Cansu Özdemir: İmralı şartları virüse karşı bir an önce iyileştirilmelidir 2020-03-30 09:01:04   Beritan Canözer   HABER MERKEZİ - "Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecrit, siyasi bir karardır" diyen Hamburg Parlamentosu Sol Parti Grup Eşbaşkanı Cansu Özdemir, cezaevlerindeki virüs tehlikesine işaret ederek, özellikle İmralı şartlarının bir an önce iyileştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.   PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış tecrit uygulaması devam ederken, Türkiye'de yayılan ve çok sayıda kişinin yaşamını yitirmesine neden olan koronavirüs (Covid-19) nedeniyle cezaevlerindeki salgın tehdidine dikkat çekiliyor. İmralı’da tecrit altında tutulan Abdullah Öcalan ve diğer üç tutsak, aile ve avukatlarıyla görüştürülmezken, avukatların yaptığı başvurular yanıtsız bırakılıyor. Üst solunum yolu enfeksiyonu bulunan Abdullah Öcalan'dan bu süreçte haber alınamaması endişe yaratıyor. Almanya Hamburg Parlamentosu Sol Parti Grup Eşbaşkanı Cansu Özdemir, tecridi ve İmralı Cezaevi koşullarını değerlendirdi.   'Tecrit bir kişiye uygulanmıyor'   Abdullah Öcalan üzerinde 20 yıldır uygulanan tecridin, dünyada tek olduğunu söyleyen Cansu, bunun tüm insan hakları sözleşmelerine de aykırı olduğunu vurguladı. Cansu, Abdullah Öcalan’ın temel haklarının gasp edildiğine dikkat çekerek, "Birleşmiş Milletler (BM) Mahpusların Islahı İçin Asgari Standart Kurallar’a göre, gerekli gözetim altında tutsakların düzenli aralıklarla aileleri ve yakın arkadaşlarıyla haberleşmelerine ve ziyaret edilmelerine imkan verilerek onlarla iletişim kurmalarına izin veriliyor. Aynı şekilde avukat görüşmeleri de düzenli gerçekleşmeli. Ancak Türkiye cezaevlerinde temel insan hakları gasp ediliyor ve tutsakların durumu her zaman olduğu gibi iyi değil. Ancak Sayın Öcalan’ın durumu biraz daha farklı. Burada bir kişinin hakları gasp edilmiyor. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit, örnek olarak Rojava’da olduğu gibi fikirlerini hayata geçiren ve bunun için mücadele eden Ortadoğu halklarına uygulanan bir devlet politikasıdır. Bu politika, Sayın Öcalan’ın temsil ettiği değerlere yöneliktir" diye ifade etti.   'Rojava devriminin yaratıcısı Sayın Öcalan'dır'   Abdullah Öcalan'ın milyonlarca insan tarafından irade olarak görülen bir lider olduğunun altını çizen Cansu, dünyanın birçok kesimi tarafından önemli bir filozof olarak kabul gördüğüne işaret etti. Cansu, "Sayın Öcalan sadece Kürt ve Türkiye halkları için değil, tüm Ortadoğu için çözüm gücüne sahip olan bir lider. Örneğin Rojava'daki devrimin yaratıcısı Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan'dır. Sayın Öcalan'ın tüm halklar için kurtuluş olduğu gerçeği Türk devleti ve dış güçler tarafından biliniyor. Bu nedenle özel bir politika uygulanıyor. Ve bu politika uluslararası güçler tarafından destekleniyor. Ortadoğu'da hegemonya oluşturmak ve bunun için kaos yaratmak isteyen güçler Sayın Öcalan üzerindeki tecridi destekliyor. Çünkü olası bir çözümü, hatta Demokratik Ulus'u bir tehlike olarak görüyorlar. İmralı'daki son durum ve Sayın Öcalan'ın sağlığı hakkında hiçbir bilginin verilmemesi, bizzat Türk devletinin kirli politikasıdır" değerlendirmelerinde bulundu.   'Sağlık önlemleri temel haktır'   “Tüm dünya koronavirüs ile mücadele ederken, Türk devleti Kürt halkına karşı savaşına devam ediyor” diyen Cansu, Abdullah Öcalan'ın görüşmeler sırasında sağlık sorunları olduğunu ve buna karşı bir önlem alınmadığını defalarca dile getirdiğini ifade etti. Cansu, "Sağlık önlemleri bir temel haktır ve bu hak, Sayın Öcalan’ın elinden alınıyor. Avukatları, koronavirüsün yayılması nedeniyle İmralı'da Sayın Öcalan ve diğer üç tutsak için alınması gereken tedbirleri açıkladı" dedi. Türkiye’de virüsün hızla yayıldığını söyleyen Cansu, "Türkiye cezaevlerinde koronavirüs tehdidine karşı ciddi hiçbir önlem alınmıyor. Zaten tıka basa dolu olan cezaevlerinde koronavirüsün yayılması tutsaklar için hayati tehlike arz edecek" vurgusu yaptı.   'Tutsakların çoğu risk grubunda'   "Türk devletinin sağlık hizmeti felaket bir durumda; aldığı önlemler yetersiz" diyen Cansu, Türkiye'deki cezaevleri ve İmralı Adası’nda görev alan personellere düzenli aralıklarla koronavirüs testi yapılması gerektiğini dile getirdi. Cansu, bir enfeksiyon durumunda personellerin cezaevlerine girişinin yasaklanması gerektiğine işaret ederek, "Aynı şekilde tutsaklara da düzenli aralıklarla koronavirüsü testi yapılmalı ve sağlık bakımları eksiksiz sağlanmalı. Ayrıca, dezenfektan, eldiven, koruyucu maske ve diğer hijyen malzemeleri tahsis edilmeli. Tutsakların çoğu risk grubundadır. Birçoğunun ciddi derecede hastalığı var ve salgının karşısında korumasız kalabilirler. Alınacak en mantıklı önlem, faşist AKP’nin terörü nedeniyle mahkum edilen siyasi ve hasta tutsaklarının serbest bırakılmasıdır" sözlerine yer verdi.   'Sayın Öcalan üzerindeki tecrit siyasi bir karardır'   Cansu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kürt halkına ve halklara yapılan saldırılar bir anlamda Sayın Öcalan'ın demokratik ulus perspektifine yöneliktir. Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) sessizliğini de böyle okumak gerekiyor. Sayın Öcalan'ın tutukluluğundan bu yana CPT, üzerine düşen görevi yerine getirmemiştir. Sözde bağımsız olan CPT, görevini yerine getirmiyorsa ve bir insanın 20 yıldır eşi benzeri görülmemiş bir cezaevinde izole edilmesine izin veriyorsa bu bir işkence sistemidir. Avukatları ve ailesiyle yıllardır görüştürülmemesi, her türlü insan hakları anlaşmalarına aykırı bir şekilde tutulmasının adı bağımsızlık olamaz. Dolayısıyla bunun siyasi bir karar olduğunu düşünüyorum. Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecrit, siyasi bir karardır. BM, yıllar önce Öcalan'ın temel haklarının gasp edilmesini yıllar önce gündemine almış ve mevcut durumu kınamalıdır. Ancak Efrîn ve Rojava'da da gördüğümüz gibi, Kürt kurum ve kuruluşları söz konusu olduğunda sessiz kalınıyor."