Katledilen Muhammed’in elbiseleri nerede? 2020-02-01 09:15:38   Şehriban Aslan   DİYARBAKIR - Geçtiğimiz günlerde Çınar’da metruk bir evde işkence yapılarak katledilen Muhammed Veli Dümez’in annesi, “Muhammed morga götürüldükten sonra hastaneden elbiseleri istedik ancak elbiselerin nerede olduğunu bilmediklerini söylediler” diye vurguladı.   Diyarbakır’ın Çınar ilçesi Başalan (Sergelya) Mahallesi’nde 22 Ocak gecesi kaybolan 8 yaşındaki Muhammed Veli Dümez, metruk bir evde ağır yaralı halde bulundu. Kaybolduktan sonra ailesi ve komşularının araması sonucu dakikalar sonra mahalle dışında metruk bir evde ağır yaralı halde bulunan Muhammed, kaldırıldığı Bismil Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Muhammed’in katledilmesine ilişkin henüz bir arpa yol alınmazken aile faillerin bir an önce bulunmasını istiyor. Katliama ilişkin köye gidip görüştüğümüz aile, katliamı yapanların kim olduklarına dair bir fikirlerinin olmadığını ifade ediyor.    ‘Askerler köyde nöbet tutuyor’   Köye girdiğimiz an ve evlere yaklaştıkça askerlerin köyde nöbet tuttuğunu görüyoruz. Araçtan iner inmez köyde kasvetli bir hava olduğunu seziyoruz. Köyün soğukluğu ve sessizliği aslında olan biten her şeyi anlatıyordu. Muhammed’in evine doğru ilerlerken de askerlerin, “Nereye gidiyorsunuz” sorusunu, “Muhammed’in evine gidiyoruz, babasının haberi var” diyerek cevaplıyoruz. İlk noktadan geçiyoruz tam eve girerken yine askerler tarafından durdurulup nereye geldiğimiz ve neden geldiğimiz soruluyor. Yine aynı cevabı verirken, aileyi çağırıp bizi bekletiyorlar. O esnada askere ne zamandan beri köyde olduklarını ve neden orada olduklarını sormamız üzerine, “Bir haftadan fazladır buradayız. Bize kalmamız için emir verdiler, bizlerde güvenliği sağlamak için kalıyoruz” cevabını veriyor. Ailenin gelmesi ve bizi beklediklerini söylemesi üzerine eve geçiyoruz.     Eve girer girmez Muhammed’in babası, amcası ve amcasının oğlu karşılıyor bizi... Biraz gergin birazda aileye nasıl yaklaşacağımızı bilmeyerek odaya giriyoruz. Fakat ailenin sıcak yaklaşımı gerginliğimizi alıp yerini rahatlığa bırakıyor. Aileye az buçuk nasıl yaklaşacağımızı da biliyoruz artık.   ‘En çok bilye oynamayı seviyordu’   Baba halimizi hatırımızı soruyor, çay getiriyor, rahat olmamız için elinden geleni yapıyor. Ardından evin amcanın evi olduğunu kadınların yas için Muhammed’in evinde toplandığını öğreniyoruz. Daha bizler sormadan baba ve amca yüreğindeki acıyı döküyor. Baba önce Muhammed’in ne kadar akıllı olduğunu ve nasıl bilye oynamayı sevdiğini anlatıyor. “Muhammed bilye oynamayı o kadar çok seviyordu ki çocuklar arasında en iyi oynayan oydu. Böyle küçük bir çocuğa bir insan neden bunu yapar? Gerçekten aklım almıyor, ne gecem var, ne gündüzüm var. Günlerdir düşünüyorum bu çocuk kime ne yaptı? Hadi bir şey yapsa dahi böyle işkence yapılmaz bir çocuğa” diyen babanın gözlerinden yaşlar akıyor.    ‘Muhammed’in cenazesini bulduk’   Baba duraksıyor kuzeni konuşuyor, “Muhammed’in kaybolduğu gün hepimiz bir yakınımız askere gidiyor diye Muhammedlerin evinde toplandık. Ayrıca okullar tatil olduğu için Muhammed’in halaları, dayısı ve kuzenleri köye gelmişti. Köyün sokakları kalabalıktı. Muhammed yine her zamanki gibi çocuklarla bilye oynuyordu. Muhammed dükkâna gidiyor ardından gelip çocuklarla oyun oynuyor. Hepimiz onlarda toplandığımız için çocuklarda dışarıdaydı. Sonra tüm çocuklar eve geldi. Muhammed ve kuzeni de eve geldi ardından halasının oğlu evde diye kuzeni ile halasına gitti. Halasına giderken yolda kuzeni ile yine bilye oynuyor. Sonrasında evin ilerisinde iki kişinin Türkçe, ‘gelin size para vereceğim’ dediğini kuzeninin eve koştuğunu ve Muhammed’in de başka yöne koştuğunu söylüyor. Bizimde haberimiz yoktu gece saat 23.00’te babaannem içeri girdi Muhammed’in nerde olduğunu sordu. Evi, köyü aradık taradık bulamadık sonra camiden anons ettik. Çok geçmeden yıkık dökük evde cenazesini bulduk” diyerek yaşananları anlatıyor.   ‘Oğlum ne yapmış olabilir’   Müge Anlı’nın kendilerini arayıp programa katılmasını istediklerini söyleyen baba acılarının taze iken nasıl programa gidip kamera karşısına çıkacaklarını soruyor. Amca ve baba ile görüşmemizden sonra anneyi soruyoruz ve bizi anneye götürmelerini istiyoruz. Kalkıp annenin yanına gidiyoruz. İçeri girer girmez anne, abla ve yasa gelen kadınlar bizi karşılıyor. Anne üzüntüden ayakta durma güçlüğü çekerken tıpkı baba gibi rahat ettirmemiz için elinden geleni yapıyor. Anneyi yanımıza oturtup durumunu soruyoruz anne, “Kızım ben ne diyeyim. Oğlum büyük olsaydı derdim belki yapmıştır bir hata ama oğlum küçücük ne yapmış olabilir? Muhammedim sabah erken abileriyle kalkar dükkânı açmaya giderdi. Bizi asla uykudan uyandırmazdı, rahatsız etmezdi” diyerek konuşmaya başlıyor.     ‘Evladıma bunu kim neden yapar ki?’   “Muhammed’im bilye oynamayı çok severdi, çocuklar arasında en iyi oydu” diyerek yüzünü hafif bir tebessüm kaplıyor. Anne duraksıyor sonra yine devam ediyor, “Çok fazla çikolata ve kola tüketiyordu” demesi üzerine Muhammed’in ablası sözü annenin ağzından alıyor, “Çok fazla çikolata yediği için dişlerinin hepsi çürümüştü. Sürekli bize, ‘bana karışmayın ben çok yesem de bir şey olmaz. Büyüyünce dişlerimin hepsini yaptıracağım’ diyordu. Günlerdir düşünüyoruz, bir insan ya da insanlar neden bunu yapar? Herkes gibi bende gece gündüz sorguluyorum neden yapılır” diyerek 8 yaşındaki çocuğun işkence edilerek katledilmesine anlam veremediğine dikkat çekiyor.    Muhammed’in elbiseleri hastanede kayboldu iddiası   Anne yine başlıyor konuşmaya, “Muhammed’in kaybolduğunu biz gece 23.00’ten sonra fark ettik. Her yeri aradık taradık onu köyde eski olan bir evde bulduk. Oğlumun atıldığı evin kapısı kilitliydi, öldürüp pencereden içeri atmışlar. Her yeri aradık sonra Muhammed’in amcası ve halası ile birlikte o eve doğru gittik. Amca Muhammed’i kucağına alıp koştu bize doğru, Muhammed’in halini amcası görünce bayıldı. Bu kez Muhammed’i ben aldım kucağıma sadece montu ıslanmıştı. Ayakkabıları yoktu. Bir an önce hastaneye yetiştirme çabasıyla çok yüzüne bakamadım. Oğlumu hemen Bismil Devlet Hastanesi’ne götürdük ama ölmüştü alıp morga koydular” demesi üzerine hala hemen, “Muhammed’i annesi hastaneye götürdüğünde sadece montu ıslak, ayakkabıları ayağında yoktu, çorapları ayağındaydı montunun zinciri de çekiliydi dediler. Fakat en önemlisi Muhammed morga götürüldükten sonra ailesi elbiselerini istiyor ama hastane elbiselerinin nerde olduğunu bilmediklerini söylüyor. Nasıl bilmezler” iddiasında bulunuyor.   ‘Bizlere elbise nerde bilmiyoruz dediler’   Bizlerde emin olabilmek için anneye yine soruyoruz anne, “Evet Muhammed’i hastaneye götürürken sadece ayakkabıları yoktu. Montunun zinciri çekiliydi. Çorapları ayaklarındaydı. Belli oğluma işkence çektirdikten sonra öldürmüşler. Belli ki yüzünü parçaladıktan sonra yıkamışlar kanı temizlemişler çünkü montu tek ıslaktı. Hastaneye götürdük yaşamadığını söylediler. Morga koydular elbiselerini istedik elbiselerin nerde olduğunu bilmediklerini söylediler” diyerek kendilerini en çok şaşırtan yönün bu olduğunu vurguluyor.    Anne ve yasa gelen kadınlar Muhammed’den konuşmaya doyamıyorlar. Bize sürekli Muhammed’i anlatarak bir çocuğa neden bunun yapılacağını soruyorlar. Bizlerde bir süre daha oturduktan sonra ayrılmak için vedalaşıp sabır diliyoruz. Evden çıkıp babayı da gördükten sonra köyden ayılıyoruz ve aklımızda, “Bir çocuğa neden bu yapılır” sorusu yer ediniyor.