Hediye Yûsif: Kürtler bireysel çıkarları bir kenara bırakarak birlik olmalı 2020-02-12 10:50:51   Sozda Oremar   ŞEHBA - Kongreya Star Koordinasyon üyesi Hediye Yûsif,  Kürt halkının soykırım siyaseti karşısında siyasi varlığını koruması gerektiğini belirterek, “Kürtlerin statü kazanmasını engellemeyi hedefine koyan Türkiye’ye karşı Kürtlerin ulusal birliklerini sağlaması şarttır. Bu süreçte bütün Kürt örgüt ve güçleri dar ve bireysel çıkarlarını bir kenara bırakmalı ve ulusal çıkarlarını korumak için birliklerini güçlendirmelidirler” dedi.    Suriye’de Türkiye ve Rusya ortaklığı, Rusya’nın İdlib’in çetelerden alınması için rejimin yanında yer alması ile çatlaklıklar yaşamaya başladı. Bölgeden saldırı ve ölüm haberleri gelirken, binlerce sivil Türkiye sınırına ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye göç etmek zorunda kaldı. Kongreya Star Koordinasyon üyesi Hediye Yûsif, Türkiye, Rusya ve Suriye rejimi arasında yaşanan gelişmeleri, İdlib'deki son durumu ve Kürtlerin birliğini değerlendirdi.   ‘Türk hükümeti İdlib'i pazarlık kozu olarak kullanmak istiyor'   İdlib’de yaşananlara dikkat çeken Hediye, "Şu anda devam eden süreçte işbirlikçi ve müttefik güçler arasında birçok konuda sorun ve çatışma yaşanmaktadır. Rusya, Türkiye ve Suriye rejimi birçok konuda birbirleriyle çatışmakta ve tehdit etmekte. Rejim güçleri harekete geçerek İdlib hareketini başlattı. Meret al-Nouman'ı ele geçiren rejim güçleri, Saqib'ı da kuşatmaya aldı. Rejim güçleri ilerlemeye devam ediyor. Türkiye bir sıkışmışlık durumu yaşamakta ve bölgedeki durumunda da güç bir hal almaktadır. Sözde bütün bu güçler Astana Anlaşmaları çerçevesinde işbirliği içerisindeydiler. Siyasi ve askeri pazarlıkları bu işbirliği temelleri üzerine kurmuşlardı . Son süreçte görülen o ki her iki güç arasında netleşme değil tam tersine sert bir dil ve askeri çatışmalar gerçekleşmektedir. Türk hükümeti İdlib'in kontrolünden çıkmasını istemiyor ve İdlib'i pazarlık kozu olarak kullanmak istiyor."   'Türkiye Şehba, Efrîn, Halep ve Bab bölgelerine saldırıyor'   Hediye, Türkiye’nin Fırat'ın doğusu üzerindeki tehditlerine de değinerek şöyle devam etti: "Türk devletinin Fırat’ın doğusuna yönelik saldırıları ve tehditleri devam etmekte. Türk devleti, şimdi de Fırat doğusunu pazarlık konusu yaparak Rusya ve rejimi tehdit etmektedir. İdlib’deki savaş eğer son bulmazsa Türk devleti rejimin bulunduğu bölgelere saldıracaktır. Türk devleti şu anda Doğu Fırat'ta bir askeri yığınak yapmakta ve yer yer saldırılarını sürdürmektedir. Özellikle son zamanlarda Türk devleti saldırılarını Şehba, Efrîn, Halep ve Bab üzerinde yoğunlaştırdı. Bu saldırılarla Girê Radarê’yi (Radar Tepesi) ele geçirerek ilerlemek istediler. Bu saldırılarla İdlib’deki savaşı durdurmak istediler. Türk devleti şimdi tekrardan hazırlıklarını sürdürmekte ve tehditlerine devam etmektedir. Türk devleti açık bir şekilde rejim güçlerinin İdlib harekatının durdurulması için uluslararası güçlerin desteğini almak istiyor. Şimdi de İdlib savaşını durdurmak için mülteci konusunu kullanıyor. "   ‘Türkiye mülteciler üzerinden ekonomik krizden kurtulmaya çalışıyor’   İdlib’de yaşanan göçlere işaret eden Hediye, göçmenlerin büyük bir kısmının Kuzey ve Doğu Suriye’ye yerleştiklerini vurguladı. Hediye, “Göçmenlerin bir kısmı da Özerk Bölgelere yerleşiyor, bazılarını da Türkiye kendi kontrolündeki yerlere konumlandırıyor. Şüphesiz ki Türk devletinin bunu yapmaktaki amacı göçmen meselesini gündemde tutarak Birleşmiş Milletleri tehdit etmek ve Suriye rejimi üzerinde baskı uygulamasını istemektir. Türkiye yine Avrupa ülkelerini göçmenlerle tehdit ediyor ve içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkmak için mültecileri kendisine kalkan olarak kullanıyor. Türk devleti şimdi, İdlib’deki mültecileri Efrîn ve Şehba hattı boyunca konuşlandırıyor. Yeniden başlayacak bir savaşta yine Suriye halkı ölümle karşı karşıya kalacak. Türkiye Suriye halkından topladıklarını çete ordularını büyüterek Libya’ya gönderiyor" belirlemesinde bulundu.    ‘Türkiye mevcut saldırıların İdlib'in merkezine kadar ulaşmasını istemiyor’   Hediye, Türkiye’nin bir kez daha Kürt meselesini pazarlık konusu yaparak uzlaşma arayışlarını sürdürmek istediğine dikkat çekerek şöyle devam etti: "Türk devleti, İdlib mültecilerinden yararlanmak istiyor, bölgedeki çıkar hesaplarına göre Suriye rejimi üzerinde baskı kurmak ve bu mevcut saldırıların İdlib’in merkezine kadar ulaşmasını engellemek istiyor. Bu çerçevede varılan anlaşmaları göz önünde bulundurup kendi çıkarlarına göre bilinçli bir politika yürütmektedir. Şehba ve Fırat’ın doğusuna yönelik saldırı tehditlerine devam ediyor. Türk devleti buralara yönelik top atışları ile buranın statüye ulaşmaması için her yönden saldırılarına devam ediyor.”   ‘Demokrasinin çözüm sürecinin belirleyicisi olmasını sağlayacağız’   Bölgedeki demokratik ulus projesinin önemine de değinen Hediye, "Bu süreçte bizden beklenen halk olarak demokratik ulus projesine sahip çıkmamız ve bütün saldırılara karşı bu temelde mücadeleyi örgütlemek ve sürece cevap olabilmemiz. Aynı zamanda Özerk Yönetim ve siyasi statünün sağlanması için diplomatik çalışmaların geliştirilmesi ve demokrasinin yaşanan sorunların çözümünün belirleyici yolu olmasını sağlamak temel görevimizdir" diye ekledi.    ‘Kürtlerin ulusal birliğini sağlaması gerek'   Kürt ulusal birliğini de değerlendiren Hediye, şunları söyledi: "Bu bağlamda yaşadığımız süreçte Kürtlerin ulusal birliğini sağlaması çok büyük bir öneme sahip. Çünkü Türkiye Kürtlerin siyasi statü kazanmasını istemiyor, bu yüzden demokratik çözümü engellemeye çabalıyor. Türkiye bütün Kürdistan’da bu kirli savaşı yürüterek Kürtlerin kazanımlarını ortadan kaldırmaya çalışıyor. Kürtlerin statü kazanmasını engellemeyi hedefine koyan Türkiye’ye karşı Kürtlerin ulusal birliklerini sağlaması şarttır. Bu süreçte bütün Kürt örgüt ve güçleri dar ve bireysel çıkarlarını bir kenara bırakmalı ve ulusal çıkarlarını korumak için birliklerini güçlendirmelidirler. İmha ve soykırım politikalarına karşı siyasi varlıklarını korumalıdırlar. Kürtlerin siyasi statüsünü hedeflediği ve demokratik bir çözümü engellediği için Kürt birliği şu anda büyük önem taşıyor. Kürtlerin öncülüğü bugün Kürdistan başta olmak üzere Ortadoğu ve dünyada tanınmış ve büyük bir hayranlık uyandırmıştır. Bu yüzden öncülüğümüzü koruyarak büyütmeliyiz. Kültürel, siyasi, sosyal, askeri ve diplomasi de Kürtlerin birliği çok önemlidir. Siyasi ve kültürel varlığımızı korumak ve çözüme ulaşmanın yolu Kürtlerin ulusal birliğini sağlamasından geçer.   ‘Biz demokrasiyi esas alıyoruz'   Bu kritik noktada, eğer Kürtlerin birliği sağlanırsa, kuşkusuz bölgenin tüm siyaseti üzerinde büyük bir etkisi olacak, işgal ve soykırımı engelleyecektir. Kürt halkı birliklerini siyasi ve sosyal olarak sağlamalı ve güçlerini birleştirmelidir. Kürtler bu gergin, karmaşık durumu sona erdirebilir, Ortadoğu ve bütün dünyada demokratik sürece liderlik edebilirler. Biz bu süreçte demokrasiyi esas alıyoruz. Demokratik bir ulus fikrini savunmak bölge halkı için büyük önem taşıyor."