Rosa Kadın Derneği: Karantina sürecinde acil eylem planı uygulanmalı! 2020-04-07 16:57:43   DİYARBAKIR - Rosa Kadın Derneği Diyarbakır'daki sığınakların kapatılmasına ilişkin açıklama yayınlayarak, "Kadınlara sığınak kapılarını kapatmanın tek sonucu, belki de yaşamlarına mal olacak biçimde erkek şiddetine maruz kalmalarıdır. Karantina sürecinde kadına yönelik şiddeti önlemek için acil eylem planı uygulanması gerekmektedir" dedi.   Rosa Kadın Derneği, Diyarbakır'daki sığınakların mevcut durumuna ilişkin açıklama yayınladı. Açıklamada kadınların, ev işleri, çocuk, yaşlı ve hasta bakımı gibi eşitsiz cinsiyet rollerinin yüklenicisi olarak, yaşanan pandemi sürecinde en çok zorlanan kesim olduğu vurgulanarak, sistemin hiç olmadığı kadar kadının ev içinde görünmeyen emeğine ihtiyaç duyduğunu ve kadının evde kalabilmesi adına ev dışında tüm yolları kapattığı kaydedildi.   'Kadınlar ikincil mağduriyetlere maruz kalmışlardır'   İnsanlık olarak din, dil, ırk, cinsiyet, yaş fark etmeksizin insanlığın sınandığı, pandemi olarak ilan edilen ve her ülkeye yayılan bir virüs ile hem çalışma hem sosyal yaşamların ciddi anlamda kısıtlandığı bir dönemden geçildiğine dikkat çekilen açıklamada, Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinden itibaren okulların kapatılması gibi bir dizi yasak getirildiği hatırlatıldı. Açıklamada, "Bizler tarih boyunca deneyimlediklerimiz üzerinden biliyoruz ki; hem olağanüstü olmayan süreçlerde hem de savaş, afet, pandemi gibi olağanüstü süreçlerde, her daim en zararlı çıkanlar kadınlardır. Patriarkal bir düzende, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin kendisini en çok olağanüstü süreçlerde göstermesiyle, toplumsal yapılarda kadınlar hep ikincil mağduriyetlere maruz kalmışlardır" ifadeleri yer aldı.   'Belediye sığınaklarında başvuru ve alımlar durduruldu'   Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: "Kadınların, ev işleri, çocuk, yaşlı ve hasta bakımı gibi eşitsiz cinsiyet rollerinin yüklenicisi olarak, özellikle yaşanan pandemi sürecinde en çok zorlanan kesim olduğunun farkındayız. Bunun yanı sıra, olağan olarak kabul edilen süreçlerde dahi ülkede kadına yönelik şiddet ciddi bir artış gösteriyorken failleri veya potansiyel şiddet failleriyle aynı ortamda karantinada kalmak zorunda olan kadınlar için yaşam, ciddi anlamda zorlaşmış durumdadır. Birkaç hafta içerisinde 22 kadın, ev içinde, eşleri tarafından katledilmiştir. Böylesine zorlu bir dönemde, kelimenin tam anlamıyla kapana kıstırılmış olan kadınların, şiddete maruz kalma karşısında başvurabilecekleri tek mekanizma kolluk olmuş ve 6284 Sayılı Yasanın dahi uygulanabilirliği azami düzeye indirilmiştir. Diyarbakır ilinde geçmişten bugüne kadınlara sığınak desteği veren Büyükşehir Belediyesi ve Bağlar Belediyesi sığınakları, şiddetle mücadelede hem bölgede hem de Diyarbakır özelinde can simidi görevi görmüştür. Toplamda 3 sığınağın bulunduğu ve bu sayının dahi ihtiyacı karşılayamadığı bu süreçte, 'pandemi olduğu ve buna bağlı olarak personel yetersizliği ve kapasitenin aşılmış olması’ bahanesiyle belediye sığınaklarında başvuru ve alımların durdurulduğu medyaya yansımıştır.    'Sığınılan yerler dahi kadınlara kapısını kapatmaktadır'    Şönim’lerin dahi doğrudan başvuru almadıklarını ve kadınların kolluk aracılığıyla sağlık kontrolünden geçirildikten sonra bir sakıncası yok ise sığınaklara gönderildiklerini yansıyan vakalardan biliyoruz.  Olağanüstü süreçlerde kadınların şiddete ve katliama daha fazla maruz kaldığı gerçeği karşısında, daha özel önlemlerin alınması ve koruma mekanizmalarının hiçbir süreçten olumsuz etkilenmeyecek şekilde inşa edilmesi gerekirken, Türkiye’de tam tersine koruma mekanizmaları olağanüstü süreç bahane gösterilerek gevşetilmekte ve can güvenliği tehlikesiyle sığınılan yerler dahi kadınlara kapısını kapatmaktadır. Pandemi ile mücadele eden bütün ülkelerde, kadına dönük şiddet vakalarında alınacak önlemler açıcınsan herhangi bir esnekleşme söz konusu olmamış, aksine alınacak önlemler artırılmışken Türkiye’de ve Diyarbakır’da gerçekleşen bu durum kabul edilemezdir. Haksız ve hukuksuz bir şekilde göreve başladıkları ilk andan itibaren ilk önce kadın merkezlerine yönelen kayyum zihniyetinin aldığı bu karar, bugüne kadar süregelen kayyum pratiğinden ve pandemi öncesi süreçten farklı değildir.    'Evler kadınlar için mezarlara dönüşmemelidir'    Sistem halihazırda, hiç olmadığı kadar kadının ev içinde görünmeyen emeğine ihtiyaç duymakta ve kadının evde kalabilmesi adına  ev dışında tüm yolları kadına kapatmaktadır. Kadınlar bir yandan salgına karşı mücadele verirken bir yandan da salgın kadar öldürücü olan erkek şiddeti karşısında çaresiz bırakılmaktadır. Kadınlara sığınak kapılarını kapatmanın tek sonucu, belki de yaşamlarına mal olacak biçimde erkek şiddetine maruz kalmalarıdır. Erkeklerin ve bir bütün olarak toplumun, can havliyle sığındıkları evler kadınlar için mezarlara dönüşmemelidir. Bunun için kentteki tüm sığınakların başvuru almaya devam etmesi ve daha güvenlikli hale getirilmesi, yaşanan kapasite sorununun aşılması adına devlet kurumlarına ait tesislerin ihtiyaç halinde kadın sığınma evi olarak tahsis edilmesi ve karantina sürecinde kadına yönelik şiddeti önlemek için acil eylem planı uygulanması gerekmektedir."