Ayşe Gökkan: AKP-MHP ittifakı topluma karşı suç işlemiştir 2020-04-23 09:02:00   Beritan Canözer   DİYARBAKIR - TJA Sözcüsü Ayşe Gökkan, kadın gündemini değerlendirerek, AKP ve MHP'nin çıkardığı yasalar ve yürüttüğü politikalar ile topluma karşı suç işlediğini söyledi. Ayşe, “TJA olarak nerede olursak olalım kadın mücadelesini yürüteceğiz" dedi.   Tevgera Jinên Azad (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan, koronavirüs (Covid-19) salgınının toplumda yarattığı etkiler, ev içi şiddet oranının artması, yeni infaz yasası düzenlemesi ve gündeme dair değerlendirme yaptı. Tüm dünyanın tarihi bir süreçten geçtiğine işaret eden Ayşe, bu tarihi süreçte toplumun yarısını oluşturan kadınlar hakkında tartışılan ve onların adına alınan kararların rahatsız edici boyutta olduğunu ifade etti. Hiçbir erkeğin ve ya iktidarın kadınlar hakkında konuşma hakkına sahip olmadığının altını çizen Ayşe, AKP rejiminin iktidarlığı boyunca kadınları hedef aldığını vurguladı.    ‘AKP süresince kadına dönük şiddet yüzde yüz artı’   AKP döneminde kadına yönelik şiddetin, kadın katliamlarının ve istismarın yüzde yüz arttığını belirten Ayşe, "Çocuklara yönelik istismar, taviz ve tecavüzlerin af edilmesi mümkün değildir. Bunun tartışılması bir korkunç iken, AKP hükümeti af çıkarmak için diretiyor. Sürekli af konusunu gündeme getirerek, toplumu buna alıştırmaya çalışıyor. Bu af yasası çocukların iradesini kırmaya ve onları tecavüze, tacize, ölmeye mahkûm etmek demektir. Bu asla kabul edilemez. Biz TJA olarak bunun için her zaman ses çıkardık. Ve böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceğiz. Böyle bir af tarihin hiç bir sürecinde söz konusu dahi olmayacaktır" ifadelerini kullandı.  Kayyımların sığınma evlerine yapılan başvuruları durdurmasını da ele alan Ayşe, hükümetin kadınların elindeki olanakları kadınların elinden almaya çalıştığını ve kazanımlara saldırdığını belirtti.    'AKP'nin politikaları erkeklere cesaret veriyor'   AKP politikaları sonucu ülkede her gün kaos yaşandığını söyleyen Ayşe, dünyanın sağlık, ekonomi, ekoloji, yaşam, kültür gibi bir çok konuyla uğraştığını kaydetti. Ayşe, "AKP ve MHP iktidarı ise kadınlar üzerinden siyaset yürütüyor yalnızca. Şiddeti artırmanın yollarını arıyorlar. Bu bir devlet açısından büyük bir utançtır. AKP'nin politikaları erkeklere cesaret vermektedir. AKP'nin kendi siyasetini, politikalarını gözden geçirmesi gerekiyor. Kadınları korumak yerine erkekleri aklama politikasından vazgeçmeliler" dedi.   'Haklar arasında barış köprüsü kurmalılar'   Bunun yanı sıra tüm dünyanın salgınla mücadele ettiği bu günlerde, AKP'nin milliyetçilik, ırkçılık ve faşizm çığırtkanlığı yaptığını ifade eden Ayşe, toplumsal barışın sağlanması gerektiği bir süreçten geçtiklerine değindi. AKP'nin toplumsal barışı sağlamak yerine, topluma nefreti yaydığını söyleyen Ayşe, "Topluma karşı barış dilini hiç bir zaman konuşamadılar. Her ağızları açıldığında kin, nefret, öfke kusuyorlar. Her gün yeni bir katliama imza atıyorlar. Savaş çığırtkanlığı yapıyorlar. Biz kadın hareketi olarak buna dair de çağrımızı yineliyoruz. Savaş için değil barış için mücadele edilmeli ve halklar arasındaki barış köprüsünü kurmalılar" sözlerinin altını çizdi.   'Toplumun tepkisi hükümete geri adım attırabiliyor'   Geçtiğimiz günlerde gündeme gelen "Çocuk istismarı affı"nı da değerlendiren Ayşe, toplumun ruh sağlığı ile oynandığına dikkat çekti. Ayşe, çocukların ve kadınların yaşam hakkının korunması gerektiğine değinerek, "Salgın nedeniyle toplumun evden çıkamadığı bu süreçte kadınların ve çocukların hayatı tehlikededir. Kadınlar ve çocuklar en büyük şiddeti ev içinde yaşıyor ve hükümet bu suçluları bırakarak kadınlar ve çocukları bu şiddet tehlikesiyle baş başa bıraktı. Elbette yalnızca şiddet de değil, ensest ilişki, cinsel istismar, taciz, tecavüz tüm bunlar şuan bir tehlike. Devlet kadınları ve çocuklar koruyabilmenin yollarını bulmalıyken, aksine daha çok risk artırıyor. Nasıl bir zihniyetle, akılla bunu yaptıklarını anlamak mümkün değil. Defalarca kez cinsel istismar affını gündeme getirdiler. Amaçları nedir? Bu istismar affı bu ülke için bir utanç tablosu olacaktır. Bunu getirmeyi akıllarına bile getirmemeliler. Biz böyle bir şeye asla izin vermeyeceğiz. Daha önce de bir kaç kez kadınların ve toplumun baskısıyla yasa geri çekildi. Bu demektir toplumun tepkisi hükümete geri adım attırabiliyor. Öyleyse hem kadınlar olarak hem de toplum olarak daha bilinçli olmalıyız" diye belirtti.   ‘AKP suç işliyor’   Devletin ancak kendisine karşı işlenmiş suçları affetme yetkisi olduğunu hatırlatan Ayşe, hükümetin topluma karşı işlenen suçları affetme hakkı olmadığının altını çizdi. Ayşe, AKP'nin çıkardığı af ile suç işlediğini vurgulayarak, "Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir hükümet topluma karşı işlenen suçlara af çıkarmamıştır. Böyle bir şeyin söz konusu olması dahi trajikomiktir" dedi.   ‘Toplumun algılarıyla oynuyorlar’   İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun istifasını da değerlendiren Ayşe, "AKP ve MHP rejiminin bir oyunuydu. Kararı alan partili cumhurbaşkanıdır ve istifayı kabul etmeyen de kendisidir. Toplumun algılarıyla oynuyorlar. Böyle bir süreçte kendi propagandalarını yapmaktan da geri durmuyorlar. AKP'nin tarihinde sorumluluk alma bilinci yok" sözlerine yer verdi.   'Sayın Öcalan ve arkadaşları cezaevinden çıkarılmalıdır'   Devamında PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride de dikkat çeken Ayşe, tecridin insanlık suçu ve yaşam hakkı ihlali olduğuna söyledi. Ayşe, "Sayın Öcalan 71 yaşındadır ve 21 yıldır cezaevinde tutuluyor. Güvenlik ve sağlık koşulları sağlanarak kendisinin ve arkadaşlarının derhal cezaevinden çıkarılması gerekmektedir. Asıl cezaevinden çıkarılması gerekilenler onlardır. Cezaevinde düşüncesinden ve fikrinden dolayı tutulan binlerce tutsak var. Gazeteciler, aydınlar, akademisyenler, öğrencilerin yeri cezaevleri değildir. Kadınların yeri cezaevleri değildir. Kimse düşüncesinden, ırkından, demokrasiyi savunmaktan dolayı cezaevine giremez. Eğer cezaevleri boşaltılacaksa önce saydıklarımız bırakılmalıdır" diye belirtti.   'Kürt annelerine yaşatılan acılar affedilmeyecek'   "Bu ülke daha Bitlis Garzan Mezarlığı'ndan geçirdiği 270 cenazenin hesabını vermedi" diyen Ayşe, oğlunun cenazesini kargoyla teslim alan Hatice Aksoy'a yaşatılanın bundan farklı olmadığını belirtti. Ayşe, "Bir anneye evladının cenazesini kargoyla yollamak hangi dinin, fikrin, zihniyetin ürünüdür? Kimse bunu kabul etmemeli. Kimse bir annenin acısıyla dalga geçemez, alay edemez. Bu annenin acısını çiğnemektir. Bu bir insanlık suçudur. Bunun affedilmesi asla mümkün değildir. Kürt annelerine yaşatılan bu acıları asla hiç kimse affetmeyecek" dedi.    ‘Berfin’in yanında olacağız’   Berfin Özek'in şikâyetçi olmaktan vazgeçmesine ilişkin ise, "Ne koşullarda, hangi psikoloji ile buna karar verdiğini bilmiyoruz. Bunun üzerinden onu yargılamayız. Biz ilk gün olduğu gibi Berfin'in yanında duracağız. Çünkü bu olay artık bir kamu davasına dönüşmüştür. İlk gün olduğu gibi yine bu davanın takipçisi olacağız. Berfin'in ilk beyanı esas alınmalıdır" dedi.   'TJA olarak kadın mücadelesini her yerde yürüteceğiz'   Ayşe son olarak da şunları dile getirdi: "21'inci yüzyılda sorumlulukların topluma devredilmesi gereken bir zamanda toplumun dinamiklerini hiçe sayan, öteleyen bir devlet stratejisini asla kabul etmeyeceğimizin tekrar altını çiziyoruz. TJA olarak nerede olursak olalım kadın mücadelesini yürüteceğimizi belirtmek istiyorum. Bu mücadelede asla geri adım atmayacağız. Kadın özgürlükçü, demokratik, ekolojik paradigma ile kadınların öz bilincinin oluşmasında ve ortak dayanışmayı büyütmede rol oynayacağız. Böyle bir süreçte kadınlara şiddet uygulayan erkeklerin karşısında duracağız. Şiddet gören kadınlar ihbar etmekten çekinmesinler. Kadınlar çaresiz değiller. Kadın kadının dostudur ve biz birbirimizin yanında olacağız. Beraber mücadele edeceğiz."