'Toplumsal tecritle insanların kendi kabuklarına çekilmesi isteniyor’ 2020-02-09 09:01:33   MARDİN - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin bütün toplumu etkilediğini söyleyen HDP Mardin İl Eşbaşkanı Perihan Ağaoğlu, bu tecritle birlikte gelişen süreçten örgütlenerek çıkılacağını söyledi. Perihan, “Tecritle Sayın Öcalan'ın fikirlerinin halka yayılmasına engel olmak ve insanların söz söyleme cesaretleri olmadan kendi kabuklarına çekilmesini istiyorlar" dedi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması amacıyla Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi sonrası Abdullah Öcalan ile avukatları 2 Mayıs 2019 günü görüşme gerçekleştirebilmişti. 7 Ağustos 2019 tarihinden bu yana avukatlar, 12 Ağustos 2019’tan bu yana ise ailelerin yapmış olduğu görüşme taleplerine olumlu yanıt verilmedi. Görüşme taleplerinin kabul edilmemesi ile birlikte Abdullah Öcalan üzerinde her geçen gün ağırlaşan tecride ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Mardin İl Eşbaşkanı Perihan Ağaoğlu, var edilen tecridin toplumsal olduğunu ve bu durumun da en çok kadınları etkilediğini söyledi.   'Tecrit toplumda her şeyi belirleyen etken oldu'   Komplo süreci ile başlayan ağırlaştırılmış tecridin yıllardır devam ettiğine değinen Perihan, tecritle birlikte ülkede gelişen siyasi sürecin tecridin en büyük sonucu olduğunu söyledi. Perihan, "Bilindiği üzere Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan yaşanan bir komplo sonucu yıllardır İmralı Cezaevi’nde tutulmaktadır. Bu tecrit aslında fiziki bir durumla sınırlı kalmıyor. 21'nci yüzyıl ve Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler, tecridin neden ağırlaştığını da bize en iyi şekilde gösteriyor. Rojava'da gerçekleşen kadın devrimi ile beraber tecridin yüzü ve anlamı başka bir yere evirildi. HDP'nin bir siyasi parti olarak yeniden Türkiye siyasetinde yer alması geçmiş dönemlere göre çok daha kapsayıcı bir siyaset yapmasından da kaynaklı büyük bir başarı elde edildi. Hem Kürdistan hem de Türkiye'de bir yok sayma, bunun üzerinden yeni savaş politikaları yürütme bunlar birbirleriyle tamamen alakalı durumlardır" dedi.   'Sayın Öcalan'ın fikirlerinin yayılmasını engellemek istiyorlar'   Abdullah Öcalan üzerinde 1999’dan bu yana devam eden baskıların ve hukuksuz yaklaşımların her geçen gün kendini artırarak gösterdiğini kaydeden Perihan, çok farklı yönleri olan bu tecridin son süreçte Ortadoğu'da yaşanan çözümsüzlük ile de bağlantılı olduğunu söyledi. Kapitalist sistemlerin bugün Ortadoğu'da uygulamak istedikleri politikalarla kendilerine yeni bir alan açmayı hedeflediğine işaret eden Perihan, Kürt halkının kazanımlarının, HDP'nin siyasi misyonunun ve Kürt kadınlarının mücadelesinin dünyaca tanınmasının bu tecridin ağırlaşmasının farklı boyutlarından olduğunun altını çizdi. Perihan, “Bunların farkında olan hükümet tecritle Kürt halkını her alanda iradesiz bırakmak istiyor. Toplumda yaşanan krizler, kadın kırımları ya da dış siyasetteki yanlışlar bunların bir sonucudur. Tecritle Sayın Öcalan'ın fikirlerinin halka yayılmasına engel olmak ve insanların söz söyleme cesaretleri olmadan kendi kabuklarına çekilmesini istiyorlar" diye konuştu.   ‘Hükümeti eleştireni direk cezaevine gönderiyorlar’   Tecridin en ağır şekilde kadınlar üzerinde kendini gösterdiğine dikkat çeken Perihan, şu ifadeleri kullandı: "İktidar en büyük iradeleşmenin kadında başladığını çok iyi biliyor. Toplumu bu yönde değiştirip dönüştürme de kadınla devam eder. Bunu bilen iktidar da bu noktada karşımıza tecritle çıkıyor. Bir dönemde insanlarda oluşan korkunun da nedeni bu tecrittir. Şu anda Türkiye' de söz söyleyeni, hükümeti eleştireni direk cezaevine gönderiyorlar. İnsanlar cezaevinde olmasa bile dışarıda toplumsal, ekonomik ve diğer bütün alanlarda bir tecrit altında. Yaşanan bu tecrit her şeyden önce toplumsaldır. Bunların tamamı değerlendirildiğinde tecridi bir sınırlama içerisine almamız mümkün değildir. Bu son dönemlerde genç kadınlara yönelik uygulanan tecridin bir zihniyet tecridi olduğunu görüyoruz. Kadınla gelişecek mücadelenin aslında bütün sistemleri değiştirebilme gücü olduğunu olduğu için bu tecridi her anımızda yaşıyoruz.”   ‘Bu dönem örgütlenebilme dönemidir’   Tüm bu yaşananlara karşı örgütlenmenin önemini vurgulayan Perihan son olarak şunları dile getirdi: “Bu dönem aslında anında yakalayıp anında örgütlenebilme dönemidir. Bu şekilde bu süreç yeniden örgütlenebilir. Bu tecridi sadece bir kadın ya da siyasi alana sıkıştırmak çok doğru değil. Etki alanı çok geniş kitleleri toplumun her kesimine her anına en büyük çıkışı birlikte hareket etmekle olur. Bu tecritle birlikte sirayet eden ciddi kaygılar var ama bunlar da irade ve birliktelik ile aşılır.”