‘Esas olan İmralı tecridinin kaldırılmasıdır’ 2020-09-24 09:02:18   Gülistan Azak   İSTANBUL - TJA aktivisti Besra İşsever, erkek-devlet tarafından dayatılan şiddet, tecavüz, katliam, ırkçılığa karşı çözüm olarak “İmralı Cezaevi’ndeki tecridin kaldırılmasını esas aldıklarını” belirterek, “Sesimiz, bilincimiz ve öz gücümüzle alanlardaki mücadelemize devam edeceğiz” dedi.   Tevgera Jinen Azad’ın (TJA) 15 Eylül’de “Em Xwe Diparêzin” (Kendimizi Savunuyoruz) şiarıyla duyurduğu ve birçok ilde startını verdiği kampanyaya dönük kadınların çalışmaları sürüyor. Kadına, çocuğa, doğaya, topluma yönelik erkek-devlet şiddetine dikkat çekmek ve önüne geçmek üzere etkinliklerin yapılacağı kampanyanın İstanbul ayağı ise 20 Eylül günü başlatıldı. 4 ay sürecek kampanya boyunca kadınlar bir araya geldikleri alanlardan patriarkal-kapitalist sisteme karşı ses yükselterek özsavunmayı örgütleyecek.   TJA aktivisti Besra İşsever kampanyaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   Kampanyayı, erkek sisteme karşı kadınların gücünü örgütlemek amacıyla başlattıklarını belirten Besra, bunun kadınlar için gereklilikten öte bir zorunluluk olduğunu kaydetti. Besra, erkek-devletin dayattığı şiddete karşı “çözüm olarak İmralı Cezaevi’ndeki tecridin kaldırılmasını esas aldıklarını” ifade etti.   ‘Cezasızlığa karşı sesimizi yükselttik’   Değerlendirmesinde, Kürt kentlerinde kadınlara yönelik gerçekleştirilen taciz, tecavüz, katliam olaylarına dikkat çeken Besra, bunların tarihsel olarak sürdürülen savaş politikalarından beslenen erkek-devlet sistematik şiddetinden yalnızca bir kaçı olduğunu söyledi. Besra, “Batman’da uzman çavuş Musa Orhan tarafından şiddete, tacize, tecavüze maruz kalan İpek Er’in ölümünün ardından Musa Orhan, gözaltına alınmasından kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. Bizler bu faillerin cezasızlıkla ödüllendirilmesine karşı sesimizi her zaman yükselttik. Özellikle Kürdistan’da kadınlara yönelik kirli savaş politikalarından beslenen ırkçı saldırılar çokça gündemde. Bu da gençlere dönük ajanlaştırma, kadınları fuhuşa sürükleme, taciz, katliamlar üzerinden gittikçe artıyor. Yaşananlara karşı kampanyamızı başlatarak kendimizi savunuyoruz” diye konuştu.   ‘İstanbul Sözleşmesi için öz gücümüzle alanlardayız’   Kadına yönelik tüm saldırıların nedeni olan cinsiyet eşitsizliğini, İstanbul Sözleşmesi’ne dönük tartışmaları hatırlatan Besra, kampanyalarının en büyük ayağının kazanımları korumak olduğunu vurguladı. Besra, şöyle konuştu: “Biz bu gereksiz tartışmaları kabul etmiyoruz. Haklarımızı, yaşamlarımızı savunan bir öneme sahip olduğu için İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz. Var gücümüzle bu tartışmaların önüne geçmeye çalışıyoruz. Bunun için mahalle mahalle, ev ev, sokak sokak alanlarda sesimizi yükselteceğiz. Biliyoruz ki, kadınların birlikte mücadele etmesinden büyük rahatsızlık duyuluyor. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasına yönelik eylem ve etkinlikler için bir araya gelen özelde Kürt kadın mücadelesine genelde ise tüm kadın hareketine karşı soykırım, gözaltı, tutuklama, işkence söz konusu. Bizler bu uygulamalara karşı sesimiz, bilincimiz ve öz gücümüzle alanlardaki mücadelemize yansıtmaya devam edeceğiz.”