‘Gülistan’ın bulunmaması özel savaş politikasının bir sonucudur’ 2020-02-08 09:08:01   Rengin Azizoğlu   DİYARBAKIR - İktidarın kadına dönük politikalarını değerlendiren SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, söz konusu kadınların hayatı, özgürlüğü olduğunda AKP’nin kör, sağır ve dilsizi oynadığını söyledi. Canan, “Bu coğrafyada özellikle savaş politikalarında her zaman kadınlar hedef alındı. Gülistan’ın bulunmaması özel savaş politikasının bir sonucudur” dedi.   Kadına karşı şiddet, kadın katliamları, şüpheli ölümler gün geçtikçe daha da artıyor. İktidar kadının varlığını, özgürlüğünü, güçlenmesini kendi varlığına ve iktidarına tehdit olarak görmeyi sürdürüyor. Bir yandan kadınların kazanımlarına  saldırılar gerçekleşirken diğer yandan yargıya taşınan taciz ve tecavüz olayları failin korunmasıyla ve aklanmasıyla sonuçlanıyor. Genç kadınların üniversitelerde taciz edilmesi, zorla fuhuşa sürüklenmesi için bir yaptırım uygulanmazken bunun yanında da kaybedilen genç kadınların nerede olduğuna ilişkin etkin soruşturma yürütülmüyor. Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, hükümetin kadına dönük politikalarını değerlendirdi.    ‘Faillerin yaslandığı bir iktidar var’   İktidarın ilk günden beri kadını yok sayan, kadın düşmanı politikalarının olduğunu vurgulayan Canan, bu yaklaşımı her fırsatta kadınlara gösterdiğini dile getirdi. Canan, “Kadınların kazanılmış haklarına saldırarak, İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmaya çalışarak, 6284’ü uygulamayarak kadın cinayetlerinde tahrik indirimleri uygulayarak, birçok söylemiyle kadın cinayetlerini ve kadına dönük şiddeti meşrulaştırarak bunu yaptı. Bizler biliyoruz ki failler erkek olsa da kendilerinin yaslandığı bir iktidar var. Güçlerini iktidarın kadın düşmanı politikalarından alıyorlar. Kadın Bakanlığı’nın kaldırılmasında da biz bunu görüyoruz. Kadın bir birey olarak değil, aile üzerinden anma söylemlerinden de, kadının giyimine kaç çocuk doğuracağına kahkahasını nasıl atacağına, okulunu nasıl okuyacağına kadar karar verme yaklaşımından da görüyoruz. Bizler kadın hareketi olarak AKP-MHP iktidar bloğunun faşist rejiminin yansımasının aynı zamanda kadınlara ciddi saldırılarla geldiğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.   ‘AKP kör, sağır ve dilsizi oynuyor’   İktidarın bir yandan da genç kadınlar üzerinde politika izlediğini kaydeden Canan, genç kadınlara dönük özellikle üniversitelerdeki taciz ve fuhuşa sürükleme olaylarının gün geçtikçe arttığını dile getirdi. Haber alınamayan Gülistan Doku’nun nerede olduğuna dair hala bir bilgi paylaşılmadığını söyleyen Canan, Gülistan kaybedildiği ilk günden beri kadınların bu konuda çok duyarlı bir mücadele yürüttüklerini belirtti. Canan, “Gördük ki en baştan beri bir ihmal var. Ailesi, erkek arkadaşından şikayetçi olunuyor ama çocuğun ifadesi alınıp şüpheli olmasına rağmen salınıyor. Kamera kayıtlarına bakılmıyor. Dersim hepimizin bildiği gibi devamlı olarak özel güvenlik bölgesi ilan edilmiş bir kent. Devletin savaş politikaları ile ilgili ciddi yoğunlaştığı bir yer ancak bir üniversiteli kadını bulamıyorlar. Bu da AKP’nin politikalarının bir yansımasıdır. Söz konusu kadınların hayatı, özgürlüğü olduğunda AKP kör, sağır ve dilsizi oynuyor” ifadelerini kullandı.   ‘Genelge içeriğinde laf kalabalığı var’   Vali’nin, Kaymakam’ın, emniyet güçlerinin yaşanan olaylara karşı yaklaşımının bir gösteriden ibaret olduğuna dikkat çeken Canan, hükümetin çıkardığı genelgeye de değindi. Canan, “AKP’nin yılbaşından sonra Süleyman Soylu vasıtasıyla açıkladığı Kadına Yönelik Şiddetle Topyekun Mücadele Genelgesi’nde de bunu görebiliyoruz. Genelge içeriğinde kadını koruma yok. Aileyi ön plana çıkarma ve laf kalabalığı var. Herhangi bir caydırıcı önlem yok. Biz biliyoruz ki bu coğrafyada özellikle savaş politikalarında her zaman kadınlar hedef alındı. Kadınların bedenleri, özgürlüğü, varlığı hedef alındı. Gülistan’ın bulunmaması özel savaş politikasının bir sonucudur. Bu ülkede yaşanan her olağanüstü durumda yaşıyoruz; depremde de bunu gördük. Hükümet bir pervasızlık içerisindedir. ‘Biz yaparız, kimseye açıklama yapmayız. Size hesap vermek zorunda değiliz. Tüm görevlerimizi yerine getiriyoruz’ diyor. Kadınlar da bu söylemlerinin gerçeği yansıtmadığının, hükümetin görevini yerine getirmediğinin farkında” diye kaydetti.   ‘Birlikte mücadelenin yükseltildiği bir yıl olacak’   Kadınların kazanımlarından vazgeçmeyeceğini ve bu saldırıların karşısında birleşerek duracağını vurgulayan Canan, kadın mücadelesini yükselteceklerini söyledi. Canan, “Gülistan’ın ve onun gibi genç kadınların sesini diğer kadınların sesleriyle buluşturacağız. Kürdistan’dan Ortadoğu’ya, Şili’den Rojava’ya, Türkiye’deki tüm kadın platformlarının çalışmalarının tüm dünya kadınlarıyla birlikte duruşu ile bunun karşısında durabiliriz. 2019 yılında işçi direnişlerinde de, kadın cinayetlerine karşı da, savaşa karşı barış mücadelesinin yükseltilmesinde de kadınlar bir arada durmayı başarabildi. Bu açıdan da tüm muhalefete örnek oldu diye düşünüyorum. Bu dönemde de her yerde kadınların direnişini daha da yükselterek, kadın cinayetlerinin, üniversitelerde genç kadınlara dönük saldırıların, ev içi emeğin sömürülmesinin, kadınların iş alanlarından el çektirilip evlerine hapsedilmesinin de aynı olduğunu gören bir yerden birleşerek mücadele edilebilir. 2020 kadınların özgürlük mücadelesini daha çok yükselttiği, birlikte mücadelenin yükseltildiği bir yıl olacağını düşünüyorum” dedi.   ‘Direnişte kadınlar etkin rol aldı’   TJA’nın gerçekleştirdiği konferansta da bir araya geldiklerini aktaran Canan, konferansın bölgedeki kadın mücadelesi açısından önemli bir buluşma olduğunu ifade etti. Canan, “Rojava’daki kazanımlarında, Kürdistan’da kayyımlara karşı mücadeleden savaş politikalarına karşı direnişlere, ataerkilliğe karşı mücadeleden kapitalizme karşı mücadeleye kadar kadınların etkin rol aldığını görebiliyoruz. Bu mücadele hem Türkiye’deki hem de dünyadaki kadın hareketlerine ışık oldu. Bu dönemde biz de buraya bakarak, buradaki kadın mücadelesinin Türkiye’deki kadın mücadelelerine bakışını daha fazla sağlayarak bu mücadeleyi yükselteceğimizi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.