Surlu kadınlar kendilerini güvende hissetmiyor! 2020-08-02 09:01:17   DİYARBAKIR - Çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz faillerine gerekli cezayı vermeyen yargının, yasaları uygulamayan hükümetin suçlu olduğunu belirten kadınlar,  “Artık çocuklarımızı kimseye emanet edemiyoruz, sokağa çıkaramıyoruz, oysa onlar özgür büyümeli” diyor.    Çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet ve katliamların sürekli arttığı Türkiye’de faillerin gerekli cezayı alması bir yana hükümet kadını ve çocuğu koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek istiyor. İstanbul Sözleşmesi ve tüm kazanımları için meydanlara çıkan kadınlar, hükümete, yargıya, her alandaki cinsiyetçiliğe karşı tepkisini dile getiriyor.   Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşayan ve birçoğu anne olan kadınlar, “Hiçbir güvencemiz yok bu ülkede. Rahatlıkla sokağa çıkamıyoruz” sözleriyle tepkilerini dile getiriyor.    ‘Müebbet hapis verilmeli’   Faillerin cezasız kalmaması gerektiğinin altını çizen Remziye Tan, “Anneler çocuklarını bunun için mi doğuruyor? Artık etrafımızdaki herkese karşı o kadar çok güvensizleştik ki çocuklarımı kimseye bırakamıyorum. Çocuğumu bir dakika bile yanımdan ayıramıyorum. Tüm anneler de benim gibi korkuyor. Tacizcilere ömür boyu hapis cezası versinler ki bir daha böyle bir şey yapamasınlar. Rahatlıkla sokağa çıkamıyoruz ve çocuklarımızı kimseye emanet edemiyoruz. Annelerin mücadele ederek buna ‘dur’ demesi gerekiyor” sözlerine yer verdi.   ‘Kadınlar el ele vererek başkaldırmalı’   Kardeşinin 4 çocuğuna bakan Zelal Katar, hem kendilerinin hem de çocukların artık rahat hissetmediğini,  yaşananlardan korkar hale geldiklerini söyledi. Çocukların özgür olması gerekirken, tek başına hiçbir yere gönderemediklerinin altını çizen Zelal, “Çocuklar özgür olmalılar. Onların dışarıda, sokakta oyun oynaması gerekir. Erkeğin her türlü şiddetine karşıyız. Erkek kadını katlediyor. Bunu yapanların ağır cezalandırılması gerekir. Devlet, katilleri ve tecavüzcüleri cezaevinden salıyor. Bu cezasızlık durumu da onlara zemin sunuyor. Hiçbir güvencemiz yok bu ülkede. Rahatlıkla sokağa çıkamıyoruz. Tüm kadınların el ele vererek bu duruma başkaldırması ve mücadele etmesi gerekiyor” diye konuştu.     ‘Bunların önünü ancak ağır cezalar alabilir’   Ev emekçisi Şükran Eker de, “Çocuklar masumdur, ne istiyorlar onlardan? Bizim de çocuklarımız var, hiçbir anne bu durumun yaşanmasını istemez. Çocuklarımızın acısını yaşamak istemiyoruz. Çocuklarımızı bakkala gönderirken bile korku taşıyoruz. Gecikince ‘Nerede kaldı, ne oldu?’ telaşına kapılıyoruz. Sürekli tedirginiz. Son süreçte bu kadar artmasının sebebi ise cezasızlık politikalarıdır. Eğer bunu yapan kişiye hak ettiği ceza verilseydi sonrasında kimse buna yeltenmeye cesaret edemeyecekti. Cezaevinde birkaç gün kaldıktan sonra tahliye ediliyor ve çıktıktan sonra tekrar aynısını yapıyor. Bunların önünü ancak ağır cezalar alabilir” diye belirtti.    ‘Kadına, çocuğa, hayvana tecavüz eden insan olamaz’   “Kadına, çocuğa, hayvana tecavüz eden insan olamaz” diyen ev emekçisi Songül Deveci de tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Tek başıma bir yere gitmeye korkar hale geldim. Kadınları katleden, tecavüz eden ve çocukları istismar eden erkeklerin en ağır cezalar alması gerekir. Yürütülen cezasızlık politikaları bu olayların artmasına sebep oluyor. Tüm kadınlar birlik ve beraberlik kurarak bu duruma karşı mücadele etmeli.”    ‘Kadınlar kendisini zayıf görmesin’    Esnaf Fatma Arpa da cezasızlık politikalarına dikkat çekerek, “Bunlara en ağır ceza verilmelidir. Evli bir erkek de eşini taciz edemez, hiçbir şeye zorlayamaz. Kadınlar kendilerini zayıf görmesinler, kadınlar güçlüdür. Kadın isterse her şeyi yapar” dedi.