‘Çocuklarımız şu anda büyük bir tehlike altında’ 2020-04-17 09:03:00   DİYARBAKIR - Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde bulunan hasta tutsak Leyla Uyanık'ın annesi Şehriban Uyanık, "Bu yasayı çıkaranlar elini vicdanına koysun ve bizim çocuklarımızı da gözden geçirsin. Bu yasa bizi çok üzdü çünkü çocuklarımız şu anda büyük bir tehlike altında" diye konuştu.   Siyasi tutsakların kapsam dışı bırakıldığı yasa tasarısının Meclis’ten geçmesinin ardından tepki ve tartışmalar devam ediyor. Muhalefetin "özel af" olarak adlandırdığı 3'üncü Yargı Paketi'nde yer alan 70 maddenin tamamının AKP-MHP oylarıyla onanmasıyla birlikte 90 bin adli tutuklu ve hükümlünün tahliye edilmesi beklenirken, cezaevlerinde bulunan çok sayıda siyasi ve hasta tutsağa ise tahliye yolu açılmadı. Siyasi tutsak ve özelde de hasta tutsak aileleri bu duruma ilişkin tepki göstererek, kabul edilemez bir durumla karşı karşıya olunduğunun altını çizdi. Bu ailelerden biri de Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutulan hasta tutsak Leyla Uyanık'ın annesi Şehriban Uyanık.    Şehriban Uyanık ajansımıza konuşarak, yürürlüğe giren yeni yasa paketinin siyasi tutsakları kapsam dışı bırakmasının kabul edilemez bir durum olduğunu kaydetti.   'Vahşi bir şekilde işkence ettiler kızıma'   Şehriban kızı Leyla'nın tutuklanma süreci ve rahatsızlıklarından söz etti. Leyla'nın 2015 yılındaki Diyarbakır’ın Sur ilçesinde ilan edilen özyönetim olaylarının başında yakalandığını ifade eden Şehriban, kızının işkence ile gözaltına alındığını belirtti. Şehriban, Leyla'nın 4 ay Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde kaldıktan sonra Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'ne sürgün edildiğini kaydetti. Şehriban kızına yapılan işkenceyi şu sözlerle dile getirdi: "Leyla'yı gözaltına aldıklarında kaburga kemiklerini kırmışlardı. Burnunu, dişlerini kırmışlardı. Çok ağır işkencelerden geçti. Vahşi bir şekilde işkence ettiler kızıma. O kadar işkenceye rağmen onu o haliyle cezaevine götürdüler. Leyla 5 yıldır cezaevinde tutsak bulunuyor. Açlık grevi sürecinde de önceki işkencelerinden ötürü çok zorlandı. Leyla şu anda da hem dişinden hem de gözünden çok rahatsız. Geçen yıldan beri böbreklerinde taş da oluşmuş. Böbrek taşının ne kadar acı verdiği biliniyor. Bir defa onu acile de kaldırmışlardı. Hiçbir müdahalede bulunmadan, bir iğne bile yapmadan onu o haliyle koğuşa geri getirmişlerdi.”   ‘Bu yasa bizi çok üzdü’   "Ölüm uykusunda olan biri bile bizim çocuklarımızın suçsuz olduğunu biliyor" diyen Şehriban, tüm dünyanın çocuklarının suçsuz olduğunu bildiğini kaydetti. Şehriban sözlerine şu şekilde devam etti: "Çocuklarımızın tek suçu Kürt olmalarıdır. Allah bizi Kürt olarak yarattı. Bize karşı yürüttükleri savaşı da aslında Allah ile yapıyorlar. Çünkü biz Kürt olarak yaratıldık. Bizim çocuklarımız, hırsızlık yapmadı, kimseyi öldürmedi, kötü hiçbir şey yapmadı. Çocuklarımız sadece ‘biz Kürdüz ve Kürt olarak tanınmak istiyoruz’ diyor. Şimdiye kadar çıkan tüm yeni yasaların tanığı ve şahidi olduk. O yüzden bu yasadan da bizim çocuklarımız için bir şey çıkmasını beklemiyorduk devletten. Kadını katledenler, hırsızlık yapanlar ve kötü şeyler yapan, insanlara zarar verenlere çıktı her zaman bu yasalar. Yıllardır tanık oluyoruz biz bunlara. Her zaman kötü şeyler yapanlar bırakıldı ama bizim suçsuz çocuklarımız bırakılmadı. Ama şu anki durum çok farklı. Bir salgın hastalık var ve biz çocuklarımız için endişe duyuyoruz. Bu yasayı çıkaranlar elini vicdanına koysun ve bizim çocuklarımızı da gözden geçirsin. 'Ben anneyim veya babayım' diyenler elini vicdanına koysun. Bu yasa bizi çok üzdü; çünkü çocuklarımız şu anda büyük bir tehlike altında."   'Eğer biz ölürsek siz de ölürsünüz'   Sincan cezaevi yönetiminin, tutsakları virüsten korumak için hiçbir önlem almadığına dikkat çeken Şehriban, virüsün ilk çıktığı süreçlerde sadece bir defa koğuşların dezenfekte edilip temizlendiğini, onun dışında hiçbir şey yapılmadığını aktardı. Şehriban, "Oradaki gardiyanlar da maskesiz ve eldivensiz dolaşıyor. Bu şekilde çocuklarımızın yanına gidip geliyor, sayım alıyorlar. Daha önce çocuklarımızı tehdit de etmişlerdi ama bizim çocuklarımız onlardan korkmuyor. Ölümden korkmuyorlar. Çocuklarımız birçok şey görüp yaşadılar. Gardiyanlar çocuklarımıza 'Eğer biz ölürsek siz de ölürsünüz' demişti. Biz bu tür şeyleri küçük görmüyoruz. Çünkü her zaman böyle şeyler yapıyorlar ama bunların altında çok tehlikeli anlayışlar var. Sincan cezaevinde oluşabilecek her şeyin sorumlusu cezaevi idaresidir. Çünkü bunu söyleyen gardiyana hiçbir yasal işlem başlatmadılar. Bu söylem bizi çok etkiledi. Bunu söyleyen gardiyanın işinden alınmasını istiyoruz" diye vurguladı.    'Siyasi tutsaklara sahip çıkmalıyız'   Şehriban, cezaevinde büyük bir temizlik ve hijyen sorunu olduğunu belirterek, salgından sonra kantindeki fiyat listesinin de kat be kat artırıldığını söyledi. Gardiyanların yemek dağıtırken eldiven taktığını dile getiren Şehriban, aynı eldivenle her yere dokunduklarını ekledi. Şehriban çok endişeli olduklarının altını çizerek, siyasi tutsaklara sahip çıkılması çağrısında bulundu. Kardeşinin de Kayseri Bünyan Cezaevi'nde suçsuz ve sebepsiz yere 6 yıldır tutulduğunu ifade eden Şehriban, onların ve arkadaşlarının da bu yasa kapsamına alınıp serbest bırakılmalarını istedi.