Kanal İstanbul ihalesine tepki: Buna fırsatçılık denir 2020-03-27 09:09:03   Gülistan Azak   İSTANBUL - Koronavirüs salgını ve sağlık sisteminin yetersizliğinin ortaya çıktığı bugünlerde, hala tartışmaları süren Kanal İstanbul projesinde ilk ihale gerçekleşti. Kuzey Ormanları Savunması aktivisti Ayşe Yıkıcı, “Buna fırsatçılık denir” dedi.   Dünyada olduğu gibi Türkiye de koronavirüs salgını ve salgın karşısında sağlık alanındaki yetersizlikler nedeniyle zor günler geçirirken, tartışmaların odağındaki Kanal İstanbul projesi kapsamında Başakşehir’deki tarihi Odabaşı ve Arnavutköy’deki tarihi Dursunköy köprülerinin yeniden yapımı ve taşınması ihalesi gerçekleştirildi.   Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından hayata geçirilecek projenin ilk ihalesi, Kağıthane'deki Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü'nde açıldı. “Etüd proje hizmet alımı” ihalesinin tahmini bedeli 566 bin 649 TL olarak açıklandı. İdareden sekiz ihale dosyası satın alındı, ancak ihaleye 5 teklif sunuldu. İhaleye teklif sunan firmalardan Artuklu Mimarlık'ın teklifi geçersiz sayılırken, Mukarnas Mimarlık 500 bin lira, Hasan Fehmi Şahin 550 bin lira, Safir Jeoteknik 507 bin lira, Altıparmak Mimarlık ise 408 bin lira teklif sundu. İhalenin sonucunun tekliflerin incelenmesinin ardından yasal süresi içinde açıklanacağı bildirildi.   Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık ve Şehircilik Öğretim üyesi Dr. Kevser Ertürk ve Kuzey Ormanları Savunması aktivisti Ayşe Yıkıcı salgın sürecinde tartışmaların sürdüğü Kanal İstanbul projesinin ihalesine başlanmasını değerlendirdi.    'Bu, Türkiye'nin salgına bakış açısının yansıması'   Salgın sürecinde, hala tartışmaları süren Kanal İstanbul Projesi’nin ihalesinin gerçekleşmesini “fırsatçılık” olarak nitelendiren Kuzey Ormanları Savunması aktivisti Ayşe Yıkıcı, “Buna fırsatçılık denir. Bu akıl almaz bir durum. Ne insanlık kabul eder ne de vicdan kabul eder. Türkiye sağlık sisteminin yetersiz olduğunun gün yüzüne çıktığı ve insanların yaşamlarını kaybettiği böylesi bir süreçte zaten karşı çıkılan bir meseleye bu denli apar topar yapılmasını anlayamıyoruz gerçekten. Bunların hepsini üst üste koyduğumuzda aslında durumun fırsatçılık olduğunu net görebiliyoruz. İnsanların sokağa çıkma tehlikesinin fırsata çevrilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu, Türkiye’nin salgına olan bakış açısının net yansımasıdır. İhaleye harcanan para ile sağlık çalışanlarına salgından korunma araçları temin edilebilirken, yine Kanal İstanbul Projesi’nin tamamına harcanacak paranın ülkenin ihtiyaçlarına harcanması gerekirken bugün karşılaştığımız manzara bu” ifadelerini kullandı.    ‘Sağlık hizmetleri yetersizken ihale açılıyor’   Dr. Kevser Ertürk ise ülke ekonomisinin yetersizliği sonucu sağlık sisteminde yaşanan sorunları anımsatarak, “Ülke ekonomisinin sağlık hizmetlerine dahi yetemez hale geldiğinin görüldüğü bu süreçte tartışılan Kanal İstanbul Projesi’nin ihalesinin gerçekleştirilmesini çok yanlış buluyorum. Toplumun bunu çok açık görmesi gerekir” diye konuştu.    Salgın sonrası temel ihtiyaçların dahi karşılanamadığı, sağlık hizmetlerinin yeterli şekilde sağlanmadığına değinen Kevser, sağlık hizmetlerinin verilmesi gerektiği bir süreçte ihalenin gerçekleştirilmesinin yanlış olduğuna sözlerine ekledi. Kevser, “Tedbirleri yeterli değil salgın ise katlanarak artıyor” dedi.