Genç kadınlara ait bir alan: Kaktüs 2020-02-22 09:07:37   İSTANBUL - Kaktüs Genç Kadın Derneği, kadınların buluşma noktası olarak açılışını gerçekleştirdi. Kaktüs’ün cinsiyetçiliğe karşı genç kadınların birlikte tartışıp öğreneceği bir alan olacağını belirten Yaren Tuncer, “Evlerde odası olmayan genç kadınların koskoca bir derneği olsun istedik” diyerek amaçlarını özetledi.    İstanbul Kadıköy’de bulunan Kaktüs Genç Kadın Derneği, yakın zamanda açılışını müzikler ve danslar eşliğinde yaptı. Erkek sistemin, erkek sokakların, erkek şehirlerin merkezinde genç kadınlara yepyeni bir alan sunan Kaktüs, bir bütünen duvarlarındaki devrimci kadınların fotoğrafları ve Şule Çet kitaplığıyla kendini anlatıyor.    “Biz kaktüsten doğru da kadın özgürlük mücadelesini yükseltmek istiyoruz” diyen dernek üyesi Yaren Tuncer, burada bir araya gelmek, örgütlenmek, tartışmak, öğrenmek, öğretmek istediklerini aktardı. Bunları çeşitli etkinlik, seminerler ve buluşmalarla gerçekleştireceklerini belirten Yaren, “Herkes Kaktüs’e gelebilir. Her birimizin Kaktüs’e katacağı, Kaktüs’ün her birimize katacağı çok şey var” dedi.    ‘Genç kadınların kendine ait alanları yok’    Genç kadınların neden bir derneği olması gerektiğine değinen Yaren, “Genç kadınların büyük oranla evlerinde kendi ait odaları, bir alanları olmayan, evin içerisinde ‘çay getir’, ‘babana yemek koy’, ‘abine su getir’ ile sınırlı bir yaşamları var. Gülmeleri, dışarı çıkmaları, eve giriş saatleri, evde oturuş şekilleri bunların hepsi dert. Televizyonda istediği bir şeyi izleyemeyen, bir kitap okuyamayan, öğrenemeyen, üretemeyen alanlara sıkışmış haldeyiz. Özellikle genç kadınların ne üniversite kampüslerinde ne yaşadıkları evde ne de yaşadıkları mahallelerde, lise binalarında hiçbir yerde bir araya gelme olanakları yok” ifadelerini kullandı.    ‘Genç kadınlar birbirlerinden soyutlanarak tecrit ediliyor’   Erkek egemen sistem tarafından genç kadınların birlikte üretme, bir araya gelme alanlarının yok edilmeye çalışıldığına değinen Yaren, “Genç kadınlar birbirlerinden soyutlanarak tecrit ediliyor. Bizler tacize, tecavüze, şiddete uğruyoruz ve bize şunu öğretmek istiyorlar: ‘Senin kendi bedenin hakkında tasarrufun yok, kendi hayatın hakkında tasarrufun yok, ben sana ne söyleyeceksem onu yapacaksın, nasıl istersem öyle yaşayacaksın.’ Toplamda erkek egemen kapitalist sistem tarafından bize dayatılan şey bu. Biz de tam bu noktadan dedik ki genç kadınların bir arada olduğu, birlikte güçlü olduğu, beraber ürettiği, paylaştığı, öğrendiği ve öğrettiği, anlattığı tartıştığı bir yer yapalım. Bize ait olsun. Evlerde odası olmayan genç kadınların koskoca bir derneği olsun istedik ve böylelikle Kaktüs’ü açtık” şeklinde konuştu.   ‘Kaktüs dirençli, dayanıklı bir bitki’   Yaren neden “Kaktüs” ismini seçtiklerini de şöyle anlattı: “Biz ilk genç kadınlara ait bir mekan kurmayı düşünürken, genç kadınları en iyi ne tanımlar üzerinden düşündük ve ‘Kaktüs’ün genç kadınlara çok uygun bir isim olduğuna karar verdik. Çünkü kaktüs kendi kendine yetebilen, yaşayabilen, dirençli, dayanıklı bir bitki. ‘Kadınlar çiçektir’ derler ya biz bunu kabul etmiyoruz. Kaktüs dikenleri olan bir bitki. Dolayısıyla diyoruz ki bizim dikenlerimiz var, bize bulaşırsanız size batarız.”    ‘Kadın özgürlük mücadelesine dair tartışmalar yapacağız’   Kaktüs’de neler yapacaklarını, gelen genç kadınları nelerin beklediğini aktaran Yaren, “İşaret dili atölyeleri yapacağız, biz burada öğreneceğiz, başka dilleri öğreneceğiz, resim yapmayı öğreneceğiz, drama öğreneceğiz. Kadın özgürlük mücadelesine dair tartışmalar yapacağız, nasıl büyüteceğimizi beraber tartışacağız. Kadın tarihini tartışacağız. Tarihi hep erkekler yazmış gibi görünür, hep erkeklerin elinden çıkmış gibi görünür. Aslında bunun böyle olmadığını, tarihi kadınların da yazacağını tartışacağız” diye belirtti.    Şule Çet anısına kitaplık    Kaktüs’te, cinsel saldırıya maruz bırakılıp katledilen Şule Çet adına da bir kitaplık oluşturulmuş. Yaren, buna ilişkin de şöyle konuştu: “Hepimiz birer Helin Palandökeniz. Hepimiz birer Ceren Özdemiriz. Yaşamak isterken, istediğimiz gibi yaşamak isterken öldürülen, katledilen ve katillerinin erkek devlet mekanizmaları tarafından, erkek yargı tarafından korunduğu kadınlarız. Biz tacize, tecavüze, şiddete uğradığımızda, öldürüldüğümüzde katilleri devlet tarafından korunanlarız. Bu yüzden Şule Çet aslında biziz. Şule Çet katledilmemiş olsaydı, aramızda olmuş olsaydı onun da burada kendini var edeceğini, bugün burada bizimle beraber olacağını biliyoruz. Bu sebeple Şule Çet’in adını yaşatmak, Şule Çet şahsında katledilen tüm kadınların, tüm genç kadınların adını yaşatmak için Şule Çet kitaplığı oluşturuyoruz.”    ‘Cinsiyetçi bir eğitimle karşı karşıyayız’   Kadınların mevcut cinsiyetçi eğitim sisteminde kendisini var edemediğine de dikkat çeken Yaren,  “Mili Eğitim Bakanlığının kitaplarından tutalım müfredata kadar bunu görüyoruz. Cinsiyet rollerinin hepsi eğitimle öğretiliyor. Akademi de aynı şekilde. Bilim, sanat hepsi erkeğe ait görünmekte. Kaktüs bu yüzden de çok değerli. Çünkü biz diyoruz ki burada öğreneceğiz, burada tartışacağız, buradan geliştireceğiz, atölyeler yapacağız. Felsefeyi biz burada beraber tartışacağız. Kadın özgürlük mücadelesini, siyaseti tartışacağız” dedi.