Cumartesi Anneleri’nden yeni yılın ilk eylemi: Kayıplarımızı ortaya çıkarın 2020-01-04 13:55:11   İSTANBUL - Yeni yılın ilk haftasında bir araya gelen Cumartesi Anneleri, baskılara karşı mücadeleyi büyütme çağrısında bulundu. 12 Eylül’de kaybedilenlerin yakınları, kayıpların akıbetinin açığa çıkarılmasını ve faillerin cezalandırılmasını istedi.     Yeni yılın ilk haftasında kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 771’inci haftasında Galatasaray Meydanı’nda buluşmak isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha polis tarafından engellendi. Cumartesi Anneleri, bu nedenle polis ablukasına alınan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştirdi. Üzerinde kayıpların fotoğrafının olduğu tişörtler giyen aileler, karanfil taşıdı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Oya Ersoy ve Musa Piroğlu ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da eyleme destek verdi. Bu haftaki açıklamada 1980 darbesinden sonra gözaltında kaybedilenlerin akıbetleri soruldu. Açıklamayı İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan yaptı.   ‘Adalet mücadelemizi sürdüreceğiz’   Yeni yılın herkes için hukukun ve adaletin yılı olması temennisiyle bir araya geldiklerini ifade eden Sebla, “Biliyoruz ki temennimizin gerçekleşmesi Türkiye'de yaşanan hukuk devleti krizinin aşılması ile mümkün olacaktır. Bu yüzden tüm baskılara, engellemelere rağmen hukuk ve adalet mücadelemizi sürdüreceğiz. Gözaltında kaybedilenler için hakikate, hukuka ve adalete dair duyulması, bilinmesi gerekenleri söylemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.   Cumhurbaşkanına sorumluluk çağrısı   Devleti gözaltında kaybetmelerdeki sorumluluğunu kabul etmeye çağıran Sebla, kaybedilenlerin akıbetinin açığa çıkması için gerekli mekanizmaların hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Zorla kaybetme suçunun, Türk Ceza Kanunu'nda insanlığa karşı suçlar başlığı altında düzenlenmesi çağrısında da bulunan Sebla, “Gözaltında kaybetme suçunun faili olan devlet görevlileri üzerindeki cezasızlığa son verilsin ve evrensel hukuka göre yargılanmalarını sağlayacak düzenlemeler yapılsın. Gözaltında kaybetmeyi yasaklayan ve ailelerinin kaybedilen yakınlarıyla ilgili gerçekleri öğrenmesini zorunlu bir hüküm olarak öngören kişilerin ‘Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’ derhal imzalansın. 2020 yılına başlarken Cumhurbaşkanına sesleniyoruz. Siyasi sorumluluğunuzun gereği olarak bu taleplerimizi karşılamak sizin görevinizdir; bize karşı sorumluluklarınızı yerine getirin. Bize yönelik hukuku ve tüm insanlık değerlerini çiğneyen yasaklama uygulamalarına son verilmesini sağlayın” diye konuştu.   ‘Yeni yılda kayıplarımız bulunsun’   Ardından söz alan 6 Aralık 1993'te Urfa Siverek’e bağlı Bağlar Mahallesi’nde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hüseyin Taşkaya'nın eşi Sultan Taşkaya, “Kayıplarımız için buradayız. İnşallah bu yeni yılda kayıplarımız bulunur ve katilleri yargılanır. Bizi bu dar sokağa mahkum ediyorsunuz. Kayıplarımız bulunsun ki biz de rahat edelim siz de. Kayıplarımız bulunana kadar bizler mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz” diye seslendi.   ‘Madem darbelere karşısınız…’   Ardından söz alan 12 Eylül 1980’de gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır, 40 yıldır kardeşinin akıbetini sorduklarını söyleyerek, “Bizi buraya iten etmen devletin güvenlik güçleridir. Bunlar olmasaydı biz burada olmayacaktık. 1980 darbesinden beri gözaltında kayıplar oluyor. Darbecilere karşı her yıl seslendik. Bu 12 Eylül zihniyetinden vazgeçin dedik. Her gelen iktidar ‘darbelere karşıyız’ diyor. Madem darbelere karşısınız neden Galatasaray’a çıkmamızı engellediniz. Bizler adaletin yerini bulmasını talep ediyorduk. Bizim burada oluş nedenimiz keyfi değil. Yakınlarımızı aramak için buradayız. Siz olmasaydınız biz burada olmayacaktık” ifadelerini kullandı.   ‘Yeni yıllar geçmiş yılları aratmaktan öteye gidemedi’   Meydanlarda kayıpları ararken 25 yeni yıla tanıklık ettiklerini belirten 21 Mart 1995’te gözaltına alındıktan sonra cenazesi bulunan Hasan Ocak’ın abisi Ali Ocak, her geçen yeni yılda beklentilerinin değişmediğini ifade etti. Ali, “25 yeni yılı gördük bu meydanlarda. Ve her yeni yıl girişinde beklentilerimizi dile getirdik. Yeni yıllar geçmiş yılları aratmaktan öteye gidemedi. Zulüm, işkence, gözaltında kayıplar, hak ihlalleri, hapishanelerde ölüm oruçları, hasta tutsakların ölümleri bunları her gelen yeni yılda yaşadık. Ülkeyi yönetenlerden bu yeni yılda herhangi bir beklentimiz yoktur. Çünkü bu ülkede adalet, hak, hukuk yok; zam, işkence, gözaltında kayıplar, cezaevlerinde infazlar var, hasta tutsakların ölümü var. Bu yeni yılda da bu yaşananların devam edeceğini biliyorum” diye konuştu.   ‘Adalet temenni ettiğimiz bir yılı geride bıraktık ‘   Kayıpları arama mücadelesinde bir yılı daha geride bıraktıklarını söyleyen 12 Eylül 1994’te Ankara’da gözaltına alınarak kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin ise adalet temennisi ile başlattıkları her yılın önceki yıllardan daha kötü geçtiğini vurguladı. Kenan, “Adalet temenni ettiğimiz bir yılı geride bıraktık. Ancak geçtiğimiz yıl da önceki yıllar gibi adaletsizliğin yaşandığı yıllardan biri oldu. Umarım bu yıl umutlarımızın ve mücadelemizin daha da güçlendiği daha da şekillendiği bir yıl olarak geçer” dedi.   ‘Mücadeleyi büyütmek gerek’   Ardından konuşan 2 Eylül 1980 darbesinde gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren ise kayıp arayışlarının bu yıl da yasak nedeniyle dar bir sokakta sürdürmeye devam ettiklerine dikkat çekerek, baskılara karşı mücadeleyi büyütme çağrısında bulundu. İkbal, “Adalet ve demokrasi mücadelesi yarım kalan annemi kaybettim. Onun bıraktığı yerden mücadele devam ediyor, edecektir de. Her yeni yıla girişte iyi dilekler temennisinde bulunuyoruz ancak iyi dilek temennisinde bulunarak iyi şeyler olmuyor maalesef. Bunun için mücadele etmek ve mücadeleyi büyütmek gerekiyor. O nedenle bu dar sokakta gözaltı kayıplarıyla ilgili verdiğimiz mücadele büyümezse ve görünür kılınmazsa eğer olduğumuz yerde kalırız” ifadelerini kullandı.   ‘Hakikatleri devlet bilmiyor mu?‘   Son olarak İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, devletin uzun yıllardır cezasızlık politikası yürüttüğünü belirterek, “İşlenen suçlar ortadayken bu suçlar cezasızlıkla sonuçlandı. Dargeçit JİTEM Davası beraatla sonuçlandı. Yine Ankara JİTEM davası beraata doğru gidiyor. Hakikatleri devlet bilmiyor mu? Biliyor. Bu suçların kimler tarafından işlendiği belli. Abdulkadir Aygan bu suçları tek tek anlattı. Kimse bunu yargılamadı. Yine Ayhan Çarkın medyaya çıktı ve yaptıklarını tek tek anlattı. Ama buna ilişkin herhangi bir dava açılmadı. Cezasızlığın bu güne kadar nasıl sürdürüldüğünü gördük. Cemil Kırbayır dosyasında neler olduğunu gördük. Ama yarım kaldı. Adaletin sağlanması için devletin gücünün yettiğini biliyoruz. Ama yapmıyorlar. Biz bugün yine şunu istiyoruz. Komisyonlar kurulsun, etkin soruşturma yürütülsün. Faillerin cezalandırılmasını sağlamak zorundadır. Cumartesi Anneleri yola çıkarken hala gözaltında kaybetmeler çokça yaşanıyordu. Cumartesi Anneleri mücadelesi bunun önüne geçti. Cemil Kırbayır dosyası eğer bu noktaya geldiyse o verilen mücadele sayesindedir. Bizler bu mücadelenin her boyutuyla çok daha etkili ve güçlü sürdürülmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.   Konuşmaların ardından eylem sona erdi.