Elazığ halkı: Yardımlar adaletli dağıtılmıyor 2020-01-29 09:08:23   ELAZIĞ - Deprem sonrası kent merkezinde bulunan Kültür Park’ta kurulan çadırlarda kalan halk, yardımların adaletli bir şekilde dağıtılmadığından şikayetçi. Kent sakinleri çadırlara şehir dışından geldiklerini düşündükleri yabancı kişilerin yerleştirildiğini ve yardımların kendilerine ulaşmadığını aktardı.     Elazığ’da 24 Oak günü merkez üssü Sivrice olan 6.8 şiddetinde meydana gelen depremde 41 kişi yaşamını yitirirken, bin 607 kişi ise yaralandı. Yıkılan binalarda arama ve kurtarma faaliyetlerinin sona ermesiyle enkaz kaldırma çalışmaları başlarken, evlerine giremeyen ve evleri hasar görmüş yurttaşlar için ise kentin çeşitli yerlerine çadırlar kuruldu. Çadır kurulan alanlardan biri de Kültür Park. Yıkımın olduğu mahallelerden oldukça uzak olan Kültür Park’ta mobil mutfak ve acil yardım çadırları da kuruldu.    Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) ait belediyelerin kente ulaştırmaya çalıştığı yardımlara izin verilmezken valiliğin Kültür Park alanında Bursa Belediyesi’nin çadır kurup halka yiyecek ve içecek dağıtmasına izin vermesi ise dikkat çekiyor. Yine kentin çeşitli noktalarında Seyhan, Yüreğir ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri’nin mobil noktalar kurmalarına da izin verilmiş durumda.    Çadırlara yerleştirilenlerin çoğu yabancı   Öte yandan Kültür Park alanında çadırlar kurulmuş olsa da Elazığ halkının çoğu var olan eksikliklerden şikayetçi. Çadırlara yerleştirilenlerin çoğu Urfa, Antep ve Bingöl’den gelen yabancılardan oluşması dikkat çekerken, bu durum Elazığ halkını da oldukça rahatsız ediyor. Elazığ’da daha önce büyük bir sayıda mültecinin olmadığını ve deprem sonrası kente Arapça konuşan bir kitlenin geldiğini aktaran halk, yabancılar tarafından alınan yardımların ise satıldığı belirtiliyor. Çadırların eksik olduğunu ve verilen çadırlarda battaniye, minder ve ısıtıcı sorunu olduğunu aktaran halk, adaletli bir dağılımın yapılmadığı görüşünde.    ‘O paraları bize mi harcayacaklarını sanıyorsunuz?’   Kültür Park alanında görüştüğümüz Arzu Arslan, yardımların rastgele dağıtıldığını belirtiyor. Yıkımın olduğu Sürsürü Mahallesi'nde muhtara 400 kişinin başvuru yaptığını fakat tek bir çadırın dahi verilmediğini söyleyen Arzu, “Muhtar da olanlardan şikayetçiydi. Ben iki gündür kendi evimde titreye titreye oturuyorum. Bir kişiye beş altı battaniye veriliyor. Bunun anlamı nedir. Herkese ihtiyacı kadar verilmeli. Tanıdığım biri var almış 3 tane çadırı evine götürmüş saklıyor. Yani daha kötü durumda olanlar var. Onlar tespit edilmiyor. Televizyon programında Elazığ halkı için yardım toplandı 51 trilyon. Onu gerçekten bizim için mi harcayacaklar sanıyorsunuz?” diye soruyor.    ‘Tepki gösterdiğim için provokatör oldum’   Olgunlar Mahallesi'nde oturan ve evi depremden hasar gördüğü için şu an bir çadırın içinde 4 aile olarak kalmak zorunda kalan Ayşe Karlıtepe de daha önce verdiği röportaj sonucu provokatör olarak suçlandığını aktarıyor. Ayşe, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Deprem sırasında evimiz beşik gibi sallandı. Eşimin belinden rahatsızlığı var ben onu kurtarmanın derdine düştüm. Kendimizi zor kurtardık. Daha sonra Kültür Park’ta çadır kurulacağını öğrendik geldik. Bize ‘sırada bekleyin size haber vereceğiz’ dediler. Ablam böbrek hastası ve diyalizden yeni çıkmıştı. Eşim de hasta ve bende hem epilepsi hem de kanser hastasıyım. Bekle bekle bize dönüş yapılmadı. Buradan nereden geldikleri belli olmayan birileri var. Mülteci gibi görünüyorlar. Daha önce Elazığ’da bu kadar yabancı kimse yoktu nereden geldiklerini bilmiyoruz. Bütün yardımları onlara verdiler. Düzenli bir dağıtım yok. Yemek sırasına giriyoruz. Bize sıra gelene kadar yemek kalmıyor. Çadır  ve eşya dağıtımda da  yine aynı sorunları yaşıyoruz. Bende buna isyan ettim ve röportaj verdim. Hangi başbakana gideyim dedim. Oy zamanı kapımızı çalmasını biliyorlar. Kalkıp medyada beni yanlış yorumlamışlar. Ne anlama geldiğini bile bilmiyorum beni provokatör ilan etmişler. Ayıp ayıp utansınlar. Bana yorum yapan kişiler utansın. Ben düşüncemi ve gördüklerimi söyledim sadece. Çok yardım geliyor ama elimize geçmiyor. İsimlerini bilmediğimiz bir grup geldi. Verilen yardımları arabalarına doldurup gittiler. Ben bunları söyledim sadece.”    Yardımların dağıtılış  biçimine de tepki gösteren Ayşe, “Yardımları getirip üstümüze fırlattılar. Sanki köpeğin önüne et atarmış gibi. Biz utanıyoruz  sıraya girmeye. Yardımların dağıtımını Cumhurbaşkanına mal etmeye gerek yok. Biz kendi derdimize düşmüşüz. Ben o hastalığım ile deprem zamanında milleti galyana mı getirmeye çalışıyorum? ifadelerini kullanıyor.    ‘Yardımlar ihtiyacı olana verilmiyor’   İrfan Borulday isimli yurttaş ise yardımların hakkaniyetli dağıtılmamasından şikayetçi. Elazığ halkının yardım istemeye utandığını ve  ne üstlerine örtecek battaniyelerinin olduğunu, ne de giyecek bir kıyafetlerinin olduğunu ifade eden İrfan, “Çadırlar bomboş. Urfa, Bingöl ve Antep’ten gelen yabancı kişiler var. Aldıkları battaniye ve çadırları burada araç ve motosikletlerine doldurup gidiyorlar. Gerçek ihtiyacı olanlar ise hiçbir şey alamıyor. Depremde hiçbir zararı olmayanları getirip buraya yerleştirmişler. Yardımlar rastgele veriliyor. Hiç bakılmıyor. Elazığ’da daha önce bu kadar mülteci yoktu. Deprem sonrası aniden çıktılar. Kim olduklarını bilmiyoruz. Bizim kendi komşularımız var Suriyeli. Ama bu gelenler değişik. Yine köylere daha ulaşılmamış. Halkımız yardım toplamak konusunda oldukça duyarlı. Ama o duyarlılık dağıtım yapıldığında olmuyor” diyor.    14 kişi bir boş çadırda kalıyor   Olgunlar Mahallesi'nde oturan ve deprem sonrası ailesi ile çadıra yerleşmek zorunda kalan İlhan Korkmaz’ın da çadırında tek bir battaniye ve minder yok. Çocuklarını karton üzerinde yatıran İlhan, tepkisini şöyle dile getiriyor: “Evim hasarlı ve kullanılacak eşyam yok. Evimiz mühürlendi. Valiliğe başvurdum. Ne yapacağımızı nereye gideceğimizi bilemiyoruz. Bu soğukta mecburi burada duruyoruz. Bir çadırda 14 kişi kalıyoruz. Elazığ vatandaşına yok. Ama gelen yabancıya var.”