Kaybetme politikalarına karşı mücadele örgütlü güce dönüştü 2020-08-07 09:02:43   Safiye Alağaş   DİYARBAKIR - Bölgede gözaltında kayıplar ve faili meçhul cinayetlerin yakın tarihi 1980’e dayanıyor. Gözaltında kaybetme politikalarına karşı aileler, yakınlarının akıbetini sorma mücadelesini örgütlü bir güce dönüştürdü. Türkiye’nin gündemine oturtan ailelerin mücadelesi, soluksuz devam ediyor.   Gözaltında kayıp olgusu yaygın bir biçimde, faili meçhul cinayetler ve faillerin cezasız bırakıldığı 1990’lı yılların başına denk geliyor. Ya evden yada gündüz vakti sokak ortasından yaka paça alınarak beyaz bir torosa bindiriliyor ve bir daha da kimse sizden haber alamıyordu. Kimileri bir süre sonra elleri bağlı, işkence yapılmış bir halde bir tarlanın kenarında, bir sokakta veya bir caddede ölü olarak bulunuyor. Çoğu kez gözaltı kayıtlarında kişinin adına dahi rastlanmıyordu. İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre bölgede ilk kayıp ettirilme 1980 yılında Mardin’de gerçekleşiyor. Ardından, Bingöl, Kars, Şırnak ve Siirt derken gözaltında kayıp ettirilme tüm bölgeyi sarıyor. Kayıp yakınları birçok yere başvuruyor yakınlarından bir haber almak için olağanca mücadele veriyor ancak hiçbir ses alamıyordu. 1990’lı yıllarda ayrıca toplu katletme olayları yaşanmaya başladı. Aileler, yakınlarını ararken, faillerinde bulunup cezalandırılması için verdikleri mücadeleyi İHD etrafında birleşerek örgütlü bir güce dönüştürdü.   İlk kampanya   Kaybedilme olgusu giderek yakıcılığını hissettirdi ve çok hızlı bir şekilde kayıpların sayısında artışlar yaşandı. Kayıplar karşısında Türkiyeli insan hakları savunucuları da gelişmelerle ilgili kamuoyunun ve hükümet yetkililerinin konuya dikkatlerini çekmeye başladılar. İnsan Hakları Derneği ilk olarak 18 Aralık 1992 tarihinde “Kayıplar Bulunsun” sloganı ile bir kampanya başlattı. İHD kampanyasını bir basın açıklaması yaparak duyurdu.   ‘Gözaltında kayıplara ne oldu?’   İHD bu açıklamanın ardından hazırladığı İnsan Hakları Bülteni’nin özel sayısını kayıplar konusuna ayırdı. Ocak 1993 tarihli özel Sayı “Gözaltında kayıplara ne oldu?” başlığıyla çıktı. Özel sayıda 1991 ve 1992 yıllarında kaybedilen 14 kişinin adlarına ve kaybedildikleri tarihlere yer veriliyordu. İHD, Kasım 1994 tarihinde ikinci kez kayıplarla ilgili İnsan Hakları Bülteni’nin özel sayını çıkardı. Özel sayıda slogan “Gözaltında kayıplara son” şeklindeydi.   ‘Herkesi tanıklığa çağırıyoruz’   İHD ve TİHV Başkanları 17 Mayıs 1995 tarihinde ortak basın toplantısı düzenleyerek gözaltında kayıplara dikkat çekti. Her iki insan hakları örgütünün başkanlarının imzasını taşıyan metinde şu görüşler dile getiriliyordu:   “Biz, insan hakları alanında çalışan iki örgüt olarak çağrıda ve önerilerde bulunuyoruz.   *Öncelikle, hemen, şimdi insan hakları ve demokrasi istemimizi yineliyoruz.   *Herkesi tanıklığa çağırıyoruz.   *Siyasal iktidarı, gözaltında kaybolduğu bildirilen insanların akıbetlerini açıklamaya çağırıyoruz.   *Savcıları yasalardan kaynaklı görevlerini yapmaya çağırıyoruz.   *Tüm demokratik kuruluşları, tüm hukukçuları, basını, insan hakları ve demokrasiden yana herkesi kayıplarla ilgili ses çıkarmaya çağırıyoruz.   İlk eylem   İHD’nin “Kayıplar bulunsun” kampanyası giderek yayılıyor. Kampanya, 1995 yılında Cumartesi Anneleri'nin mücadelesiyle Türkiye’de yankı uyandırarak tüm kesimleri harekete geçirdi. Cumartesi Anneleri İlk kez 27 Mayıs 1995 tarihinde Galatasaray Meydanı’nda sessizce oturma eylem yaptı. 15-20 kişilik grup ile başlayan eylem zamanla çığ gibi büyüdü. Cumartesi Anneleri’ne her gün yeni bir kayıp ailesi dahil oluyor, Türkiye’de ve bölgede kayıplar hızla artarak devam ediyordu.   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999 yılında Türkiye’ye getirilmesinin ardından yaşanan kaos nedeniyle Cumartesi Anneleri 19 Mart 1999’da eylemlerine süresiz olarak ara verdiklerini açıkladı. 10 yıl boyunca eylem yapmayan Cumartesi Anneleri 2009 yılında yeniden meydanda toplanmaya başladı.   Kayıp yakınlarının eylemi   Takvimler 31 Ocak 2009 tarihini gösterdiğinde Cumartesi Anneleri yeniden Galatasaray Meydanı’nda oturmaya başladı. Ancak bu kez yalnızca Galatasaray Meydanı’nda değil, Diyarbakır, Şırnak, Batman gibi kayıpların yoğun yaşandığı bölge illerinde kayıp yakınları meydanlara indi. Cumartesi Anneleri ile birlikte her cumartesi kayıpların akıbetini soruyor ve faillerin yargılanmasını istiyor. Kayıplarının eylemi kesintisiz olarak devam ediyor.   Diyarbakır Koşuyolu Parkı’nda Yaşam Anıtı önünde, Batman’da Gülistan Caddesi’nde her Cumartesi Saat 12.00’da oturma eylemleri yapıldı. 2016’da 15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL gerekçesi ile engellenen eylemler, İHD Şube binalarına taşındı.    ‘İHD ile irtibatının bulunması’   1 Eylül 2018 tarihinde Diyarbakır’da kayıp yakınlarının 449’uncu eyleminde valilik eylem yasağı getirdi. Valiliğin yasak kararı ile birlikte kayıp yakınlarının eyleminin yapılacağı Koşuyolu Parkı’nın çevresi polisler ve zırhlı araçlarla ablukaya aldı.   Batman’da da yasak   Aynı tarihte kayıp yakınları ve İHD Batman Şubesi'nin, Gülistan Caddesi'nde düzenlediği 405’inci "kayıplar bulunsun failler yargılansın" eylemi valilik tarafından “güvenlik” gerekçesiyle yasaklandı. İnsan hakları aktivistleri ve kayıp yakınları açıklamalarını, Turgut Özal Bulvarı üzerinde yer alan İHD Batman Şubesi binasında yapmaya başladılar.   Diyarbakır’da İHD Diyarbakır şube binası önünde yapılmak istenen 500’üncü oturma eyleminde, kayıp annelerinin de grupta olması gerekçesiyle izin verilmedi. İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’ın annelere izin verilmeyen bir basın açıklamasını yapmayacaklarını söylemesi üzerine 500’üncü haftanın oturma eylemi dernek içinde gerçekleşti.   OHAL ve Pandemi’ye rağmen eylemler devam ediyor   Kayıp yakınları OHAL sürecinden beri İHD Şube binalarında eylemlerini gerçekleştiriyor. Dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs (Covit-19) salgını 15 Mart 2020 Türkiye’yi etkisi altına almaya başlaması ile birlikte kayıp yakınları eylemlerini sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi.    Kayıp yakınları insanın soluğunu kesen kararlılıkla, inatla, bıkmadan usanmadan mücadelelerini sürdürüyor.