‘Gizlilik kararı ile maddi gerçeğe ulaşmak güçleşiyor’ 2020-01-08 09:04:27   Dilan Babat   ANKARA - Kamuoyuna mal olan davalarda “gizlilik kararı” getirilerek kamuoyundan kaçırıldığını belirten avukat Şevin Kaya, “Avukatlar yargının dışında tutulmaya çalışılıyor. Gizlilik kararları ile soruşturma aşamasında toplanması gereken deliller toplanılmıyor ve dosyalarda maddi gerçeğe ulaşılması güçleşiyor” dedi.   AKP iktidarının uygulamalarına karşı sesini çıkaran tüm muhalif kesimler gözaltı ve tutuklamalar ise bastırılmaya çalışılırken, binlerce kişiye “terörist” denilerek ceza yağdırıldı. Açık bir cezaevi haline gelen Türkiye’de halkın iradesi, kazanımları birer birer gasp ediliyor, seçilmişler ise cezaevine gönderiliyor.    2019 yılında sayısız hak ihlali ile karşılaşan Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik siyasi soykırım operasyonlarında bin 674 üye ve yönetici gözaltına alınırken 200’ü tutuklandı. Son 5 yıldır 6 bin HDP üyesi tutuklandı. 31 Mart seçimleri sonrasında kayyımdan geri alınan belediyelere tek tek kayyım atanmaya başlanırken, 23 belediye eşbaşkanı tutuklandı. Yapılan irade gasplarının yanı sıra seçim çalışmaları yürüttükleri gerekçesiyle 750 kişi gözaltına alındı ve bunlardan 107’si tutuklandı.   Siyasi parti faaliyetleri gerekçe gösterilerek gözaltına alınanlar serbest bırakılsa da “adli kontrol şartı” ile denetime tabi tutuluyor. Baskı süreci yargılama dosyalarına getirilen “gizlilik kararları” ile devam ediyor. Adil yargılamanın önündeki engellerden biri olan gizlilik kararının nedenlerini ve sonuçlarını değerlendiren avukat Şevin Kaya, bunun hukuki değil keyfi bir uygulama olduğunu vurguladı.   ‘Soruşturmanın amacı tehlikeye düşeceği durumda getirilir’   Ceza Muhakemesi Kanununun 153/2-3 maddesine göre katalogda yer alan suçların soruşturmasında, soruşturmanın amacının tehlikeye düşeceği durumda cumhuriyet savcısının talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’nin soruşturmanın sonuna kadar savunma tarafının dosyadan belge alma hakkının kısıtlanmasına karar verebileceğini belirten Şevin, “Ancak yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve bu kişilerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar bu kısıtlama kapsamında girmez” dedi.   ‘Adli kontrol yükümlülüğü olmayan kimse kalmadı’   “Adli kontrol şartı”nın son dönemlerde olağan hale geldiğini kaydeden Şevin, “Kişi hakkında yürütülen soruşturma kapsamında gözaltı uygulanınca artık olağanlaşmış bir şekilde yurtdışı çıkış yasağı ve imza atmak şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanıyor. Neredeyse adli kontrol yükümlülüğü olmayan kimse kalmadı. Tutuklama kararı ise bir tedbir olmaktan çıkalı uzun bir süre oldu. Her dosyaya soruşturmanın başlamasıyla gizlilik kararı verilerek avukatın dosyaya erişimi engelleniyor. Bu gizlilik kararları da keyfi olarak veriliyor” ifadelerini kullandı.     ‘Dosyalarda maddi gerçeğe ulaşılması güçleşiyor’   Diyarbakır ve Ankara’da ilkokul kantinlerinde satılan şırıngalı çikolata yüzünden yaşamını yitiren iki çocuğun dosyalarına da gizlilik kararı getirildiğini anımsatan Şevin, şunları söyledi: “Facebook paylaşımlarından ötürü örgüt propagandasından soruşturma başlatılır başlatılmaz gizlilik kararı veriliyor. Soruşturmanın amacını tehlikeye düşeceği durumda, gizlilik kararı verilmesi gerekiyor. Fakat bu uygulama o kadar sıradanlaştırıldı ki Facebook paylaşımlarından kaynaklı yürütülen soruşturmalarda başkaca delil toplanılmayacak olmasına rağmen gizlilik kararları veriliyor. Neredeyse tehdit, hakaret gibi dosyalarda gizlilik kararı verilerek avukatlar yargının dışında tutulmaya çalışılıyor. Getirilen gizlilik kararları ile soruşturma aşamasında toplanması gereken deliller toplanılmıyor ve dosyalarda maddi gerçeğe ulaşılması güçleşiyor.”