TJA atölyeleri sürüyor: Erkekler tecavüzü kadın bedeni ile tanımlıyor 2020-10-26 09:03:45   Safiye Alağaş   DİYARBAKIR - TJA aktivisti Zeynep Topçu, "Em Xwe Diparêzin" kampanyası kapsamında gerçekleştirdikleri çalışmaları değerlendirdi. Zeynep, erkeklerin de katıldığı atölyelerden şu örneği verdi: “Erkeklerin kendilerine dokunması gerekiyor. Örneğin bir atölyede 'Tecavüze uğradığınızı düşünüyor musunuz?' sorusunu sorduk. Ve bir erkek arkadaş 'Ben kadın değilim ki. Bu soruyu doğru bulmuyorum' diye cevap verdi. Tecavüzü kadın bedeni üzerinden değerlendiriyor.”   Tevgera Jinên Azad’ın (TJA), 15 Eylül’de “Em Xwe Diparêzin” (Kendimizi Savunuyoruz) kampanyası kapsamında Türkiye'de ve bölgede kentlerinde birçok etkinlik gerçekleştirdi. Mahalle mahalle, köy köy gezerek kadınlarla bir araya gelen TJA, özgün atölyeler ve karma atölyeler düzenledi. TJA aktivisti Zeynep Topçu, kampanyanın bir buçuk aylık sürecini değerlendirdi.   'Kampanyaya dönüşler güçlü oldu'   Kampanyanın temel amacının PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride, siyasi soykırıma, taciz ve tecavüze, kimliklere ve anadile yönelik baskılara karşı mücadele etmek olduğunu dile getiren Zeynep, bu başlıklar çerçevesinde eylem ve etkinlikler düzenlediklerini söyledi. Birinci ayda daha çok atölye çalışmaları ile kampanyayı yürüttüklerini vurgulayan Zeynep, "Bu atölye çalışmalarımız köylerde, mahallelerde gerçekleşti. Ulaşabildiğimiz kadar kadına ulaşmaya çalıştık. Kadınların yaşamış oldukları sorunlar bölgede de, Türkiye’de de, dünyada da aynı. Yaşamın her alanında mağdur edilen kadınlar olduğu için kampanyamıza dönüşleri daha güçlü oldu. Atölyelerde tecavüz kültürünü uzun uzun tartıştık. Özel savaşa yönelik yeni politikaları ele aldık. Daha önemlisi bunların karşısında kadın olarak özsavunmamızı nasıl gerçekleştirebileceğimiz üzerine tartışmalar yürüttük. Her tartışma kendisiyle birlikte yeniden bir doğuşu gerçekleştirdi. Bizim kampanyamızın sembolü de küllerinden yeniden doğan simurg kuşudur" dedi.   'Kadın cinayetleri özel savaş politikasının parçası'   Zeynep, kadınların kampanyayı olumlu karşıladığını hatta geç kalınmış bir kampanya olduğu yorumunu yaptıklarını paylaştı. Değerlendirmelerinde, artan erkek şiddetine de işaret eden Zeynep, bunun sebebi olarak ise özel savaş politikalarını gösterdi. Zeynep, "Çünkü sıradanlaştırılmaya çalıştırılıyor. Her gün bir cinayeti, toplumda olağan bir durummuş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Buna karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Bir kadın kendi savunmasını nasıl yapabilir? Bunun üzerinden aslında gidiyoruz. Bu yaşananlar sıradanlaşmamalı. Bir kadın için normalleşmemeli. Bugün havuz medyasına baktığımız zaman bir kadın cinayeti diyor ve ardından farklı bir konuya giriş yapıyor. Sanki kadının öldürülmesi doğal bir şeymiş gibi gösteriliyor. Bu noktada birçok kadın derneğiyle dayanışma içerisindeyiz. Neler yapabiliriz? Bu süreç üzerinden tartışmalarımız oluyor" şeklinde konuştu.   'Korkmuyoruz’   Kampanyanın ikinci ayında sokaklarda olacaklarının altını çizen Zeynep, "Kampanyamız dört aylık ve ilk ayağı atölyeler üzerinden gitti. Daha çok teorik tartışmalar üzerinden gitti. Atölyelerde aldığımız öneriler çerçevesinde kampanyanın ikinci ayağında sokaklarda olacağız. Elbette biz mücadelemizi 4 aya sığdıramayız. Bütün yaşamımızı kapsayan bir süreç. Bunlardan birebir diyaloglar kurmaya çalışıyoruz. Buluştuğumuz kadınlara kampanyanın amacını anlatıyoruz. Atölyeleri topluma taşırmaya çalışıyoruz. Atölyelerde tartıştığımız konuları evlerimize, oturduğumuz binalara, çevremize taşımaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. Kadınların, verdikleri mücadele nedeniyle hedef yapıldıklarını kaydeden Zeynep, "Eril zihniyet bizden korkuyor. Haklı bir mücadele yürüttüğümüz için korkmuyoruz. Adaleti biz inşa edeceğiz ve bunu inşa ederken de özgürlük zamanında tecridi kırmaya çalışacağız" vurgusu yaptı.   ‘Tecrit’ gündemi   PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı mücadeleye ağırlık vereceklerini belirten Zeynep, Abdullah Öcalan'ın fiziksel olarak tecritte olduğunu ancak zihinsel anlamda özgür olduğunu dile getirdi. Zeynep, tecride karşı mücadeleyi de kampanya kapsamında daha fazla gündemleştireceklerini söyledi.    'Gasp edilen haklarımızı erkeklerle konuşmak istiyoruz'   Kadınların erkeğin olmadığı yerde kendisini daha rahat ifade ettiğine dikkat çeken Zeynep, şunları söyledi: "Özgün atölyelerde kadınlar kendilerini çözümleyebiliyor. Eksik, zayıf yanlarını, güç yanlarını ortaya koyabiliyor. Ancak karma çalışmamızda, ilk etapta bir çekinme durumu söz konusuydu. Çünkü sürekli bu sistemin mağduru olan bir taraf olarak kendini görüyor ve bunun karşısındaki konuşmalarına yansıyan bir durum var. Ama daha sonra erkek arkadaşların, kampanya çerçevesinde konuşmalarından sonra güçlü bir kadının nasıl olduğu profilini gördük. Bize özgün atölyelerden ziyade, karma atölyeler yapma önerileri çok geldi. Kadınlar bugüne kadar erkekler tarafından gasp edilen haklarını erkeklerin yanında konuşmak istiyor."   'Erkek tecavüzü kadın bedeni üzerinden değerlendiriyor'   Değişip dönüşmesi gerekenin erkekler olduğunun altını çizen Zeynep, "Erkeklerin kendilerine dokunması gerekiyor. Erkek zihniyetinin değişip dönüşmesi gerekiyor. Örneğin bir atölyede 'Tecavüze uğradığınızı düşünüyor musunuz?' sorusunu sorduk. Ve bir erkek arkadaş 'ben kadın değilim ki. Bu soruyu doğru bulmuyorum' diye cevap verdi. Tecavüzü kadın bedeni üzerinden değerlendiriyor. Ama bu soruyu bir kadına sorduğumuzda tecavüzü kendi bedeninden ziyade doğası, emeği üzerinden değerlendiriyor.  Tarihinin ve coğrafyasının yok edildiğini örneklerle değerlendirdi. Değerlendirmesinden sonra 'Sizce bu tecavüz değil mi? Siz tecavüzü sadece beden üzerinden mi değerlendiriyorsunuz?' diye sordu. İlk önce soruya tepki gösteren erkekler, sonrasında ‘Evet tecavüz sadece kadın bedenine yönelik değil. Tecavüz aslında tüm yaşama yöneliktir. Devlet aslında tecavüzden besleniyor' cevabı verdi. Bu tartışmalar çok verimli geçti. Erkekler için daha verimli geçti" dedi.   'Atölyelerle erkeklerin sorgulamaya gittiğini gördük'   Amaçlarından birinin erkeklerin daha çok kendilerini görmelerini sağlamak olduğunu dile getiren Zeynep, şöyle dedi: “Erkekler, erk zihniyeti karşısında kendilerine çok dokunmuyor. Erkeklerin korkuları çok daha fazla. Çünkü sistemin vermiş olduğu bir güç var. Sisteme göre erkek her zaman güçlüdür, her zaman haklıdır. Kadını kendisinden daha zayıf görüyor. Kendi zayıf oluşunu, güçsüzlüğünü dile getiremez. Ancak bu atölyelerle onlara kesinlikle dokunduğumuzu biliyoruz. İçten içe bir sorgulamaya gittiklerini gördük. Bu mücadeleyi ancak örgütlü çerçevede başarabiliriz. Korkmayacağız ve sisteme biat etmeyeceğiz."