Gazetecilerin tutuklanmasına tepki: Baskılar ayyuka çıktı 2020-10-10 13:16:55   DİYARBAKIR - Gözaltına alınıp tutuklanan gazetecilere ilişkin yapılan açıklamada, “Türkiye’de basın ve medya kuruluşların, gazetecilere yönelik baskıların ayyuka çıktığı ve halen onlarca gazeteci arkadaşımızın cezaevinde bulunduğu bir dönemde, bunlara yenilerinin eklenmesini ve baskıların arttırılmasını kabul etmiyoruz” denildi.    Van’da gözaltına alınan  muhabirimiz Şehriban Abi ve Mezopotamya Ajansı muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile gazeteci Nazan Sala'nın tutuklanmasına ilişkin Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nde (DFGD) basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya katılan gazeteciler, “Gazetecilere özgürlük”, "Rojnamegeri ne suce” ve “Biz gazeteciyiz” dövizleri taşıdı.   Açıklamanın Türkçesi'ni DFGD Eşsözcüsü Serdar Altan okurken Kürtçesini Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) üyesi Roza Metina okudu. Okunan açıklamada gazetecilerin dayanaksız gerekçelerle ve haberlerinden dolayı suçlandıkları kaydedildi.    'Gazetecilere yönelik her alanda yoğun saldırılar var'   Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) adına konuşan Roza Metina şunları söyledi:  "Gazeteciler baskı ve zulüm mekanizmalarını teşhir ettikleri için hedef haline alınıp tutuklanıyorlar. 1990'lı yıllarda öne çıkan erkek egemen, tekçi ve zorba zihniyet bugün de aynı şekilde gazetecileri hedef haline getiriyor. Kaostan beslenen ve Kürt halkının değerleri üzerine varlığını inşa eden bir sistemle yine karşı karşıyayız. Bugün gazetecilik alanında olduğu gibi her alanda yoğun saldırılar var. Bütün saldırılara rağmen gazeteciler bugün alanlarda gerçeği halka yansıtmak için büyük bir mücadele veriyorlar. DFGD'nin son raporuna göre,  bugün 85’e yakın gazeteci gözaltında ve pandemiden dolayı zor şartlar altında cezaevlerinde kalıyorlar. Hak ihlallerinin yoğun bir şekilde yaşandığı cezaevlerinde mücadele ediyorlar. En son Uluslararası Gazetecelikte Kadın Koalisyonu’nun verilerine göre, Türkiye’de 68 kadın gazeteci alanlarda şiddetle yüz yüze kalmış ve Türkiye, gazetecileri tutuklama konusunda 5 ülke arasında 3'üncü sırada yer alıyor. Biz Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu olarak gazeteciliğin suç olmadığını yineliyor ve gazeteci arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın diyoruz.”   ‘Gazetecilerin neden tutuklandığı biliniyor’   Van’da 6 Ekim sabahı Mezopotamya Ajansı'nın (MA) Van bürosunun polisler tarafından basıldığını söyleyen Serdar, aynı saatlerde 6 gazetecinin evlerine baskın yapıldığını kaydetti. Serdar, Mezopotamya Ajansı muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, Jin News muhabiri Şehriban Abi, gazeteci Nazan Sala ile Yeni Yaşam gazetesi dağıtımcısı Fehim Çetiner ve eski gazete dağıtımcısı Şükran Erdem gözaltına alındığını ifade ederek, “Gözaltına alınan 6 basın mensubu arkadaşımızdan 4’ü ne yazık ki dün çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı. Peki, neden gözaltına alınıp tutuklandı bu arkadaşlarımız? Sanırım bu sorunun cevabını artık tüm kamuoyu biliyor. MA, operasyona çıkan askerlerin gözaltına aldığı Servet Turgut ve Osman Şiban’ın Van’ın Çatak ilçesinde kırsalında helikopterden atıldıklarını belgeleriyle ortaya çıkarmıştı. Daha önce inkar edilme çabası içerisine girilen bu olay, belgeleriyle ortaya konulunca daha fazla söze gerek kalmamıştı” dedi.    ‘Hedef gerçekleri açığa çıkaranlardır’   Gerçekleri açığa çıkarma çabasının, daha önce de hedef haline getirildiğine dikkat çeken Serdar, “Gazetecilerin artık tam anlamıyla bertaraf edilmesi gerektiğini düşündürtmüş olacak ki, arkadaşlarımız gözaltına alınarak tutuklandı. Aslında yapılan haberin ardından MA çalışanlarına yönelik baskı, gözaltı olayı öncesinden başlamıştı. Yaşamını yitiren Servet Turgut'un Van’daki taziyesini basan polisler MA’yı hedef göstermiş, orada bulunan muhabirlerin haber takibi engellenmişti. Ardından da ajansın internet sitesine erişim mahkeme kararıyla engellenmişti. Bu baskılar ve engelleme çabası yetmemiş olacak ki, 4 gazeteci arkadaşımız önce gözaltına alındı, ardından mesnetsiz suçlamalarla tutuklandı” sözlerine yer verdi.    ‘Gazetecilik suç değildir’   Tutuklanan gazetecilerin gazetecilik dışında herhangi bir faaliyetlerinin olmadığına değinen Serdar, herkesin tutuklanan gazetecilerin gazeteciliğine  tanık olduğunu vurguladı. Serdar son olarak, “Bizler bir kez daha hakikati açığa çıkarıp tüm dünyaya duyurmaya çalışan meslektaşlarımıza yönelik bu uygulamayı en sert biçimde kınıyoruz. Türkiye’de basın ve medya kuruluşların, gazetecilere yönelik baskıların bu kadar ayyuka çıktığı ve halen onlarca gazeteci arkadaşımızın cezaevinde bulunduğu bir dönemde, bunlara yenilerinin eklenmesini ve baskıların arttırılmasını kabul etmiyoruz. Bu nedenle dün Van’da gözaltına alınan 4 arkadaşımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz ve diyoruz ki; gazetecilik suç değildir” dedi.   ‘Propaganda memuru’   Ardından Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) bölge temsilcisi Mahmut Oral’da yaptığı açıklamada şunlara yer verdi: “Tutuklama kararını veren heyete ve bunu örnek alıp, daha sonra karar vermeyi düşünen saygıdeğer yargıçlara şunu hatırlatmak istiyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde gazetecinin gazeteci olduğunu devletler, polis, savcı karar vermiyor. Gazetecinin gazeteci olduğuna ancak ve ancak meslek örgütleri karar verebiliyor ve bunu tescil ediyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın, propaganda bakanlığı gibi işlev görüldüğü ülkemizde, doğal olarak bu başkanlık, kart verdiği kişileri kendisine bağlı propaganda memuru olarak görüyor. Öyle haber yapmalarını bekliyor.     Mesleğimiz terörize ediliyor   Van’da da görüldüğü üzere yaramaz gazeteciler çıkıp, ezber bozuyor. Bu yüzden de bu gazetecilerin ortaya çıkardığı çok kıymetli gerçekler, yetkililerin gözüne batıyor. Onları oturdukları koltukta diken varmış gibi rahatsız ediyor. Onlara gazeteci değiller demeleri bundandır. Bundandır mesleğimizin terörize edilmesi.  Van’daki vakada, helikopterden atılan adaleti bulup, hakkı teslim etmek yerine, yaramaz gazetecileri içeri atmak, her zamanki gibi kolayına gelmiştir yetkililerin. Oysa demokratik hukuk devleti olduğu öne sürülen Türkiye’de, yapılması gereken, helikopterden insan atan zihniyeti ortaya çıkarıp, en ağır biçimde cezalandırmaktı. Bunu yapmadılar. Adalet yine başka bir bahara kaldı ve fatura gerçeğin peşindeki gazetecilere çıkarıldı.  Efendiler, gazetecilere kıymayın, yarın bir gün onların kal.”