Cinsiyetçi söyleme tepki: Emeğimize, kimliğimize sahip çıkacağız 2020-05-15 10:57:28   Rengin Azizoğlu   DİYARBAKIR- KESK MYK üyesi Gülistan Atasoy basın açıklamasında polisin cinsiyetçi söylemini değerlendirerek, “Kadınlara bahşedilen ‘kutsal annelik ‘ve ‘makul kadınlık’ sınırlarını aşıp sokaklarda muhalefet yapıyorsanız kolluk her türlü cinsiyetçi saldırıyı hak ediyorsunuz diye bakıyor. Her koşulda emeğimize de kimliğimize de sahip çıkmaya devam edeceğiz” dedi.   Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS), Türkiye genelinde demiryolları çalışanı 60 kişinin sürgün edilmesine ilişkin çok sayıda kentte basın açıklaması gerçekleştirdi. Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) MYK üyesi Gülistan Atasoy, sürgün durumunu, ve açıklamaya dönük engellemeyi ve kendisine yöneltilen cinsiyetçi söylemi değerlendirdi.    Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı TCDD Genel Müdürlüğü’nde bir süredir artan siyasi kadrolaşmaların sonucu olarak farklı illerden içlerinde BTS üyelerinin de olduğu 84 emekçinin rotasyon adı altında sürgün edildiğini söyleyen Gülistan, kararın zamanlamasının ve gerekçesinin çok manidar olduğunu belirtti.   ‘Yetkilerini iktidarın emirlerine göre kullanıyorlar’   Pandemi ve uzun süredir yaşanan ekonomik kriz nedeniyle emekçilerin bir yandan yoksullukla bir yandan da salgınla mücadele etmeye çalıştığına dikkat çeken Gülistan, emekçilerin aileleriyle birlikte mağdur edildiğine vurgu yaptı. Gülistan, “Üstelik bu karar hiç bir gerekçe gözetilmeden içlerinde kanser ve pek çok kronik hastalığı olan kişilerin sağlığı da ayrıca risk edilerek alınmıştır. Tabi bizler bu kararların nerelerden ve nasıl alındığını çok iyi biliyoruz. KHK’larla yapılan ihraçlar sürecinde olduğu gibi yandaş konfederasyon işbirliğiyle alınan bu kararların altına imza atan kurum yöneticileri kamu sorumluluklarını gözetmeden, görev ve yetkilerini siyasi iktidarın emirlerine göre kullanmaktadırlar. Bunu bize düşündüren çok sayıda vaka gerçekleşiyor. En yakın örneğini Diyarbakır Valisi ve aynı zamanda Büyükşehir Belediyesi kayyımı tarafından AKP il teşkilatına başkanlık ettiği toplantı ve bunun valilik sosyal medya hesabından paylaşılması olmuştur” dedi.    ‘Emekçilerin sesini duyurmamıza engel olmaya çalışıyorlar’   Bakanlıklardan il idarelerine kamu kurumlarının nerdeyse tümünde işleyişin bu şekilde gerçekleştiğini ifade eden Gülistan, asıl sorunun yapılanın normalleştirilmeye çalışılması olduğunu söyledi. KESK ve bağlı sendikalar olarak yapılanları teşhir ettikleri için sürekli olarak baskıya maruz kaldıklarını kaydeden Gülistan, özelikle pandemi sürecinde, yapılan bu hukuksuzlukları kamuoyuyla paylaşmaya çalıştıkları süreçlerde karşılarına çıkarılan keyfi yasaklarla emekçilerin sesinin duyulmasının engellenmeye çalışıldığını belitti. Dün gerçekleştirdikleri açıklamada yaşanan durumun da bundan bağımsız olmadığını dile getiren Gülistan, “Elbette bu sürgünlerin siyasi yönü vardır ve bizler sorumluluğumuz gereği bunu teşhir etmek zorundayız. Kamu kurumlarında süreçlerin adil ve siyasetten bağımsız yürümesi gerektiğini belirtmek ve bunu talep etmek bizim görevimizdir. Rotasyon adı altında bir yandan iktidara yakın isimler  ödüllendirilerek bir taşla iki kuş vururuz hesabıyla, özellikle de üyemiz olan emekçiler cezalandırılmak istenmektedir. Buna karşı ses çıkarmaya çalıştığımızda ise keyfi yasaklar kamu güvenliği gerekçesiyle yasal haklarımızın kullanılması kolluk güçlerince engelleniyor. Kurumumuz önünde fiziksel mesafe korunarak yapmaya çalıştığımız açıklamada da önce sayıyı sonra valilik yasağını gerekçe göstererek izin vermediler ancak açıklamayı yaptık” ifadelerini kullandı.   ‘Cinsiyetçi yaklaşımlarına şaşırmadık’   Açıklama sırasına kamu idarelerinde siyasi yapılanmaya örnek olarak AKP teşkilatıyla Valilik Başkanlığı’nda yapılan ve kamuoyunun bilgisinde olan olaydan  bahsedildiğinde polisten doğru bir müdahale ile karşılaştıklarını anlatan Gülistan, polislerin şube başkanına yönelerek açıklamayı bitirmek istediğini kaydetti. Gülistan, “Biz fiili meşru, yasal hakkımızı kullanarak söyleyeceklerimizi söyledik ve açıklamayı sloganlarla bitirdik. Aradaki mesafeden dolayı polisten tarafıma söylenen ‘Bu kadını susturun, konunun dışına çıkmasın’ söylemini duymadım ancak bir rahatsızlık olduğu yaşanan hareketlilikten belliydi. Valiliğin kendi sosyal medya hesabından gururla paylaştığı toplantıyı biz dile getirince neden suç işliyormuş gibi muameleye maruz kaldığımızı anlamak güç. Kolluğun cinsiyetçi yaklaşımları ise hiç de şaşırdığımız bir konu değil. Bu yaklaşımın da siyasi iktidarın kadına yaklaşımından bağımsız olmadığını biliyoruz. Onların zihniyetine göre kadınların siyasette, emek örgütlenmesinde, STK’larda, çalışma yaşamında olmak yerine evinde oturması gerekiyordur. Kadınlara bahşedilen ‘kutsal annelik ‘ve ‘makul kadınlık’ sınırlarını aşıp bir de sokaklarda muhalefet yapıyorsanız her türlü cinsiyetçi saldırıyı hak ediyorsunuz diye bakıyorlar. Tüm bunlar bizi haklı ve meşru mücadelemizden vazgeçirmeye yetmeyecek. Her koşulda emeğimize de kimliğimize de sahip çıkmaya devam edeceğiz” diye konuştu.