Halepçe Katliamı 32'nci yılında 2020-03-15 09:37:01   HABER MERKEZİ - Halepçe Katliamı, üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen acılar halen ilk günkü gibi taze. Katliamın ardından resmi rakamlara göre aralarında çoğu kadın ve çocuğun bulunduğu 5 bin kişi yaşamını yitirirken, binlerce insan deri, boğaz ve akciğer kanserine yakalandı, bebeklerin çoğu fiziksel engelli olarak dünyaya geldi.    İnsanlık tarihinin en büyük katliamlarından birisi olan Halepçe'nin üzerinden tam 32 yıl geçti. Kürt halkının acıları ise hala ilk günkü gibi taze. 85 bin Kürdün katledildiği Enfal operasyonlarında binlerce insan yurdundan göçertilip toplama kamplarında kayıp olarak kaydedildi. 7 operasyondan oluşan Enfal operasyonunun en ağırı Germiyan mıntıkasında yaşandı. Halepçe katliamını da içeren Enfal operasyonları sonucunda binlerce Kürt kadın katledildi, tecavüze uğradı, pazarlarda satıldı. Katliamda 5 bin kişi hayatını kaybetmiş, 14 bini aşkın kişi yaralanmıştı. Halepçe Katliamı, Baas rejiminin Kürt halkına karşı başlattığı sistematik saldırıların en acı ve son etabıydı. Halepçe, Federal Kürdistan'ın Süleymaniye kentine bağlı, kentin 100 kilometre güney batısında bulunan bir kent. İran sınırında bulunan ve Kürtlerin yerleşim yeri olan bu kent, tarihte Kürt başkaldırılarının da önemli bir merkezi olarak biliniyor.    Anlaşmaya uyulmadı   22 Eylül 1980'de başlayan İran-Irak savaşında İran Mesut Barzani'nin başkanlığını yaptığı KDP'yi destekliyordu. Kürt grupları, özellikle Celal Talabani ve Mesut Barzani, zaman zaman birbirleriyle çatışırken, Celal Talabani önderliğindeki YNK, hem İran hem de KDP karşısında savaşıyordu. 1984 yılında Mesut Barzani'nin arabuluculuğu ile Celal Talabani ve İran bir anlaşma yaptı. Anlaşma gereği Irak'ın toprak bütünlüğüne bağlı kalmak şartıyla, Saddam Hüseyin devrilene kadar İran'ın verdiği destek kabul edilecekti. Bu sürecin sonunda bütün Kürt grupları Şam'da toplanarak bir protokol imzaladı. Hiçbir Kürt örgütü kendisini destekleyen devletin yanında diğer Kürt örgütlerine karşı savaşmayacaktı.    Çıkış yolu olarak Kürtlere saldırdı   14 Mart günü İran'ın da desteğiyle peşmerge güçleri Halepçe'ye girdi ve kenti ele geçirdi. Halkta büyük sevinç yaratan bu gelişme, Irak ordusunun Halepçe'den tamamen çekilmesini de beraberinde getirmişti. Kürt bölgelerindeki çarpışmalar durmuşken, İran ile Irak arasındaki karşılıklı top atışları ise sürüyordu. Bu dönemde iki ülke arasında savaşın durdurulmasına yönelik girişimler de başlamıştı. Ancak henüz bir sonuca ulaşılmamıştı. İran karşısında güç yitiren ve karşısında kendi rejimini tehdit eden, birleşerek güçlenen Kürt hareketini gören Saddam Hüseyin çıkış yolu olarak Kürtlere karşı Enfal harekatını başlattı.   Peşmerge Halepçe’den çekildi    15 Mart günü bilinmeyen bir nedenle peşmerge gücünün büyük bir bölümü Halepçe'den geri çekildi. 16 Mart’ta Irak ordusunun savaş uçakları Halepçe semalarında belirmeye başladı. Önce hava bombardımanı, ardından topçu atışı başladı. Ancak Halepçe sakinleri çok korkmadı. Saldırıyı, yıllardır süren savaş nedeniyle, artık yaşamlarının bir parçası olarak algıladı. Evlerine ve sığınaklara girdiler. Ancak Irak ordusunun taktiğinden haberdar değillerdi. Irak ordusu önce bölgeyi konvansiyonel silahlarla bombalayarak camların kırılmasını sağladı. Bununla ikinci harekatın önünü açtı. Sonra da kimyasal bombalar devreye girdi.    Elma kokusuna kimse anlam veremedi   Kimyasal bombalar ilk olarak Balisan Vadisi'nde kullanıldı. Bu saldırıda kaç kişinin yaşamını yitirdiği hala tam bilinmiyor. Balisan’ı, Şanexşê köyü takip etti. Kimyasal saldırıların üçüncü ve en büyüğü ise Halepçe’ye yapıldı. Uçaklar 3 gün boyunca Kürt bölgesi olan Germiyan alanı içine giren birçok bölgeyi bombalamaya başladı. Saddam Hüseyin İran ordusunun ilerleyişini durdurmak için Irak ordusunun Kuzey Cephesi Komutanı olan Korgeneral Alî Hasan al-Majîd al-Tikritî'ye (batı medyası tarafından 'Kimyasal Ali' lakabı ile bilinir) zehirli gaz bombaları kullanmayı emretti. Bombardımanda hardal, sarin ve VX gibi gazlar içeren bombalar kullanılmıştı. Gazı soluyanların derisi yanmaya başladı, solunum sistemleri çöktü. Kimisi evinin kapısının eşiğinde, kimisi bahçesinde, kimisi duvar dibinde, kimisi ise “kurtulurum” umuduyla kaçtığı dağ yolundu ölüme yakalandı. İkinci bombardıman başladığında ortaya kesif bir koku yayıldı. Hayatta kalanların çoğunun “elma kokusu” dediği kokuya kimse anlam veremedi.   Bir virane şehir Halepçe   Katliamdan sonra kente gizlice girmeyi başaran gazeteciler, yaşanan vahşeti fotoğraflarla tüm dünyaya duyurdu. Olay yerine ilk varan Sınır Tanımayan Doktorlar ekibi, hardal gazı kullanıldığını teyit etti. Belçikalı ve Hollandalı doktorlardan oluşan bu ekip, kullanılan zehirler arasında muhtemelen siyanür de olduğunu bildirdi. Katliamdan sağ kurtulanlar ise birçok hastalığa maruz kaldı. Binlerce insan deri, boğaz ve akciğer kanserine yakalanırken, bebeklerin çoğu fiziksel engelli olarak dünyaya geldi. Yapılan araştırmalara göre Halepçe'de 2000'li yıllara kadar doğan engelli çocuk sayısının Hiroşima ve Nagazaki'den birkaç kat daha fazla olduğu belirlendi. 16 Mart 1988 tarihi Saddam Hüseyin zulmünün dönemin iktidarları tarafından desteklenmesinin sonucuydu. Tarihe "Halepçe Katliamı" olarak geçen ve binlerce can alan bu katliam, karşısında egemen ülkeler rejimin yıkılmasıyla birlikte hatırladı Halepçe’yi. 3 gün süren bombardımanın ardından Halepçe tam bir virane şehir haline gelmişti. 75 bin civarında nüfusu olan kentin büyük bölümü boşalmıştı. Çoğu insan yakınlarının cenazesini bile kaldıramadan sınır hattından İran’a geçmeye çalışırken, binlerce kişi de ülkenin kuzeyine doğru gitmeye başladı.    Uzun süre bu katliama sessiz kalındı   Halepçe Katliamı'ndan 2 ay sonra Irak-İran savaşı bitti ve bu savaş ve anlaşmadan zararlı çıkan yine Kürt halkı oldu. Her ne kadar bu soykırımın baş sorumlularından birisi Saddam Hüseyin olsa da, Kürdü katleden kimyasal silahların ABD, Fransa ve Almanya menşeli olduğu daha sonra açığa çıktı. Nitekim dünya ülkeleri uzun süre bu katliama sessiz kalmış ve katledilen binlerce Kürt görmezden gelinmişti. Saddam Hüseyin ise yapılan başkaldırıdan zaferle çıkan biri olarak, Kürtlere yönelik baskılarını artırmıştı. 1991 yılında bölgedeki hakimiyeti ele geçiren Kürt güçler, yapılan soykırımın hesabını yıllar boyu soramadı. ABD’nin Irak’a müdahalesinden sonra Baas rejiminin devrilmesi, akabinde Saddam’ın yargılama sürecinin başlamasının ardından Halepçe katliamı tekrar gündeme geldi ve Saddam Hüseyin'in yargılandığı konular arasına girdi.   30 Aralık 2006’da idam edildi   Dönemin ABD Başkanı George Bush, 2003 yılında Halepçe Katliamı'nı tanıdığını söylediği ilk konuşmasını yaptı. Aynı yıl Halepçe’de katliam anıtı yapıldı. 2003 yılında Irak’a yapılan müdahalenin ardından Aralık ayında Tikrit kentinde ele geçirilen Saddam Hüseyin ilk olarak 1 Temmuz 2004 tarihinde yargı önüne çıkarıldı. Saddam, 1974'te “dini liderleri öldürmek”, 1983'te “Barzani aşiretine bağlı binlerce Kürt'ü katletmek”, “30 yılda çok sayıda siyasi parti liderini öldürtmek”, 1988'de “Halepçe'de kimyasal gaz kullanarak katliam yapmak”, “1986-1988'de Kürt tehciri”, “1991'de Kürt ve Şii isyanını kanla bastırmak” ve “1990'da Kuveyt'i işgal etmek” ile suçlandı. Saddam Hüseyin mahkemede kendisine yöneltilen suçlamaları cevaplandırırken, Halepçe Katliamı sorulduğunda inkar tavrını sürdürdü, katliamı kendisinin yapmadığını savundu. Dujayır davasından dolayı idam cezasına çarptırılan Saddam Hüseyin, 30 Aralık 2006’da idam edildi.     Yaşanan yıkım kentin her taşına sindi   Uluslararası mahkemelerin kararıyla Halepçe’de kimyasal saldırı soykırım olarak kabul edildi. Önce Uluslararası Ceza Mahkemesi soykırımı tanıdı. Ardından İsveç, Norveç ve son olarak Britanya yaşanan bu büyük yok edişe “soykırım” dedi. Halepçe’de ise, kimyasal saldırının etkisi yıllar boyu silinemedi. Bombardıman sonrası yaşanan yıkım kentin her taşına, sokağına, caddesine sinmişti. 1 Mart 2010'da Irak Yüksek Ceza Mahkemesi Halepçe Katliamı'nı soykırım olarak tanıdı. Bazı Avrupa ülkeleri de benzer kararlar aldı. Son yıllarda ise, Baas rejimine silah satan ülke ve şirketler aleyhine de davalar açılıyor. Kürt yönetimi de Enfal’den dolayı, merkezi hükümetten tazminat talep ediyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, Mart 2014'te Süleymaniye'ye bağlı olan Halepçe'nin yaşanan acılar nedeniyle il olmasına karar verdi. 2019 yılında ise HDP Irak'ta Saddam Hüseyin döneminde 16 Mart 1988'de Halepçe'de kimyasal gazlarla binlerce kişinin katledildiği olayın “Kürt soykırımı” olarak tanınması için TBMM'ye kanun teklifi verdi.