Tutsak yakını Hayyam Bulut: Yargı paketiyle tutsaklar ölüme terk edildi 2020-04-22 09:04:00   MARDİN - Hilvan Cezaevi’nde bulunan tutsak Serhat Bulut'un ablası Hayam Bulut, kardeşi ve arkadaşlarının bulunduğu koşullara dikkat çekerek, "Yapılmak istenen onları ölüme terk etmek. Zaten son çıkan 3'üncü Yargı Paketi'yle de bunu kanıtlamış oldular. Aileler olarak tek isteğimiz siyasi tutsaklar için de bir şeylerin yapılması" dedi.   Koronavirüs (Covid-19) salgınının yayılmasının ardından cezaevlerinde bulunan tutsaklar için duyulan endişeler artıyor. Adalet Bakanlığı'nın yaptığı açıklama ile 3 hükümlünün koronavirüs sebebiyle yaşamını yitirmesi üzerine tüm gözler bir kez daha tehlike yuvası haline dönüşen cezaevlerine çevrildi. Birçok cezaevinde rahatsızlanan tutsaklar hastanelere kaldırılmazken, çok sayıda tutsağın da virüs belirtileri taşıdığı bildiriliyor. Hasta tutsakları hastaneye götürmeyen cezaevlerinden biri de Urfa Hilvan 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi.    Hilvan 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan hasta tutsakların hastaneye götürülmemesinin kamuoyunda büyük bir yankı uyandırmasının ardından, cezaevi yönetiminin hasta tutsakları hastaneye götürdüğü kaydedildi. Kamuoyunun ısrar ve baskıları üzerine hastaneye götürülen tutsakların koronavirüs testinin negatif çıktığı iddia edilse de tutsakların halen koğuşlara getirilmemesi kaygıları artırıyor.   Kanserden kronik rahatsızlıklara kadar birçok hasta tutsağın bulunduğu Hilvan Cezaevi’nde tutsaklar için yeteri kadar önlem alınmadığı aktarıldı. Hilvan 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutsak Serhat Bulut'un ablası Hayam Bulut, siyasi tutsakların durumunu anlattı.    Virüs şüphesiyle hastaneye kaldırılan tutsağa ‘böbrek rahatsızlığı’ teşhisi!   Özelde hasta tutsaklar için büyük bir endişe duyduğunu ifade eden Hayam, cezaevlerinde tutsakların ölüme terk edildiğini ve önlem alınmadığını ifade etti. Geçen hafta kardeşi Serhat ile yaptığı telefon görüşmesinde kardeşinin, "B-2 koğuşunda kalan 6 arkadaşımızda koronavirüs belirtileri görüldü fakat cezaevi idaresi buna dönük hiçbir şey yapmadı. Cezaevi müdürü bu durum üzerine 'Bir şey yok normal bir salgın' diyerek müdahalede bulunmadı” dediğini kaydeden Hayam, bu süreçten sonra konuya ilişkin mücadele vermeye başladıklarını ifade etti. Hayam, "İHD'ye başvurduk, milletvekilleriyle görüştük ve medyada da genişçe yer verildi. Bizim çabalarımız üzerine bir arkadaşları hastaneye kaldırılıyor ve 3 defa test ediliyor. Testi negatif çıkıyor ve böbrek rahatsızlığı olduğu söyleniyor. Bunun ne denli doğru olduğunu bilmiyoruz çünkü arkadaşı hala koğuşuna getirmemişler" diye konuştu.   'Siyasi tutsaklar yaşamını yitirsin diye ellerinden geleni yapıyorlar'   Kardeşiyle sadece telefon üzeri iletişim sağlayabildiklerini söyleyen Hayam, Serhat'ın idarenin virüsten korunmaları için hiçbir önlem almadığını belirttiğini kaydetti. Hayam, sadece dışarı çıktıkları zaman ellerine dezenfektan sıkıldığını onun dışında koğuşlarında ne bir ilaçlama, ne de bir dezenfektan işleminin yapılmadığını söyledi. Tutsaklara sıcak suyun da verilmediğine dikkat çeken Hayam, çok nadir bir şekilde sıcak su ihtiyaçlarının karşılandığını dile getirdi. Hayam, koğuş kapasitesinin üstünde tutsak sayısı bulunduğunun altını çizerek, sıkça sözü edilen sosyal mesafeye uyulmasının bu haliyle mümkün olmadığını aktardı.   Cezaevi koşullarının ortada olduğunu ifade eden Hayam şunları kaydetti: "Bizim dışarda bile virüsten korunabilme imkanlarımız kısıtlıyken cezaevlerinde bu durum 3 katına çıkıyor. Bu bizi oldukça endişelendiriyor. Aynı zamanda birçok hasta tutsak var. Tutsakların endişesi de hasta arkadaşlarıdır. Serhat aradığında şunu söylüyor bize 'İçerde hiçbir şey yapılmıyor ve arkadaşlarımız şehit düşsünler diye ellerinden geleni yapıyorlar.' Gerçekten de yapılmak istenen onları ölüme terk etmek. Zaten son çıkan 3'üncü Yargı Paketi'yle de bunu kanıtlamış oldular."   'Tüm siyasi tutsaklar için endişeliyiz'   3'üncü Yargı Paketi'yle birlikte adli tutuklu ve hükümlülerin tahliye olmasının ardından siyasi tutsakların artık sıcak yemek de yiyemediğine dikkat çeken Hayam, genelde cezaevi yemeklerini adli tutukluların yaptığını söyledi. Hayam, şu anda siyasi tutsaklara sadece konserve verildiğini belirterek, "Bundan yaklaşık bir yıl önce cezaevlerinde binlerce siyasi tutsak açlık grevlerine girmişlerdi. Hasta arkadaşlar da vardı aralarında. Bünyeleri zaten zayıf ve cezaevi koşulları belli. Bu koşullar altında hastalık kapma ihtimali daha yüksekken, bir de sağlıklı besinler tüketememek sağlıklarını daha riskli bir noktaya getiriyor. Biz aileler olarak da ne olacak ne bitecek diye endişe içerisindeyiz. Hasta tutsaklar başta olmak üzere tüm siyasi tutsaklar için endişeliyiz. Aileler olarak tek isteğimiz siyasi tutsaklar için de bir şeylerin yapılması" dedi.    'Bizim elimizden gelen tek şey onların sesine ses olmak'   Hayam son olarak şunları dile getirdi: "Böyle bir durumda bile siyasi adli ayırımı yapmak insanlığa sığan bir durum değil. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok, sadece bu ülkede böyle bir durum var. Çoğu tutsaklar ailelerinden çok uzaktalar. Normal şartlarda bile ailelerin sıklıkla gidip tutsaklarını görme şansları yokken bu durumda sadece telefon ile görüşmek ne kadar doğru? Zaten telefonda da bir şey söylediklerinde anında kesinti yapıyorlar. Ben de İstanbul'dayım ve kardeşim Urfa'da. Çoğu aileler maddi imkansızlıklar yaşadığından çocuklarını göremiyorlar. Bu sıkıntılar arasında sağlıklı bir haber alamamak ciddi anlamda biz aileleri tedirgin ediyor. Bizim elimizden gelen tek şey onların sesine ses olmak. Onlar için elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışıyoruz. Bunlar İHD'ye başvurmaktır, gerekli kişilerle görüşmektir, gündemleşmesini sağlamaktır. Ben de bu süreçte bunları yapmaya çalıştım. Onlar bir şey yapmıyor diye biz de yapmayacağız diye bir şey yok. Elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz."