Genç kadınlar tecridi konuştu: Direnişimiz de mücadelemiz de sürecek 2020-02-10 09:01:04   Rengin Azizoğlu   DİYARBAKIR - Tecridin yalnızca PKK Lideri Abdullah Öcalan’a değil tüm topluma uygulandığına dikkat çeken HDP Genç Kadın Meclisi üyeleri, tecridin kırılması için kendilerini sorumlu gördüklerini vurguladı: “Sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridi kırabiliriz. Her gün biraz daha umutla ve inançla mücadelemize devam edeceğiz. Biz direndiğimiz takdirde kaybettiğimiz her şeyi geri alabiliriz.”   Uluslararası komplo ile 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye’ye getirilen PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit 2011 yılından bu yana ağırlaşarak sürdürüldü. İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri üzerindeki tecride karşı 12 Eylül 2012 tarihinde cezaevlerinde PKK’li ve PAJK’lı tutsaklar tarafından başlatılan açlık grevi, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile 18 Kasım 2012 günü sonlandırılmıştı. 2013 Newrozu’nda Abdullah Öcalan’ın mesajıyla başlayan Kürt sorununun çözümünde müzakere sürecinin bitmesi ile tekrar ağırlaşan tecride karşı Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım 2018 tarihinde başlayarak binlerce tutsağın girdiği açlık grevleri, yine PKK Lideri’nin çağrısıyla 26 Mayıs günü sona erdi.   Açlık grevleri sonrası yapılan 5 görüşmenin ardından 7 Ağustos 2019’dan bu yana aile bireyleri ve avukatlarının yaptığı görüşme başvurularına yanıt verilmiyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genç Kadın Meclisi üyeleri, her geçen gün ağırlaşan tecride ilişkin konuştu.   ‘Özgürlük diyemeyeceğimiz kısa bir süreç yaşandı’   Açlık grevleriyle yoğun bir süreç geçirdiklerini belirten HDP Genç Kadın Meclisi üyesi Beritan Yaşar, hem sokakta hem cezaevlerinde hem de uluslararası alanda tecridi kırmak için mücadelenin sürdüğünü kaydetti. Beritan, dünyanın her yerinde tecridin kırılması için açlık grevleri ve birçok eylemin gerçekleştiğini anımsatırken, “Özellikle kadınlar ve anneler alanlarda bu mücadeleye sahip çıktı. Bu direniş her gün büyüdü ve istikrarlı bir şekilde ‘Tecride hayır’ dendi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün halkın özgürlüğü olduğu vurgusu yapıldı. Açlık grevi sonrasında çözüm gelişeceği söylendi fakat bir hafta süren, isteği karşılayamayacak, bir ‘özgürlük’ diyemeyeceğimiz kısa bir süreç yaşandı” diye konuştu.   ‘Kaostan beslenme durumu var’   Genç kadınlar olarak tecrit gündemiyle alanlarda olduklarını söyleyen Beritan, tecridin kırılması için mücadele ettiklerini ve edeceklerini dile getirdi. Özelde genç kadınların yaşamına da bir tecrit uygulandığına işaret eden Beritan, “faşizmin bu kadar ileri düzeye taşındığı bir dönemde genç kadınlar olarak bu sürecin birincil hedeflerinden olduklarının farkında olduklarının” altını çizdi. Beritan, “Bu gündemle kendimizi örgütlemeye her alanda sesimizi duyurmaya çalıştık. Acaba bu sürecin işlemesi ya da Kürt Halk Önderi’nin özgürlüğüne kavuşması için sürekli bir açlık grevi mi gereklidir? Bir yaşam uğruna birçok insan canından da vazgeçti. Yapılan görüşmede Sayın Abdullah Öcalan’ın izin verilirse bu sorunun bir haftada çözülebileceğine dair söylemleri olmuştu. Türkiye’de kaostan beslenme durumu var. Kendi ömrünü uzatmak adına birçok krizle ve savaş politikalarıyla bu kaosu sürdürüyor” ifadelerini kullandı.   ‘İnsanlar özgürlüğü unuttu’   Genç kadınlar olarak tecridi kırmak için kendilerini sorumlu hissettiklerine dikkat çeken Esengül Kılıç ise tecridin yalnızca Abdullah Öcalan’a değil tüm topluma, yaşama uygulandığının altını çizdi. “Bugün herhangi bir yerde insanların özgürce düşünemediği bir ortamda isek orada bir tecrit var demektir” diyen Esengül, tecridin sadece dört duvar arasında olmak değil, “düşüncelerin, yaşamın kısıtlanması” anlamına da geldiğini ifade etti. Esengül, “Toplumda devleti eleştirdiğimizde, kendi anayasasına uymadığını söylediğimizde bir suç işliyormuşuz gibi bir algı yaratılmak isteniyor. Bu özel savaşın bir parçası. Eğer bu ülkede yaşıyorsan ve devlet görevlileri senin anayasanı uygulamak zorundaysa sen bunu eleştirmekte özgürsün. İnsanlar özgürlüğün ne demek olduğunu unuttular. Tecrit devletin zihniyet sorunudur. Biz genç kadınlar olarak böyle ele alıyoruz. Evrensel insan hakları vardır ve her devlet evrensel insan haklarını uygulamak zorundadır” dedi.    ‘Direnirsek kaybettiklerimizi geri alabiliriz’   Tutuklu bulunan herkesin ailesiyle görüşme, haber alma hakkına sahip olduğunu söyleyen Esengül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınlar katlediliyor, kaybediliyor, cinsel istismara, saldırıya maruz kalıyor ancak failler herhangi bir yaptırımla karşı karşıya kalmıyor. Kadın karşıtı politikalarla Sayın Öcalan’ın tecridinin arasında da bir ilişki olduğunu düşünüyoruz. Her gün biraz daha bizi katletmeye, irademizi hiçleştirmeye çalışacaklar. Biz kadınlar olarak dayanışma ruhunu güçlendirdiğimiz oranda kendi hayatımızda, siyasi tutsaklar ve Sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridi de kırabiliriz. Her gün biraz daha umutla ve inançla mücadelemize devam edeceğiz. Biz direndiğimiz takdirde kaybettiğimiz her şeyi geri alabiliriz.”