'Vazgeçme, diren, erkek şiddetine karşı örgütlen' 2020-09-18 09:05:50   Gülistan Azak   İSTANBUL - Yaşamak istiyoruz İnisiyatifi Sözcüsü Havva Cuştan,  kadın kırımına karşı örgütlenmeyi büyütmek için başlattıkları kampanyaya ilişkin kadınlara ve LGBTİ+Q’lara, “Vazgeçme, diren, erkek şiddetine karşı örgütlen” diye seslenerek kampanyayı büyütme çağrısında bulundu.   Kadın ve çocuğa yönelik taciz, tecavüz ve şiddet her geçen gün artarken, bir yandan da kadınlar bu artışa karşı farklı eylem ve etkinliklerle tepkilerini dile getiriyor.  Toplumda yaratılmak istenen “makbul kadın”  söylemine karşı çıkan kadınlar,  ayrıca başlattıkları kampanyalar ile seslerini yükseltiyor.    Bu kampanyalardan biri ise her ayın 11’inde İstanbul’un Kadıköy ilçesinde katledilen kadınlar için adalet arayan Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi’ne ait.    2 Eylül’de başlatılan kampanyanın amacı, “Bugüne kadar ki kadın özgürlük mücadelesinin deneyimlerinin gücüyle kadına yönelik erkek şiddeti konusunda örgütlü kadın gücünün açığa çıkarılması, İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 sayılı yasanın anlatılması ve kavratılması” olarak belirlendi.   “Vazgeçme, diren, erkek şiddetine karşı örgütlen” şiarıyla örgütlenecek olan kampanya 3 aşamalı olarak planlanıyor. Birinci aşama,  “Vazgeçmiyoruz” sloganı ile yürütülecek. İnisiyatif, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz”, “6284’ten vazgeçmiyoruz”, “Haklarımızdan vazgeçmiyoruz”, “Sokaklardan vazgeçmiyoruz” diyerek çalışma yürütecek. İkinci aşamanın sloganı, “Yürüyoruz”, üçüncü aşamanın sloganı ise “Durduruyoruz” olacak.   Kampanya kapsamında ev toplantılarından emekçi mahallerinde ajitasyon çalışmalarına, duvar yazılamalarından kadınların katledildiği yerlerde eylemler yapmaya, sosyal medya kampanyalarından adalet zincirlerine kadar kitle çalışmasının çeşitli biçimleri ile kadınlarla buluşmalar gerçekleştirilecek. Kampanya boyunca kadın ve yaşam örgütlenme komiteleri, yaşam ve adalet komisyonları kurarak, kent merkezlerinde yoğunlaşan mücadeleyi, mahallelere taşıma da amaçlar arasında.   Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi Sözcüsü Havva Cuştan, kampanyanın amaç ve önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘Cins kırımı gerçekleştirilmek isteniyor’   İktidarın kadını ve çocuğu hedef alan politikalarının pandemi sürecinde dahi sürdürdüğüne dikkat çeken Havva, hedeflenenin kadın kırımını gerçekleştirmek olduğunu ve buna karşı durmanın tek yolunun ise sokaklardan geçtiğini vurguladı. Havva, “ Cins kırımı gerçekleştirilmek isteniyor. Pandemi süreci bu gerçekliği çok daha net gösterdi. İktidar ve seçtiği bakanlar kadına yönelik şiddeti yok sayan manipülasyon söylemleriyle açık bir şekilde ‘İktidarımızı cins kırımı ve erkek egemenliği üzerinden besleneceğiz. Siz kadınlar da buna razı olacaksınız’ demek istiyor. Ama bir o kadar açık olan şu ki; biz kadınlar buna razı olmayacağız. Bizler de devletin erkekle olan bu işbirliğine karşı, ‘bu hayat bizim, haklar bizim, İstanbul Sözleşmesi bizim’ demek için bu kampanyayı başlatmış durumdayız. Biz kadınlar toplumsal muhalefet içinde en güçlü harekete sahibiz.  Bu nedenle kırmızı çizgimiz olan İstanbul Sözleşmesi’ne dönük tartışmalar sonuçsuz kalacaktır. Çünkü buna izin vermeyeceğiz” dedi.   ‘Mücadele etmek dışında hiçbir seçeneğimiz yok’   “Devlet kadınların hayatını o kadar fütursuzca tecrit altına almak istiyor ki, mücadele etmekten başka bir seçeneğimiz kalmıyor” diyen Havva, kadın hareketine dönük gözaltı ve tutuklamaların hukuktan uzak, bilinçli ve sistematik şiddet aracı olarak kullanıldığını ifade etti. Havva, “Karşı koyamadıkları kadın hareketine karşı JİTEM adlı hesaplar üzerinden tehditlerde bulunuldu. Yine Rosa Kadın Derneği, TJA’ya yönelik gözaltı operasyonları düzenlendi. Bu operasyonlara gerekçe olarak ise kendisinden aylardır haber alınamayan Gülistan Doku’yu sormak ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne etkinliklerine katılmak gösterildi. Failler bir bir serbest bırakılırken, hak mücadelesi veren kadınlar gözaltına alınıp tutuklanmaya devam etti. Bu nedenle biz hiçbir kadının yarına dair bir güvencesi yok. Ama korkutma ve sindirme amacıyla bizlere karşı uyguladıkları gözaltılardan çok daha önemli bir şey var ki o da her an öldürülebilir olmamız. Dolayısıyla bizim hayatlarımızı kazanmak için mücadele vermek dışında hiçbir seçeneğimiz yok. Bunun bilinci, iradesi yollarda, meydanlardayız. Meşru olanın biz ve mücadelemiz olduğunu bildiğimiz için de tüm bu gözaltı ve tutuklama terörüne karşı korkmuyoruz, sinmiyoruz” sözlerini kullandı.    ‘Bizim birbirimizden başka kimsemiz yok’   Kampanya kapsamında “İstanbul Sözleşmesi uygulansın”, “Şiddete karşı acil önlem planı uygulansın” ve “Kadın kurumları muhatap alınsın” taleplerinden oluştuğunu söyleyen Havva, kadınlara ve LGBTİ+Q’lara şu çağrıda bulundu: “Parçalanıyor dedikleri o aileler de bizler de katlediliyoruz. Sokakta katlediliyoruz. Ceren Özdemir gibi erkeklerin canının istediği bir an ve sebepten katlediliyoruz. İstediğimiz tek şey yaşamak. Yaşamak için mücadele ediyoruz. Ama eşit ve özgür bir biçimde. Sen yoksan biz eksiğiz. Bizim birbirimizden başka kimsemiz yok. Birbirimizi anlamak dışında hiçbir seçeneğimiz yok. O nedenle erkek devlet zihniyetine karşı birlikte mücadele edelim.”