‘Berfin'e saldırıda olduğu gibi dayanışma içinde güçleneceğiz’ 2020-04-18 09:04:00   Filiz Zeyrek   HATAY - Ozan Çeltik tarafından asitli saldırıya uğrayan ve geçtiğimiz günlerde şikayetini geri çeken Berfin Özek’in kararını yargılamanın doğru olmadığını belirten İskenderun Kadın Platformu üyesi Feyruz Gör, “Maruz kaldığımız şiddete baskılara karşı haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkmak için Berfin'in yaşadığı saldırıda olduğu gibi birlikte ve dayanışma içinde olarak güçleneceğiz” dedi.    İskenderun’da asit saldırısı sonucu yüzü ve gözünden ağır yaralan Berfin Özek’in geçtiğimiz gün saldırganı hakkında verdiği şikâyet dilekçesini geri çekerek onu affettiğini söylemesi üzerine yoğun tepkiye ve dayanışmaya da neden olmuştu. Olayın ilk gününden itibaren Berfin’e destek olan İskenderun Kadın Platformu üyeleri ilk gün tepkili bir açıklama yapsalar da Berfin’le sonuç ne olursa olsun dayanışmayı sürdüreceklerini söyledi.   Hatay'ın İskenderun ilçesinde eski erkek arkadaşı Ozan Çeltik’in, asitle saldırdığı ve yüzünde ciddi yaralar oluşan, görme kaybı yaşayan Berfin Özek, geçtiğimiz günlerde saldırgan Ozan Çeltik hakkındaki şikayetini geri çekmişti. Berfin’in şikayetini geri çekmesi üzerine kadın örgütlerinden davanın takipçisi olacakları çağrıları gelirken, infaz yasasında yapılan düzenleme ile Ozan Çeltik’in tahliye olabileceğine dikkat çeken kadınlar, Berfin’i kararı için yargılayamayız diyerek, “Şiddeti doğuran var eden onlarca toplumsal değer yargıları kadar, şiddet karşısında kadını edilgen kılan cinsiyetçi eşitsiz uygulamaları ve tabi ki şiddet karşısında erkek yargı sisteminin yarattığı sonuçları görmezden gelemeyiz” diye vurguladı.   ‘Kadına yönelik her türlü şiddetin yaşam hakkına müdahale’   Berfin’in yüzüne asit atarak saldırı gerçekleştiren Ozan Çeltik’in yargılandığı davanın hazırlık sürecinin bir kadın savcı tarafından titizlikle yürütüldüğünü belirten İskenderun Kadın Platformu üyesi Feyruz Gör, mahkeme sürecinde sanığın beyanlarını çürütecek delillerin de toplandığına dikkat çekti. Feyruz mahkeme sürecine değinerek, “Kadına yönelik her türlü şiddetin yaşam hakkına müdahale olduğunu düşünen hazırlık soruşturmasının savcısı, kasten öldürmeden dava açtı. Ancak yargılama sırasında mahkeme adli tıp raporunun bir kısmını baz alarak kasten yaralamadan ceza verdi. Toplamda 13 yıl ceza verildi. Verilen ceza totalde az değil gibi görünse de infaz rejimine göre kapalı cezaevinde yatarının 3 yıl, açık cezaevinde yatarının iki yıl olması vahim bir durumdu. Sürecin başından itibaren kadına yönelik şiddet suçları için TCK'de ayrı bir düzenleme olması ve buna uygun bir infaz rejimi düzenlenmesi talebimiz vardı. Bunun yanı sıra canice hisle işlenmesi durumunda cezanın artması gerektiğini talep ettik. Mücadelemiz kanuna 'canice hisle işlenmesi durumunda bir kat artırılır' maddesinin eklenmesi ile olumlu bir anlam kazandı” dedi.   ‘Sorun sadece Berfin ile saldırgan arasındaki bir mesele değil’   Berfin’in kararının sorgulanması yada yargılanmasının doğru olmadığını belirten Feyruz,“Elbette bizler kadına yönelik şiddetin bireysel münferit bir durum olmadığını biliyoruz. Sorun sadece Berfin ile saldırgan arasındaki bir mesele değildir. Şiddeti doğuran var eden onlarca toplumsal değer yargıları kadar, şiddet karşısında kadını edilgen kılan cinsiyetçi eşitsiz uygulamaları ve tabi ki şiddet karşısında erkek yargı sisteminin yarattığı sonuçları görmezden gelemeyiz. Maalesef ülkemizde yüzlerce kadın şiddete, tacize, tecavüze uğruyor ve her gün katlediliyor. Emniyet, hastane, savcı, hakim neredeyse her kademede kadınların önüne engeller çıkarılıyor ve saldırgan erkekler korunuyor. Kadınlar şiddet görmenin yanında yargının da kararları ile tekrar mağduriyet yaşıyor. Son çıkarılan infaz yasası ile birlikte kadınların yaşamları devlet iktidar eliyle tehdit altında bırakılmış oldu. Berfin'in yaşadıklarının da tüm bu süreçlerden bağımsız olmadığını biliyoruz” diye aktardı.     ‘Pandemi nedeni ile cezaevlerinin tahliyesi hayati bir önem taşıyor’   Kadın örgütleri olarak İstanbul Sözleşmesi ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair 6284 sayılı yasanın hayati öneme sahip olduğunu vurguladıkları eylem ve etkinlikler gerçekleştirdiklerini ifade eden Feyruz, “Pandemi nedeni ile cezaevlerinin tahliyesi hayati bir önem taşıyor. Ancak ülkemizde kabul edilen ceza infaz yasası adil ve eşit olmaktan çok uzaktadır. Berfin'in davası kamu davası olarak devam edecek. Bizi asıl kaygılandıran İnfaz yasasında failin tahliye olmayacağına dair bir madde yok aksine yasadan faydalanabilir. Örneğin 6 yaşındaki bir çocuk, babası tarafından demir sopa ile dövülerek öldürüldü. Ağırlaştırılmış müebbet verildi ancak Adana İstinaf Mahkemesi dosyayı bozdu. Çocuğun annesi sanığın cezaevinden çıkıp diğer çocuğuna da zarar vermesinden korkuyor. İnfaz yasası ile bu tür durumların ortaya çıkacağından ve önlem alınmamasından kaygılıyız” diye belirtti.    ‘Haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkacağız’   Kadınların hayatını kuşatan erkek şiddetinin münferit değil politik olduğunu söyleyen Feyruz, “Hayatlarımızı anneliğe, aileye, babaya, kocaya, eve hapsetmeye çalışan söylem ve yasalar karşısında, evlenip evlenmeyeceğimize, boşanıp boşanmayacağımıza, doğurup doğurmayacağımıza, nasıl giyip, nerede saat kaçta nasıl dolaşacağımıza biz karar veririz. Erkekler kadınlara şiddet uygularken iyi hal, haksız tahrik gibi ceza indirimlerinden kadını yok sayan ötekileştiren, kadına yönelik şiddeti meşru gören söylem ve erkek yargı ve devlet politikalarından güç alıyor. Biz kadınlarda maruz kaldığımız şiddete baskılara karşı haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkmak için Berfin'in yaşadığı saldırıda olduğu gibi birlikte ve dayanışma içinde olarak güçleneceğiz" dedi.