmasını sağlayan da Türkiye’dir. Bu savaşta kazançlı çıkacak veya bu savaş yine Türkiye devletine hizmet etmektedir. İki Kürt partisi arasında Kuzey ve Doğu Suriye’de veya Güney Kürdistan’da çıkacak herhangi bir savaşta her dört parça Kürdistan etkilenecektir.”    ‘Türkiye’nin saldırılarına sessiz kalınmamalı’   “Suriye Rejimi’nin artık bir etkisi yok devletlerin itmesiyle aslında ayakta durduğunu söyleyebilirim” diyen Emine şöyle devam etti: “Aynı zamanda Türkiye, Rusya ve Amerika arasında oluşan görüşmeler maddi çıkarın var olduğu görüşmelerdir. Ve her üç devlet en çok Kuzey ve Doğu Suriye üzerinde antlaşmalar yapmaktadır. Türkiye’nin amacı belli ve Suriye Rejimi de bu temelde üzerimizde baskı oluşturmak istiyor. Türkiye’nin Suriye sınırlarına yönelik yaptığı saldırılara karşı Suriye Rejimi sessiz kalmakta ve herhangi bir tavrı yok. Uluslararası Koalisyon güçleri, Amerika ve Rusya yaptıkları görüşmeler neticesinde sorumluluklarına göre davranmalıdır. Türkiye’nin kanun dışı saldırılarına karşıda sessiz kalmalılar. Halkların baharından sonra Ortadoğu da yeni bir başlangıç oldu. Bu yeni başlangıç birçok yeni değişimleri beraberinde getirdi. Ortadoğu da yaşanılan savaşı durdurmak için halkların birliği önemlidir. Bu temelde de bütün halklar egemen devletlere ve tek dil, tek ırk, tek bayrak yani tekçi sisteme karşı tutumları bir olmalıdır. Aynı zamanda devletler çıkarlar doğrultusunda değil yapılan görüşmeler temelinde sistemimize yaklaşmalılar.”