Aksaçlı Fatmagül Berktay’dan ‘ortak demokrasi cephesi’ için çağrı 2020-07-24 09:06:54   Gülistan Azak   İSTANBUL - “101 Aksaçlı” tarafından yayımlanan bildirinin imzacılarından akademisyen Fatmagül Berktay, İstanbul Sözleşmesi için kadınların din, dil, inanç, yönelim fark etmeksizin verdiği ortak ve birlikte mücadeleyi örnek olarak işaret ederek,  herkesi “ortak demokrasi cephesi oluşturma” ya çağırdı.   Aralarında aydın, yazar, şair ve sanatçıların bulunduğu “101 Aksaçlı”, geçtiğimiz günlerde ülkenin içinde bulunduğu kötü koşullara dikkat çekerek başta gençler olmak üzere toplumun her kesimini demokrasi ittifakında buluşmaya davet ettikleri bir bildiri yayınladı. Ekonomik krizden, etnik ve inançsal tahakküme varan çok yönlü sorunlara yer verilen bildiride adil ve özgür bir topluma ulaşmak için bütün muhalefet güçlerine ortak demokrasi cephesinde buluşma çağrısı yapıldı.    Siyaset bilimci, akademisyen ve yazar Fatmagül Berktay, içinde yer aldığı bildiriye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   Türkiye’de şu anda otoriterleşme çabalarıyla toplumu kutuplaştırma konusunda birçok teşebbüste bulunulduğuna dikkat çeken Fatmagül, “Böylelikle hukuk, hak ve özgürlükler ayaklar altına alınıyor. Dolayısıyla kutuplaştırma teşebbüsüne karşı haktan, özgürlüklerden yana ortak tavır almak çok önemli” diye belirtti.   ‘Ortak demokrasi cephesi oluşturmalı’   “Kutuplaştırmanın üstesinden gelmek için ortaklaşılmalı” diye gençlere seslenen Fatmagül, muhalefet ve STK’lere ise, “Ortak bir demokrasi cephesi oluşturmalı” çağrısını yineledi.    Her muhalefet partisinin kendi ilke ve ideolojisini muhafaza ederek ortak hedeflerde buluşulabileceğini kaydeden Fatmagül, şu sözleri kullandı: “Bunu Türkiye’de muhalefet henüz maalesef yapamıyor. Ancak her parti ‘sen benim görüşüme gel”, “ben doğruyum, hakikati ben elimde tutuyorum” diyor. Halbuki hakikat kimsenin elinde değil. Herkes kendi ilkelerine sahip çıksın. Kimse kimsenin görüşüne gelmek zorunda değil. Ama ortak politik hedeflerde birleşmek mümkündür. Ve bunu yapabilmek gerekir. Bence politika budur zaten. Türkiye’deki bu kutuplaşma iklimi nedeniyle ortaklaşmak zor oluyor evet ama bunun üstesinden gelinebilir. Bunun için öncelikle muhalefet partilerinin kendi doğrularını diğer partilere dayatmaktan vazgeçerek, ‘hangi noktalarda buluşabilir, ilkeli bir duruş ve eylem belirleyebiliriz’ demeli. Bunu yapabilirsek ne ala. Ben de böyle bir anlayışı ifade ettiği için bu bildiriyi imzaladım.”    'Tartışmalar hukuksuzluğa örnek'   İktidarın İstanbul Sözleşmesi’ne dönük  “çekilme” ya da “çekince koyma” tartışmalarını hukuksuzluğa örnek olarak işaret eden Fatmagül, sözleşmeden imzanın çekilmek istenmesinin ‘kadına yönelik şiddetin devam etmesini istemek’ ve ‘erkek iktidarını sürdürmek istemek’ anlamına geldiğini kaydetti. Fatmagül, söz konusu anlamın şu günlerde İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını isteyenlerce açıkça ifade ettiklerinin de görüldüğüne işaret etti.   ‘İstanbul Sözleşmesi yalnızca kadınların meselesi değildir’   İstanbul Sözleşmesi’nin yalnızca kadın meselesi olarak görülmemesi gerekliliği üzerinde duran Fatmagül, sözleşmeye dönük tepkilere karşı birlikte tavır alınmasını istedi. Fatmagül, “İstanbul Sözleşmesi kesinlikle yalnızca kadınların meselesi değildir. İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak herkes için, hakları, özgürlükleri savunmaktır. Bunun da en başta kendine ‘demokrat’ diyen erkeklerin fark etmesi gerekir. Ve ortak tavır almak da çok önemli” sözlerini kullandı.    Kadınların ortak ve birlikte mücadelesini örnek gösterdi   Fatmagül, İstanbul Sözleşmesi için kadınların din, dil, inanç fark etmeksizin verdiği ortak ve birlikte mücadeleyi örnek olarak işaret ederek, siyasi ve toplumsal alanlarda herkesin gelecek için bir araya gelebileceğini, gelmek zorunda olduğunu sözlerine ekledi.    Ekonomik krize de değindi   Ekonomik krize de değinen Fatmagül, şöyle konuştu: Ekonomik kriz zaten kapıda. Şu anda istenildiği kadar istatistikler çarpıtılsın insanlar ne yaşadıklarını biliyorlar. Bir süre sonra bu daha da derinleşecek. Çünkü Covid-19 süreci de işsizliği tabi ki arttırıyor. Yalnızca Türkiye’de değil, bütün dünyada. Özellikle gençler açısından çok daha zor bir dönem başladı. Bunun için hakikaten istatistiklere gerek yok. Gençlerin de durumun farkında olduğu kanaatindeyim. Her zaman öyle düşündüm zaten. Ama bugün daha fazla öyle bence. Ekonomik kriz zaten kötü, ancak daha da kötüleşecek görünüyor. Ve bunu artık iktidarın ideolojik söylemle durdurması, bastırması mümkün değil, olmayacak.”