İzmir’de kadınlar için misafirhane: Merkezi idare dayanışmaya engel olmamalı 2020-04-26 09:08:08   Melike Aydın   İZMİR - İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birçok kamu kurumu ve STK’nin çalışmasıyla ekonomik şiddete maruz kalmış, barınma sorunu olan kadınlar için misafirhanelerin geçici süreyle açılacağını kaydeden Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık, merkezi idarenin bu çabaları engellememesi gerektiğini belirtti.   İzmir Büyükşehir Belediyesi, koronavirüs salgını süresince barınma sorunu yaşayan kadınlara geçici misafirhaneler açacağını duyurmuştu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), İzmir Kadın Dayanışma Derneği, Kadın Haklarını Koruma Derneği Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonunu, Köy-Koop Birliği, Eşit Yaşam Derneği, DİSK Ege Bölge Temsilciliği, Tüm-Bel Sen, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, İzmir Kent Konseyi, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM), İzmir Güvenlik Şube Müdürlüğü Kadına yönelik Şiddet Birimi de dahil 15 kurumun bir araya gelerek aldığı kararla açılacak olan geçici misafirhaneler gelecek hafta aktif halde çalışmaya başlayacak.   Büyükşehir Belediyesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Birimi’nden Nilay Kökkılıç ile Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık, misafirhane açılma kararı ve sonrasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘ŞÖNİM, emniyet, STK ve belediye işbirliği yapacak’   İzmir’de Büyükşehir Belediyesi, Ödemiş ve Bayraklı belediyeleri ile ŞÖNİM’e ait toplam 4 sığınma evinin bulunduğunu belirten Nilay, bunların da kapasitelerinin sınırlı olduğunu, 270 yatak olduğunu dile getirdi. Sığınma evinden yararlanacak olan kişilerin belirlenmesinin ŞÖNİM tarafından, hizmetlerin ise belediyeler tarafından yapıldığını hatırlatan Nilay, “Mart ayında salgın tedbirleri aldık. 30 ilçenin tamamında misafirhane açılmasının hedefliyoruz. Buralarda belediye çalışanları hizmet verecek. Ama ŞÖNİM’le bilgi paylaşılacak. Diğer STK’lerden gelen bildirimlere açık olacak. Şiddet hattı olan kurumların afişlerini her yere asacağız. Dağıttığımız yardımlarda hane hane evlere de duyuracağız” dedi.   ‘Misafirhaneler sığınma evleriyle aynı işlevde değil’   Misafirhanelerin sığınma evleri ile aynı işlevde olmadığını, özellikle ekonomik şiddete maruz kalmış ve barınmaya ihtiyaç duyan kadınlara açılacağını, en fazla 3 aylık hizmet verebileceğini söyleyen Nilay, “3 aydan sonra da devam etmesi gereken şeyler var. ŞÖNİM’e şiddet odaklı kadınlar başvurabiliyor. Bu misafirhanelere ihtiyaç duyan belki de şiddeti engelleyecek bazı tedbirlere ihtiyaç duyanlar da olacak. Kadınların adresleri saklanacak. Bu sürecin sonunda da kalıcı olarak nasıl destekleyebiliriz diye çalışacağız. Misafirhaneleri bir binadan çıkarıp herkesin ortak yaşadığı apartmanlarda ya da köylerde pansiyoner gibi konaklamaları sağlanabilir” diye belirtti.   ‘Londra Belediyesi deneyimleri uygulanacak’   Geçici süre içinde sosyal konutlar ve STK’lerin tahsis etmek istediği alanlar olduğunu, buralarda belediyenin psiko-sosyal hizmet verilebileceğini söyleyen Nilay, STK’lerin duyarlı ve güçlü olduğunun altını çizdi. Nilay, “İzmir bu yönden şanslı. Biz bir dönem Londra Belediyesi’nin kadına yönelik şiddetle mücadelesi konusunda yerinde inceleme de yapmıştık. Oradan edindiğimiz metotlar oldu. Önümüzdeki 4 yıllık süreçte gerçekleştirmeyi umuyoruz” ifadelerini kullandı. Nilay, başvuru formlarının oluşturulduğunu, belirlenen yerlerin denetim ve tespitlerinin yapılmaya başlandığını ve misafirhanelerin gelecek haftadan itibaren kullanıma açılabileceğini de sözlerine ekledi.   ‘Hizmetler dayanışma ile önemli ölçüde karşılanabilir’   6284 sayılı kanunun da “3 ayağı bir araya getiren bir il koordinasyon kurulu ile birlikte çalışın” denildiğini belirten Nazik, şöyle konuştu: “Belediyeler yeni sığınma evleri açabilseler bile bu kadar kısa sürede nitelikli personel eğitilemez. Var olan kurumların aktif olarak kullanılması gerekiyor. Yeni bir yer açılması için ayrıca Valilikten izin alınması gerekiyor. Belediye olarak nerelerde ne tür kapasiteler varsa bazı adresleri bilgi olarak gerekli yerlere verdik. Her mekanın kendine özgü ihtiyaçları var. Barodan hukuki destek almaları ile ilgili bir anlayış da oluşturuldu. Belediyelerin üzerine süreç nedeniyle de çok daha fazla mali yük binecek. İzmir halkının, sanayicisinin, tüccarının da şartlı bağışlar yapabileceğini, bu hizmetlerin dayanışma ile önemli ölçüde karşılanabileceğini düşünüyorum.”   ‘Örtülü affın bedelini kadınlar ödüyor’   Salgının yarattığı belirsizlik nedeniyle 3 ay sonrasını öngörmenin zor olduğuna da işaret eden Nazik, şiddetten uzakta bir yaşam tarzı için yerel ve merkezi kurumların bir arada çalışması gerektiğini ifade etti. İnfaz yasasıyla getirilen ‘örtülü afla’ nedeniyle de kadınların tehdit altında olduğuna dikkat çeken Nazik, “Anlaşılması zor bir şekilde infaz sisteminde de kalıcı hasarlara yol açmış bir yasadan söz ediyoruz. Dolayısıyla böyle bir süreçte kadınlar ve çocuklarının yararlanabilecekleri geçici de olsa dinlenebilecekleri, yataklarının olduğu bir yer olur” diye konuştu.   ‘Merkezi idare dayanışma çabalarına engel olmamalı’   Merkezi idarenin, muhalefet partilerinin belediyeleri tarafından verilen çabalara engel olmaması gerektiğinin altını çizen Nazik, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun belediyelere yüklediği görevler olduğunu söyledi. “İzmir’de sağladığımız gelişmenin bence önemli bir tarafı çok uzun zamandır kurumların birbirini tanıyor olması ve geçmişte de sağlıklı, kimse tarafından kullanılmayan bir ilişkinin kurulmuş olmasının yarattığı güven” diyen Nazik, yeni açılacak kurumlara ilişkin de şunları söyledi: “Valiliğin izin vermesinde bir aksama olmamasını, giderlerinin karşılanmasında belediyenin bağış almasında engel olunmamasını, ŞÖNİM’e de destek verilmesi için sivil topluma engel konmamasını diliyorum.”