Prof. Dr. Özlem Kurt’tan uyarı: Düzlük görmeye başladık Ramazan tedbirleri gevşetmesin 2020-04-27 09:06:00   Habibe Eren   ANKARA - TTB Covid- 19 İzleme Heyeti’nde yer alan Prof. Dr. Özlem Kurt Azap, normal koşullarda Türkiye’de tepe noktasına Nisan’ın son haftalarında ulaşmayı öngördüklerini ancak 10 Nisan’da sokağa çıkma yasağı öncesi on binlerce kişinin dışarı çıkması ile bu sürenin Mayıs ayına sarktığını belirtti.  Özlem,  ayrıca Ramazan dolayısıyla tedbirlere ve sosyal mesafeye daha dikkat edilmesi uyarısında da bulundu.    Türk Toraks Derneği’nin geçtiğimiz günlerde açıklanan sağlık istatistiklerine göre; İstanbul ve Trabzon illerinin ortalama ölüm oranlarında önceki yıllara kıyasla anlamlı artışlar yaşandı. Verilerde, İstanbul’da 2020 yılının 10.haftasından itibaren ölüm sayısının haftalık yüzde 10 oranında arttığı ve yılın 15.haftasında (6-12 Nisan 2020) toplam haftalık defin sayısının 2 bin 222’ye ulaştığı görülüyor. Bu sayı 2019 yılı için bin 425 iken 2018’de bin 460, 2017’de bin 464, 2016’da ise bin 389. Sağlık Bakanlığı aynı haftaya ait Covid-19 nedenli ölüm sayısını tüm Türkiye için 624 olarak açıklarken, belirtilen dönemde İstanbul’da önceki yıllara göre yaşamını yitiren insan sayısının her hafta ortalama 800 kişi arttığına dikkat çekiliyor. Bu anormal artışında Covid- 19’dan kaynaklandığı belirtiliyor.    Türk Tabipler Birliği (TTB) Covid- 19 İzleme Kurulu’nda yer alan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Özlem Kurt Azap,  Bakanlık tarafından açıklanan verilerin şeffaf olup olmadığı ve Türkiye’n salgınla mücadelede nereye geldiğine dair değerlendirmelerde bulundu.   ‘Bir yıl sonra sayılar net verilebilecek’    Toraks Derneği’nin açıklamalarında ölümlerin neye dair olduğuna ilişkin bir bilgi olmadığına dikkat çeken Özlem, bu konuya açıklık getirmek için Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerilerde bulunduğunu kaydetti. Özlem, “DSÖ’nün söylediği sayılar testi pozitif olan ölüm ve vaka sayıları. Türkiye de böyle açıklıyor, burada sorun yok ama hastaların hepsinin testini pozitif olmadığı ya da kaybedilen bazı hastaların test yapılamadan ya da test yapılıp da negatif bulunduğu halde öldüğü durumlarda ayrım yapabilmek için iki farklı kod öneriyor. Birincisi virüs belirlenmiş, ikincisi virüs belirlenmemiş ama pozitif kabul edilen hastalar.  Biz ancak bir yıl sonra ‘test pozitif şu kadar olgumuz’ vardı ‘test negatif ama Covid 19’a bağlı şu kadar ölüm vardı’ diyeceğiz” dedi.   ‘Toplumsal hareketliliği engellemek elzem’   İngiltere, Kanada, Almanya gibi ülkelerin testi pozitif çıkan vakalar dışında pozitif kabul edilen verileri de dikkate aldığını aktaran Özlem,  Türkiye’nin salgın yönetimine dair şunları söyledi: “Bizim salgın yönetimi için baştan beri en temel olarak söylediğimiz sosyal mesafeyi azaltmak. Bu hastalığı tedavi ederek salgını azaltmamız mümkün değil. Salgın nasıl azalır? Ancak kişilerin hastalığa yakalanmasını engelleyerek kontrol altına alabiliriz. Bulaşmayı nasıl engelleyeceğiz? Hastaların dışında çok fazla sayıda kişi toplumda hastalığı çok hafif belirti ile geçiriyor. Farkında olmadığı için de birbirine bulaştırıyor. Bulaşmayı engellemek üzerine toplumsal hareketliliği engellemek bu anlamıyla elzem.”   ‘İki günlük sokağa çıkma yasağı yeterli değil’   10 Nisan tarihinden itibaren yalnızca hafta sonu uygulanan sokağa çıkma yasağının yeterli olmadığını ifade eden Özlem, “İki gün yapılan sokağa çıkma yasağı ardından pazartesi günü itibarıyla kişiler işe gidiyor, toplu taşıma araçları kullanılıyor, işyerlerinde mesafenin korunmayacağı koşullarda çalışılıyor.  Bu gibi nedenlerle iki günlük kısıtlamanın yetmeme olasılığı yüksek. Ama burada da ‘günler, haftalar boyunca sokağa çıkma yasağı ilan edilsin’ gibi bir öneri de getirmek zor. Çünkü sadece  ‘sokağa çıkmayın’ demekle kişilerin sokağa çıkmaması mümkün olmayabiliyor. Çalışmak zorunda olan insanlar var yine evde bakıma muhtaç kişiler var. Tüm önlemler alınarak, ihtiyaçların temin edilmesi suretiyle bu kararlar alınabilir. Aksi durumda 10 Nisan Cuma akşamı gördüğümüz gibi doğal olarak ertesi gün ne olacak kaygısıyla daha büyük bir kabalıkla dışarı çıkma olasılığı var” diye konuştu.   ‘Gerçek durum ilerleyen dönemlerde ortaya çıkacak’   Sağlık Bakanı’nın geçen günlerde yaptığı “yoğun bakım yatak doluluk oranının yüzde 30 dolu olduğu ve ölüm oranının diğer ülkelere göre düşük olduğu” açıklamasına değinen Özlem, bu verilerin ileriki zamanlarda değerlendirebileceği kanısında. Bilimsel yöntemlerle bu durumun nedenlerini  önümüzdeki dönemde ortaya koyulabileceğini kaydeden Özlem, sözlerine şöyle devam etti: “Bakanın kastettiği, erken dönemde tedaviye başlandığı için vakaları daha kolay kontrol ediyoruz. Türkiye’de ilk çıktığında Çin’den Türkiye’ye getirilen bir ilaç var o kullanılıyor. Bu ilacın etkili olup olmadığına dair birçok çalışma yürütülüyor. Bu anlamda Türkiye’de ilaç verilen bilimsel yöntemlerle karşılaştıracaklar o zaman bir şey söyleyebileceğiz. Ölüm oranın düşük olması Türkiye’de genç nüfus oranının fazla olmasına da bağlanmak mümkün. Hem erken tedavi hem de nüfusun genç olması ile olabilir. Bilimsel çalışmalarını yayınlarken ancak bilimsel yöntemlerle çalıştıktan sonra söyleyebiliriz. Şu anda gözlemsel olarak böyle görülüyor. Gerçek durumu ilerleyen dönemlerde ortaya çıkan çalışmalara göre söyleyebiliriz. Sağlık Bakanlığı’nın önümüzdeki günlerde verileri ayrıntılı analizlerle sunması planlanıyor. Biz de o zaman daha ayrıntılı konuşabileceğiz. Şu an kaç hasta kaç yaşında ne kadarı ağır, ne kadarı hafif onların verilerini henüz bilmiyoruz.”   ‘Mayıs başında tepe noktasına ulaşmak mümkün’   Matematik modellerle nelerin yapıldığı ya da yapılmadığının salgın eğrisini etkilediğini kaydeden Özlem, “Tepe değerine ulaşma noktasında da benzer durum söz konusu. Yani önlemlerin ne kadar sıkı alındığı, tepe değerine ulaşma süresini ve bu tepe değerinin miktarını ve kaç kişinin hastalanacağını da belirleyecek bir şey. Normalde Nisan’ın üçüncü, dördüncü haftası bir tepe noktası bekleniyordu ancak muhtemelen 10 Nisan’da dışarı çıkan on binlerce kişi özellikle İstanbul bu etkinin birkaç hafta süreceği göz önüne bulundurularak Mayıs başı diye düşünülmüştü. Tam bir şey söylemek mümkün olmasa da Mayıs başında tepe değerine ulaşılacağını söylemek mümkün. Sonrasında simetrik olarak olguların azalması bekleniyor. Bu asla istediğimizi yapabiliriz anlamına geliyor. Yine çok dikkatli şekilde uyarılan önlemlere uyarak azaltmayı sağlayabiliriz” dedi.    ‘Bir buçuk aydır hastaneye gidemeyenler sağlıklarını ihmal etmesin’   Özlem, kontrolleri olan ve hastalıkları bulunan kişilerin bir buçuk aydır salgından kaynaklı hastanelere gidemediğini belirterek, “Yavaş yavaş bu kişilerin sağlıklarını ihmal etmeden Covid-19 olanları ve olmayanları ayıran işleyişle hareket edilmeli” diye konuştu.    ‘Kesin sayıları önümüzdeki günlerde görebiliriz’   Enfekte olan sağlık çalışanı sayısına da değinen Özlem, “Maalesef sağlık çalışanları her ülkede belirli oranda enfekte oluyor. Kişisel koruyucu malzemelerin bu anlamda önemi bir kez daha gözler önüne seriliyor. Kesin sayıları önümüzdeki günlerde görebiliriz. Buna bağlı olarak dünyaya göre Türkiye’deki oran daha yüksektir diyemeyiz” ifadelerini kullandı.    ‘Ramazanda sosyal mesafeye daha dikkat edilmesi gerekir’   Ramazan geldiği için tedbirlere ve sosyal mesafeye daha dikkat edilmesi uyarısında bulunan Özlem, “Koşullara bütün gücümüzle tedbirlere uymak gerekiyor. Bir düzlük görmeye başladığımızı söyleyebiliriz bunun için tedbirler devam etmeli. Bir araya gelmeler eğer bu dönemde yapılırsa hastalık artar. Sosyal mesafeyi korumadığımız her durum bizim için risk. Büyük iftar sofraları kurulursa çabalar boşa gidebilir” şeklinde konuştu.