‘Temizlik ve bakım işleri sadece kadına değil herkese aittir’ 2020-04-02 09:02:08   İZMİR - Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle ev temizliği ile bakım işleri kadınlara yüklenirken, koronavirüs salgını nedeniyle kadınların iş yükü iki katına çıktı. KESK Kadın Meclisi’nden Semra Doğan, temizlik ve bakım işlerinin aynı ortamı paylaşan herkese ait olduğunu hatırlattı.    Türkiye’de her geçen gün yeni tip koronavirüs (Covid-19), vaka ve ölü sayısında katlanmalar yaşanıyor. Halk ise tedbir amaçlı evine kapandı. Ancak evlerde dikkat edilmesi gereken hijyen kuralları, çocuk bakımı, yemek sorumluluğu sadece kadınların üzerinde. Salgın nedeniyle de kadınların iş yükü kat be kat artmış durumda.    KESK İzmir Kadın Meclisi’nden sağlık emekçisi Semra Doğan, ev gibi ortak alanların temizliğinin kadınlar kadar erkeklerin de görevi olduğunu hatırlattı.    ‘Virüs ayrım yapmıyor’    Koronavirüs salgını nedeniyle her bireyin kendi hijyenine dikkat etmesinin sadece kendisini ilgilendiren bir durum olmaktan çıktığını söyleyen Semra, özellikle el temizliğine ve ellerin yüz ile temas ettirilmemesine dikkat çekti. Çocuklara el yıkamanın öneminin eğlenceli hale getirilerek öğretilmesi gerektiğini vurgulayan Semra,  “Bunu çocuklara anlatmak ya da ev temizliği yapmak sadece annenin görevi değil, onlarla yaşayan herkesin görevi. Ama maalesef bu sadece kadının görevi diye algılanıyor. Oysa virüs böyle bir ayrım yapmıyor. Bu beraber yaşayanların ortak sorunu” uyarısı yaptı.    ‘Temizliği sadece kadına bırakmak enfeksiyon riskini arttırır’   Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı evdeki sorumlulukların da kadına yüklendiğini, ortak kullanılan alanlarda bulunan musluklar, buzdolabı kapısı, apartman merdivenlerinin trabzanları gibi yerlerin temizliğinden kadınların sorumlu tutulduğunu söyleyen Semra,  “Zaten dışarıda çalıştığı gibi ayrıca ev içinde de 4 saat çalışan bir kadının düşebileceği ruhsal, bedensel yorgunluk, çocuğuna dair taşıdığı kaygı en kısa zamanda kadının tükenmesine neden olacaktır. O nedenle de aynı evi paylaşanlar hijyen kurallarına uymak zorunda. Aksi halde kadının temizlik yapıp erkeklerin dikkate almaması halinde erkeklerin aynı yeri tekrar enfekte etme riski olabilir. Onun bir ihmalkarlığı kadının yaptığı temizliği tek bir dokunuşla bitirebilir. Doğada da baktığınızda her canlı kendi adına yaşıyor” dedi.   ‘Küçük çocuğu olan kadınlara izin verilmesi cinsiyetçiliktir’   Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 12 yaş altındaki çocuğu olan kadınların idari izinli olmasını cinsiyetçi bulduğunu söyleyen Semra, annelerin çocuğu doğurmaktan kaynaklı fazladan bir yükü olmadığına dikkat çekti. Babanın da aynı sorumluluğu olduğunun altını çizen Semra, “Sadece kadınlara değil, ebeveynlerden hangisi uygunsa, çocukla ilgilenilebilecek koşulları varsa ona izin verilir. Genelde kadının üzerine kalıyor oysa bunun dilde de düşüncede de değişmesi gerekiyor. Böyle bir genelge kadının çalışma yaşamından el çektirilmesi, esnek çalıştırılması anlamına geliyor” diye konuştu.    ‘Şüphesi olanlar en yakın hastaneye değil pandemi hastanesine gitmeli’   Yüksek ataş, nefes darlığı gibi bir sağlık şüphesi durumunda da en yakın hastaneye değil, belirlenen hastanelere gidilmesi gerektiğine dikkat çeken Semra, İzmir’de Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi ve Tepecik Araştırma Hastanesi’nin pandemi hastaneleri olarak belirlendiğini kaydetti.    ‘Mülteciler ve tutsakların durumu kritik’   Son olarak mültecilerin ve cezaevlerinin de risk altında olduğunu vurgulayan Semra, salgın durumunda öncelikle yaşlı ve hasta tutsakların yaşamlarını kaybedebileceklerini dile getirdi. Semra, “Kontrollü şekilde evlerine gönderilmeli, evlerinde karantina altında kalmaları sağlanmalı. Cezaları ertelenebilmeli sonrasında hukuksal işlemler yapılmalı. Buralarda hafif atlatırken daha sonrasında oralardan kopacak salgının altında kalırız” ifadelerini kullandı.