2020'ye doğru giderken: Öne çıkan kadın davaları ve yargının tutumu 2019-12-27 09:01:07   Habibe Eren   HABER MERKEZİ - Türkiye’de gündem olan çok sayıda kadın katliamı ve cinsel saldırı davasında yine erkeklere ‘iyi hal’ indirimleri yağdırıldı. Mahkemede erkeklerin tutumu ve yargının eril zihniyeti ile cezasızlık politikasının arttığı bir yıl oldu.    Türkiye’de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) verilerine göre 2019’un ilk 11 ayında en az 430 kadın katledildi. Kadın katliamları artarken eril şiddet, cinsel taciz ve tecavüz de buna bağlı olarak artıyor. Kadınlar en yakınları tarafından katledilirken, birçoğunun yaptığı başvuru ve şikâyetlere rağmen korunamadığı verilerle ortaya konuyor. Tüm bunlar devam ederken yargı mekanizması da cezasızlık politikası ile kadın katliamlarında ‘iyi hal’ indirimi uygulamaları ile erkekleri korumaya devam ediyor.   Platform, kadınların dava süreçlerinde yaşadıklarını şöyle özetliyor: “Yaralama ve cinsel saldırı suçlarından dolayı görülen davalarda da sanıkların tutuksuz yargılandığı şekilde süren davalar çok sayıda. Bu yüzden kadınlar davalarının duruşmalarına gitmek istemiyor, karşı tarafın kendilerine zarar vermesinden korkuyor. Son dönemde yaşanan örnekleri de olduğu gibi kadınlar 6284 sayılı kanuna dayanarak çıkarılan koruma kararına rağmen öldürülüyor, şiddet görüyor. Burada da kadınlar, devletin kendilerini korumaması gerçeği ile birlikte yaşam özgürlüklerinin kısıtlanmasıyla karşı karşıya kalıyor. Kadınlar sanıktan korkarak, günlük yaşantısında birçok kısıtlamaya giderek yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor ve bu süreçte yalnız olmamak, başka kadınlara da örnek olmak için platformumuza başvurarak bizimle birlikte hareket ediyor.”   Bir yıl boyunca gündemde olan kadın katliamlarını, yargının ceza indirimlerini ve davalarda erkeklerin tutumuna ilişkin dava haberlerini derledik.   Nevin Yıldırım davası   Isparta'nın Yalvaç ilçesine bağlı Korukaya köyünde Nevin Yıldırım, kendisini sistematik cinsel saldırıya maruz bırakan Nurettin Gider'i 28 Ağustos 2012 tarihinde öz savunma kullanarak öldürmüştü. "İyi hal" ve "haksız tahrik" indirimleri uygulanmayan Nevin'e, 2015 yılında müebbet hapis cezası verildi.  Mahkeme Yargıtay'ın kararı bozmasıyla Yalvaç Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3 Ocak 2018 tarihinde yeniden görülmeye başlandı. Ancak yerel mahkeme tekrar Nevin'in müebbet hapis cezasına çarptırılmasına hükmedince dosya bir kez daha Yargıtay'a taşındı.   Bu kez Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yalvaç Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararın onanması yönünde görüş bildirerek dosyayı Yargıtay 1. Ceza Dairesi'ne gönderdi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi 17 Mayıs’ta verdiği kararda Nevin’e müebbet hapis cezası verirken neredeyse istisnasız tüm erkeklere uygulanan “haksız tahrik” indirimini ise uygulamadı.   Uzun süredir kadın örgütlerinin ve feminist avukatlarının gündeminde olan ve özsavunma ile simgeleşen Nevin Yıldırım davasında yargı öldürmekten başka şansı olmayan Nevin’i bir kez daha cezalandırdı. Kadınlar Nevin’e verilen cezadan sonra Türkiye'de kadınlar için yargı yolunun tümüyle kapalı olduğunu ve Nevin'in toplum, yargı, devlet tarafından sıkıştırılan kadının durumuna örnek olduğunu vurguladı.   Şule Çet davası   Ankara'da Gazi Üniversitesi öğrencisi Şule Çet'in, 29 Mayıs 2018 tarihinde cinsel saldırıya uğradıktan sonra bir plazanın 20'nci katından atılarak katledilmesi ile ilgili tutuklu yargılanan sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand'ın yargılandığı davanın 33’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında mahkeme heyeti Çağatay Aksu için “kasten öldürme”, “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma”, “cinsel saldırı” suçundan müebbet hapis cezası, sanık Berk Akand için “cinsel saldırı”, “yardım ve yataklıktan” 21 yıl hapis cezası verdi.   Mahkeme sanık Çağatay Aksu’ya oy çokluğuyla ‘bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla cinayet’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Bu ceza iyi hal indirimiyle müebbet hapis cezasına çevrildi. Mahkeme nitelikli cinsel saldırı suçundan verdiği 12 yıllık cezada da indirim yaparak 10 aya indirdi. Çağatay Aksu’ya kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan da 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Sanık Çağatay Aksu’ya verilen toplam ceza müebbet hapis ile 12 yıl 6 ay oldu. Sanık Berk Akand’a ise ‘nitelikli insan öldürmeye yardım’ suçundan 15 yıl hapis cezası verildi. Ceza iyi halden 12 yıl 6 aya düştü. Nitelikli cinsel saldırıya yardımdan verilen 6 yıllık hapis ise “iyi hal” indirimiyle 5 yıla çekildi. Ayrıca hürriyeti yoksun kılmaktan 1 yıl 3 ay hapis cezası veren mahkeme toplamda 18 yıl 9 ay hapis cezası vermiş oldu.   Yargılama boyunca sanıkların yönlendirmesiyle kadınlar sürekli hedef alınırken, ana akım medyada Şule Çet’in katledilmesini meşrulaştıran ve erkekleri aklayan bir söylemle yine Şule Çet’i hedef gösterdi. Sürekli olarak mahkeme heyetine yalvaran kendilerine aklamaya çalışan sanık erkekler ise Şule’yi karalayarak yargılamadan indirim almayı hedefledi.   Emine Bulut davası   Kırıkkale’de 18 Ağustos günü boşandığı Emine Bulut’u 10 yaşındaki çocuğunun yanında kesici aletle katleden Fedai Varan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandı. Sanık hakkında karar ikinci duruşmada verildi. Sanık Fedai Varan ceza indirimi uygulanmadan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Emine’nin avukatları ise "tasarlayarak ve canavarca hisle öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" verilmesini istedi. Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı, sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi için daha sonra karara itiraz etti.   Emine Bulut’un katledilmesinin ardından sosyal medyaya düşen “ölmek istemiyorum” çığlığı ile tüm kadınlar günlerce sokaklarda ve alanlarda Emine’nin çığlığını haykırdı. Erkek iktidara ve sisteme seslenen Emine de diğer kadınlar gibi korunamadı. Duruşma boyunca ise sanık erkek en rahat tavırları ile birlikte yargının kendini koruyacağını bildiğini hissettirirken, tüm Türkiye’nin gündeminde olan ve günler boyunca izlenen görüntülere rağmen sanık avukatı “haksız tahrik” indirimi istedi. Kararın gerekçesinde ise eril yargı katilin, çocuğunun gözleri önünde öldürmesinin tek başına "canavarca his" kastı ile hareket ettiğini göstermediği belirterek ağırlaştırılmış müebbet vermedi.   Ceren Damar davası   Ankara'da Çankaya Üniversitesi’nde akademisyen Ceren Damar Şenel'i katleden sanık Hasan İsmail Hikmet’in “tasarlayarak öldürme”, “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” ve “yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bir kişiyi öldürme” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması 29 Kasım’da Ankara 33'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti, dosyanın genişletilmesi talebini reddederken sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 24 Ocak 2020 tarihine erteledi.   Mahkeme boyunca dikkatleri en az sanık kadar üzerine çeken birisi de sanık avukatı Vahit Bıçak idi. Sanık avukatı,  sanığın katliamı kanunda yer alan meşru müdafaa hakkını kullanarak gerçekleştirdiğini ve kendini savunduğunu sık sık yinelerken sanık erkeğin tacize maruz kaldığını öne sürerek bilindik iftiralarla sanığı yönlendirdi. Duruşma boyunca aileden ve izleyicilerden sık sık tepki alan sanık avukatı bilindik bir profil çizerek eril zihniyetin zincirinin bir parçasını tamamlıyordu. Duruşmada dinlenen tanık öğretim üyeleri ise karakolda sanığa sempatik yaklaşımlarda bulunulduğunu ve sanığı aklamaya yönelik ifadeler vermeye yönelik akıl verildiğini belirtti. Karakoldan adliyeye ve savunmaya kadar bir dizi erkek aklın senaryoları ile yönlendirilen sanık ise 10 sayfalık yazılı savunma vererek, bilindik iftiralarla indirim almak için tüm ‘çabasını’ ortaya koydu. Sanığın polis anne babası ise delilleri karartmasına rağmen dinlenilmedi ve haklarında bir soruşturma yürütülmedi. Sanık avukatı Vahit Bıçak ise ileriki günlerde daha ileri giderek iki aile arasında arabuluculuk yapmayı teklif etti.   Müzeyyen Boylu davası   Diyarbakır’da 19 Mayıs günü boşanma aşamasında olduğu Mesut Issı isimli erkek tarafından çocuklarının gözü önünde katledilen avukat Müzeyyen Boylu’nun ilk duruşması Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada baro ve kadın örgütleri davaya müdahillik talebinde bulundu. Talepler mahkeme tarafından reddedilirken, yine her duruşmada olduğu gibi yalnızca Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın müdahillik talebi kabul edildi.   Müzeyyen Boylu davasında göze çarpan en önemli detay ise sanık erkeğin duruşma salonuna avukatıyla birlikte gayet rahat ve kaygısızca girmesi ve hakimin ise faile ‘Mesut Bey! Hoş geldiniz’ diye hitap etmesiydi. Ayrıca hâkim, sanığa ‘Geçmiş olsun’ diyerek adeta mağdurun erkek olduğunu ilan etti. Mahkemenin tavrı ise erkeğin ödüllendirileceğinin şimdiden kanıtını gösteriyordu.   Döndü Şengül davası   Ankara’da 2018 yılında Döndü Şengül, 8 yaşındaki çocuğuna cinsel istismarda bulunan Şükrü Şengül hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Sanığa boşanma davası açan Döndü, Şükrü Şengül tarafından 18 Şubat 2018 tarihinde silahla katledildi. Döndü, 2017 yılında boşanma davası açıp annesinin evine yerleşti. Ancak hamile olduğunu öğrenince davayı geri çekti ve evine döndü. Eve döndükten sonra da şiddet görmeye devam ederken, sanığın 8 yaşındaki çocuğuna cinsel istismarda bulunduğunu fark etti. 3 Ocak 2018 tarihinde fail hakkında şikâyette bulundu ve yeniden evi terk edip boşanma davası açtı. Bir gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakılan Şükrü Şengül 18 Şubat tarihinde 5 aylık hamile olan Döndü Şengül’ü katletti.   Şükrü Şengül’ün “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçlamasıyla tutuksuz olarak yargılandığı davanın karar duruşması 17 Şubat’ta Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada, sanık Şükrü Şengül suçunu inkâr ederken mahkeme heyeti, söz konusu raporu da dikkate alarak, sanığa indirimsiz 30 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti, ayrıca sanığın tutuklanmasına ve velayet hakkının 20 yıl süreyle kısıtlanmasına karar verdi.   Şükrü Şengül’ün, Döndü’yü katletmekten dolayı yargılandığı davanın ikinci duruşması ise Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada, sanık Şükrü Şengül, erkek aklının savunmalarını sıraladı ve tahliyesini istedi.    Taraf avukatların beyanlarının ardından ise savcı açıkladığı mütalaasında, “kasten ve tasarlayarak insan öldürmek” suçundan sanığın tutukluluğunun göz önünde bulundurulmadan cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verdi.    Bunun üzerine mahkeme heyeti, sanık avukatlarının esas savunma için istediği süre talebini kabul ederek, bir sonraki duruşmayı 15 Ocak tarihine erteledi.    Habibe Çevik ve Fatma Akta davası   Habibe Çevik,  boşandığı erkek Göksel Sağlam tarafından şiddete ve tehdide maruz kaldığı için şikayetçi olmuş, koruma kararı aldırmış ve en sonunda Denizli’de kadın sığınma evinde kalıyordu. Ancak sığınma evinde kalan kadınların çocuklarına yönelik tedbirlerin yetersiz olması dolayısıyla, annesinde kalan çocuklarını görmek ve onların eğitimiyle ilgili tedbir için, resmi evraklarla uğraşmak, için İzmir’e gelen Habibe, ertesi gün tekrar yola çıkmayı planlarken kardeşiyle birlikte fail Göksel Sağlam tarafından katledildi.   Menemen Açık Cezaevi’nden izinli çıkarak, boşandığı Habibe Çevik ve Habibe’nin kardeşi Fatma Akta’yı katleden Göksel Sağlam’ın yargılandığı davanın ilk duruşması Karşıyaka Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti, ara kararında kadın örgütlerinin katılma taleplerinin bir sonraki celsede değerlendirilmesine, çocukların dinlenmesine, sanığın cezaevindeyken Adem Akta ile yaptığı görüşmelerin istenmesine ve sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 16 Ocak 2020 tarihine ertelendi.   Ç.B. davası   Ankara’da sahibi olduğu VCOM hayvan hastanesinde 3 Nisan 2018’de yanında çalışan veteriner hekim Ç.B.’ye cinsel saldırıda bulunan Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde öğretim görevlisi Prof. Dr. Hasan Bilgili 45 günlük tutukluluğunun ardından re’sen tahliye edilmişti.   Sanık hakkında hazırlanan iddianamede “nitelikli cinsel saldırı”, “cebir ve tehdit ile hürriyeti yoksun kılma”, “tehdit ve hakaret” suçlarından; delilleri yok etmede ona yardım eden veteriner hekim Serkan Durmaz hakkında “basit cinsel saldırı” ve “alıkoyma hakaret tehdit” suçlarından; sanığa yardım eden jinekolog Hüseyin Şenyurt hakkında ise “suç delillerini yok etme” suçundan açılan davanın ilk duruşması Ankara 31’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.   Duruşma öncesi adliye önünde basın açıklaması yapmak isteyen Ankara Kadın Platformu üyeleri polis tarafından engellenirken 3 kadın darp edilerek gözaltına alındı. Kadınlar sanığın nüfuzunu her alanda kullandığını belirterek polis saldırısına tepki gösterdi.   Mahkeme başladıktan sonra Ç.nin maruz bırakıldığı cinsel saldırıyı anlattığı sırada hâkimin “Kendinde miydin? Yüzüne veya başka bir yerine vuramadın mı? Mücadele edemedin mi?” soruları dikkat çekti. Cinsel saldırı ile birlikte fiziksel işkence ve tehditlere maruz kalan Ç., sanıklar hakkında şikayette bulunmak için Yaşamkent Karakolu’na gittiğini burada ifade vermeye çalışırken polis memurunun tecavüzü meşrulaştırdığını ve sanıkları koruduğunu anlattı. Burada psikolojik şiddete maruz kalan Ç. ardından savcılık aşamasında da savcı tarafından “Ben kadınım ben uğrayamazken sen nasıl tecavüze uğradın” diyerek şiddetin ve tecavüzün meşrulaştırılmasına maruz kaldığını aktardı.   Daha önce hakkında YÖK’te 5 taciz dosyası olan sanık Hasan Bilgili tüm iddialara ve tanık ifadelerine rağmen dosyada delillerin toplandığı ve sanıkların savunmasının alınmış olması ayrıca tutukluluğun yalnızca bir tedbir öngörülmüş olması karşılığıyla tutukluk talebi reddedildi. Mahkeme 26 Şubat’a ertelendi.   Ceren Özdemir davası   Ordu’da kaldığı açık cezaevinden firar eden ve 3 Aralık tarihinde Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi 3’üncü sınıf öğrencisi Ceren Özdemir’i takip ederek evinin girişinde katleden sanık Özgür Arduç, olaydan bir gün sonra gözaltına alınarak tutuklandı. “Canavarca hisle kasten öldürme” ve “Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs” suçlarından tutuklanan katil zanlısı Özgür Arduç, alınan ifadesinde “Bir bıçak darbesinde öldürebileceğim kişiler aradım” dedi. Özgür Arduç, ifadesinde yine “Silah bulsaydım çok daha fazla kişi öldürecektim” demişti.   Ordu Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akif Aktaş tarafından Özgür Arduç hakkında hazırlanan iki ayrı iddianame ile “canavarca hisle kasten öldürme” suçundan ve polis memurlarını yaralaması sebebiyle “kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs” suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Daha sonra detayları ortaya çıkan katliamda Özgür Arduç’un kullandığı bıçağı çaldığı iş yerinin sahibi L.A. ile görüşme yapıldığı da bildirildi. Tutanakta bıçağı çalınan iş yeri sahibinin şikayetçi olmadığı ifade edildi.   Sanık, ifadesinde katliam için önce silah bulmaya çalıştığını, bu amacına ulaşamayınca da adını bilmediği bir işyerinin önünden geçerken tezgah üzerinde bulunan bıçağı çaldığını anlatmıştı. Sanığın 2005 yılında bir çocuğu katlettiği ve ardından kaçtığı ve firari olarak yargılandığı davada 20 yıl hapis cezasına çarptırıldığı ortaya çıktı. Ceza almasına rağmen yakalanmaması ve başka bir katliam gerçekleştirmesi cezasızlık politikasını gösterirken, erkeklerin cezaevlerinden firar edip ya da izinli çıkıp kadınları katlettiğine ilk örnek olmadı.   Ordu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 23 Aralık günü davanın görülen ilk duruşmasında, sanık Özgür Arduç’un akıl sağlığına ilişkin tespitinin yapılması için Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesine karar verdi. 24 Aralık günü ise Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilen Özgür Arduç’ hakkında “akıl sağlığının yerinde” olduğuna dair “Cezai ehliyeti tamdır” raporu verildi.    Ceren’i katleden erkeğin bir sonraki duruşması ise 20 Ocak’ta görülecek.    Fatma Şengül davası   İstanbul Maltepe'deki Gülensu Mahallesi'nde 30 Mart 2019'da aynı işyerinde çalıştığı Fatma Şengül'ü katleden Zeynel Akbaş'ın yargılandığı davanın ilk duruşması 28 Ekim’de Anadolu Adliyesi Kartal 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. İlk duruşmada konuşan Fatma Şengül’ün oğlu Koray Şengül, annesinin katledildikten sonra olay yerine iki ambulans çağrıldığını anladığını, ikinci ambulansın kendisini vuran sanık için geldiğini, oraya doğru gittiğinde yerde yatan sanığın kendisi ile göz göze gelerek gülümsediğini söyledi ve sanığın pişman olmasının mümkün olmadığını belirtti. Mahkeme heyeti,  Aile Bakanlığı’nın yazılı başvurusu ile müdahillik talebini kabul ederken, kadın örgütlerinin bu müdahilliğini ve sanık avukatının soruşturmayı genişletme taleplerini reddetti. Mütalaasını veren savcı sanığın Fatma’yı tasarlayarak kasten öldürdüğünü bu nedenle tutukluluk halinin devam etmesini ve “kasten insan öldürme” suçundan yargılanmasını istedi.    Kartal 4.Ağır Ceza Mahkemesi’nde 19 Aralık günü görülen ikinci duruşmada mahkeme heyeti, sanığa “kasten öldürme” suçundan ceza vermezken, “tahrik” indirimi” uygulayarak 18 yıl hapis cezası verdi.    Güleda Cankel davası   Isparta'da, üniversite öğrencisi Güleda Cankel'i katleden Zafer Pehlivan hakkında hazırlanan iddianame kabul edilirken failin yargılanmasına 2020 Şubat’ında başlanacak.   Isparta’da 18 Kasım’da üniversite öğrencisi Güleda Cankel’i katleden Zafer Pehlivan hakkında “tasarlayarak” ve “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası talebiyle Isparta Cumhuriyet Savcılığı tarafından iddianame hazırlanmış, hazırlanan iddianame Isparta 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti. Burdur Cezaevi'nde tutuklu bulunan Zafer Pehlivan'ın Isparta 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşması, 25 Şubat 2020'de görülecek.    Yarın: 2020’ye doğru giderken: Kadınlar bu yıl da ekonomik şiddete maruz kaldı