İnfaz yasası istismar faillerini kolaylıkla serbest bırakıyor! 2020-04-18 09:05:00   ANKARA - Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Hilal Çelik,  cinsel istismar suçunun her ne kadar infaz yasasının dışında tutulduğu söylense de durumun böyle olmadığını belirterek, "Örneğin çocuk ve ailesi şikayetçi olmasına rağmen, istismarcı cezanın yüzde 60 oranını (2 ile 5 yıl arası) çekerek yine kolaylıkla serbest bırakılacak. Ortada bir cinsel suç varsa devletin mağdur adına karar alması kabul edilemez" dedi.    AKP ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla Meclis Genel Kurulu'nda kabul edildikten sonra Resmi Gazete’de yayınlanan infaz düzenlemesinde siyasi tutuklular kapsam dışı bırakılırken,  cinsel istismar suçundan yargılanan ve hüküm giymiş çok sayıda failin cezaevinden tahliyesinin önü açıldı.    Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı ve Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı (ÇAÇAV)üyesi avukat Hilal Çelik, Meclis’te geçen infaz yasasında istismar faillerinin serbest bırakılması ve Türkiye cezaevlerinde 3 bine yakın tutuklu çocuğun bulunmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    ‘Cinsel istismar faillerin yolunun açılması bir sorundur’   Meclis’ten geçen infaz yasasının çocuklar açısından sonuçlarına çok boyutlu bakılması gerektiğine dikkat çeken Hilal, “Çocukların cezaevinde olmasını savunmayan biri olarak, hem suça sürüklenen çocuklar yönünden hem de suç mağduru yönünden değerlendirmek gerekiyor. Özellikle de cinsel istismara maruz kalan ve aile içi şiddet mağduru çocuklar yönünden değerlendirmemiz gerekiyor. Zaten ilk tasarı gündeme geldiği zaman Adalet Bakanı cinsel istismar suçu, aile içi şiddet suçunun ve cinsel saldırı suçunun kapsam dışı olduğunu söyledi ama genel olarak değerlendirmeye baktığımızda; cinsel istismar suçunun faillerinin en azından cezalarının belirli bir bölümünün infaz edilmiş ise tahliye edilmesinin yolu açılıyor” diye ifade etti.   ‘Cezaevinde yüksek oranda annesiyle birlikte kalan çocuklar var’   Meclis’ten geçen infaz yasasındaki 15. Maddeye değinen Hilal, bu maddede tutuklamaya tedbir olarak hayata geçirilen adli kontrol uygulamasına ek getirildiğini kaydetti. Hilal, “Buna göre, gebe olan ya da doğum yaptığı tarihten itibaren 6 ay geçmemiş kadın şüphelilerin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınabilmesi yönünde bir düzenleme var. Hatta burada hakkında mahkum hükmü verilmiş ya da istinaf temyiz yoluna başvurmuş olması halinde bile bu kontrol hükmü uygulanabileceği söyleniyor. Bu önemli, hem gebe tutuklar için hem de cezaevinde oldukça yüksek oranda annesiyle birlikte kalan çocuklar için. Bu anlamda 15. Maddede kısmen olumlu ve olması gereken bir düzenleme” şeklinde konuştu.    ‘Kişilere karşı işlenen suçlara af var devlete karşı yok’   Genel olarak kişilere karşı işlenen suçlarda indirimlerle birlikte “affın” söz konusu olduğunu kaydeden Hilal,  “Ancak devlete kaşı işlenen suçlarda böyle bir şey olmadığını görüyoruz. Aslında af yok ama kişilere yönelik suçlarda devlet böyle bir yöntem seçti” dedi.   ‘İstismar suçlarında devletin mağdurun adına karar alabilmesi kabul edilemez’   Cinsel istismar suçunun her ne kadar infaz yasasının dışında tutulduğu söylense de 104. Maddede önceden hüküm giymiş birinin yani reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda bulunan istismar failinin Meclis’te geçen tasarıyla tahliye olacağına dikkat çeken Hilal, sözlerine şöyle devam etti: “15 ve 18 yaş aralarında eğer bir akran cinselliği yoksa bunun çocuğun rızasına tabi tutulması sağlıklı değil. Çocuğun rızası aranamaz, cinsel istismar suçtur. Yani çocuk ve ailesi şikayetçi olmasına rağmen, istismarcı cezanın yüzde 60 oranını (2 ile 5 yıl arası) çekerek yine kolaylıkla serbest bırakılacak. Yani ortada bir cinsel suç varsa benim bedenimle bütünlüğümle alakalı, benim şahsımla ilgi bir şey. Böyle bir cinsel suçla devletin benim yerime o kişiyi affetmeyi doğuracak ya da daha çok cezasında indirim sağlayacak uygulamaları doğru bulmuyorum. Ben zaten şikayetçiyim, devletin benim yerime karar alması kabul edilebilecek bir şey değil. Genel olarak cinsel istismar suçunu ayrı tutması yani 103. maddeyi ayrı tutması bir şey değiştirmiyor. Aynı zamanda aile şikayetçiyse ve reşit olmayanla cinsel ilişki sucunu işleyen tahliye olacak, bu durum bir nebze erken yaş evliliği de getirebilir. Aslında çocukların failleriyle evlendirme riskini de doğurabilir.  Özellikle cinsel istismar, cinsel saldırı suçlarında fazla müsamaha toplumda gösterilirse bir noktadan sonra ‘toplum vicdanı’ da tatmin olmayabilir. Bu tür suçları işleyenlerin kısa sürede cezaevinden çıkıyor olması toplum barışını da yaralayan bir duruma dönecektir. Bu yüzde bu tür yasalar yaparken geçici de olsa tek seferlik de olsa sonuçları öngörüleri iyi görmek gerekiyor.”    ‘Türkiye’de çocuk tutuklu sayısı hükümlüden fazla’   Cezaevlerinde bulunan çocuk tutuklu ve hükümlülere değinen Hilal, tutuklu çocukların serbest bırakılması gerektiğini vurguladı. Tutuklamaların tedbir amaçlı olduğunu kaydeden Hilal, adli kontrol uygulamaları ile tutuklu çocukların bırakılabileceğine dikkati çekti. Hilal, “Uluslararası sözleşmelerde çocukların yaşam hakkını, gelişim hakkını korunma noktasında taahhütler vardır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini temin altına almak için tutuklu çocukların tamamının salıverilmesi tutuklamaya alternatif başka yöntemlerin kullanılması, adli kontrolün uygulanması savunulmalıdır. Türkiye cezaevlerinde tutuklu çocuk sayısı zaten hükümlü çocuk sayısından çoktur” diye vurguladı.   ‘Tutuklu çocuklardan kaçının kronik rahatsızlığı var bilinmiyor’   Sağlık Bakanı’nın her gün açıklama yaptığını ve kronik hastalıkları bulunanların risk grubunda olduğunu belirttiğini ifade eden Hilal, “Ancak tutuklu çocuklardan kaç kişinin kronik haslığı var bilinmiyor, hasta tutsak çocukların tedavisi nasıl sürdürülüyor ya da tedavi ediliyorsa ne şekilde ediliyor bilmiyoruz. Çocuk hasta olmasa bile virüsü taşıyanlar var. Yani Meclis’te geçen infaz düzenlenmesinin 15.maddesi gibi tutuklu çocukları tahliye etmek için de öyle bir madde yapılabilirdi. Türkiye’de çocuklar için yapılan bir yasa yok. Adalet sistemi falan diyoruz çocuğa has bir adalet sistemi maalesef yok. Bizim böyle bir sorunumuz var. Dağınık kanunlarda birkaç düzenleme var o kadar. Yani tutuklu çocuklar topluma yeniden kazandırılmasına sosyalleştirmesi vs. fırsat verilmeli ki bu, en kolay çocuklarla yapılabilir. Bu noktada tutuklama en son çare olunmalı. Yani suça karışan bir çocuğu topluma kazandırmak için tutuklamadan önce bir suru alternatif var. Tutuklama aynı zamanda çocuğun eğitimini de etkiliyor. Çünkü tutuklama uzun sürdüğü için örgün eğitimine devam edemiyor” ifadelerini kullandı.    Hilal, salgın durumunda hiçbir çocuğunun cezaevinde kalmaması gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sonlandırdı: “Çocukları tutuklamak hiçbir aşamada bir yöntem değildir. Belki eğitim evleri bir sistemle farklı yapılandırmalar oluşturulabilir. Devletlerin koronavirüs (Covid-19) salgınını kontrol altına almakta zorlandığı bir süreçte, hiçbir çocuk cezaevlerinde tutuklu kalmamalıdır.”