Gazeteci Berivan Altan: Gerçekleri yazmaya devam edeceğiz 2019-12-26 12:24:12   ANKARA - Sistematik tacize maruz kalan gazeteci Berivan Altan, “Gerçekleri yazmaya devam edeceğiz” dedi.    Gazeteci Berivan Altan, 26 Kasım’da gözaltına alınmış ve 8 günlük sürecinde yasa dışı sorguya maruz kalmıştı. Savcılığa sevk edildikten sonra serbest bırakılan Berivan’a yönelik sistematik taciz devam etti.  Konuya ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi’nde basın toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, gazeteci-yazar Hüseyin Aykol ve HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç katıldı.    ‘Özel bir çaba sarf etmelerine gerek yok’   İlk olarak konuşan gazeteci Berivan, “Sürekli haberini yaptığımız bir konu ile bizzat ben de muhatap oldum. Bu meseleye dair birçok kişiyle görüştüm, onlarca haber yaptık. Bu uygulama özel bir kesime değil bütün topluma uygulanıyor. Özellikle son 5 yıldır gözaltına alınan herkese uygulanmaya başladı. Benzer uygulamaya, 26 Kasım’da gözaltına alındığım ve 8 gün gözaltında tutulduğum süreçte maruz kaldım. Akabinde mesaj ile rahatsız edildim” diye aktardı.    Gazetecilik faaliyetlerini kamuya açık alanlarda yürüttüğünü belirten Berivan, “Her gün onlarca basın açıklaması takip ediyoruz, adliyeye, meclise giriyoruz. Girdiğimiz ortamlar kamuya açık. Özel bir çaba harcamalarına gerek yok. Buna rağmen böylesi bir uygulamaya maruz bırakıldık” dedi.   ‘Gerçekleri yazmaya devam edeceğiz’   Berivan devamında, “Bu uygulamalar, bize geri adım attırmayacak. Yüzlerce arkadaşımız bugün cezaevinde. Bu uygulamaya maruz kalan onlarca gazeteci de olabilir. Ama asla bu uygulamalara boyun eğmedik. Bu dönemde, bu kadar gerçeğe ihtiyaç olan süreçte, gerçekleri yazmaya ve mesleğimizi yürütmeye devam edeceğiz” diye vurguladı.    ‘Darbe anayasasını arar hale getirildik’   Anayasa’nın basın hürriyetini düzenleyen 28’İnci maddesini hatırlatan HDP Milletvekili Abdullah Koç ise, “Anayasa ayaklar altına alınmış, Anayasa askıya alınmış durumdadır. Türkiye mahkemeleri ne yazık ki gizli tanıklarla karar alıyor. Kanunsuz delil elde etme ve kanunsuz hüküm kurma ile karşı karşıyayız. Burada esas olan husus muhalefeti ezmek ve kendini iktidarda tutmak” diye konuştu.    Cumhuriyetin kuruluşundan beri devam eden olağanüstü yargı ve hukuk sistemi ile karşı karşıya kalındığını kaydeden Abdullah, ikili hukuk sisteminin iktidarın uygulaması haline geldiğini söyledi.   Abdullah şunları söyledi: “Mevcut olan muhalefeti yıldırmak, muhalefeti susturmak ile kalmıyor bu iktidar, eleştirdiğimiz darbe anayasasını da arar hale getirdi. Halkın haber alma hakkını ortadan kaldırıyorlar. Gerek ulusal gerek uluslararası yasalar çiğneniyor. Biz buradan yetkililere sesleniyoruz. Anayasayı kaldıran davranışlardan vazgeçin. Türkiye’nin önüne konulan doğru bir tablo değil. Türkiye halklarının bir arada yaşamaları için tercih yolu değil. İktidara hukuk ve demokrasi içinde kalmalarını öneriyoruz.”   ‘Basın kurumlarına sahip çıkılmalı’   Ardından konuşan gazeteci-yazar Hüseyin Aykol, ise şöyle konuştu: “Özgür basın geleneği olarak 30 yıldır gazeteler çıkartıyoruz, ajanslar yönetiyoruz, TV yayınları yapıyoruz. Büyük baskılar gördük; ölüm, hapis, sürgün… Çalışmakta olan arkadaşlarımız böylesi şeyler de yaşıyor. Her gün tacizle çalışıyor arkadaşlarımız. Bu isimsiz kahramanlar sayesinde gazeteler çıkıyor. O nedenle ben Berivan arkadaşımın nezdinde, haber taşıyan kahraman arkadaşlarımıza daha fazla sahip çıkmalıyız. Bu noktada İHD’nin ve HDP’nin dayanışmasını görüyoruz. Ama diğer değerli basının ve kamuoyunun bu konuda duyarlı olmasını ve basın kurumlarımıza sahip çıkılmasını bekliyoruz.”    ‘Berivan Altan rahatsız edilmemeli’   Son olarak konuşan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise 2019 yılında bu duruma benzer 72 vaka tespit ettiklerini söyledi. “Berivan Altan’ı polis rahatsız etmemeli ve bu uygulamanın derhal son bulmasını istiyoruz” diyen Öztürk, konuya ilişkin Kolluk Gözetim Komisyonu’na başvuru yapacaklarını söyledi.    Aynı zamanda Meclis Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu’na başvuru yapacaklarını da söyleyen Öztürk, “Geçen yıl da bu komisyona başvuru yapmıştık. Fakat bu başvuru ile herhangi bir sonuç alamadık. Bu yıl komisyon başkanı ile görüşerek başvuruyu yapmak isteyeceğim. Şayet görüşemezsem de komisyon üyesi vekillerle görüşüp bu başvurumuzu en kısa zamanda gündeme almalarını ve yeni kurulan bu komisyonu görevini yapmaya davet edeceğiz” dedi.    ‘Komisyon görevini yapmalı’   2014 yılında MİT Kanunu’nda yapılan değişiklik sonrası Meclis Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu’nun kurulduğunu hatırlatan Öztürk, “Görevleri devlet içindeki istihbarat örgütlerini denetlemek. Çünkü bunlara çok geniş yetkiler verildi. Birçok faaliyetin özellikle kamu kurumlarındaki istihbaratlarla ilgili olduğu sonucuna ulaşıyoruz. Normal resmi polisin yasadışı faaliyet yapmasının mümkün olmadığını düşünüyoruz. O halde komisyonun da görevini yapması gerekiyor” diye konuştu.    Öztürk, yeni kurulan Kolluk Gözetim Komisyonu’nda bu vakalarla ilgili disiplin soruşturması başlatılmasını talep etti.    ‘2016 yılından bu yana 31 kişi kaçırıldı’   Aynı zamanda Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun bir alt komisyon kurarak, yasadışı sorgu, kaçırma, ajanlaştırma ve taciz vakalarını incelemesi gerektiğini söyleyen Öztürk son olarak şöyle dedi: “Sadece bu meseleler değil. 2019 yılında Ankara’da 7 kişi kaçırıldı. 6’sı Ankara Emniyeti’nden çıktı. Bu insanlara ağır işkenceler yapıldı. Son dönemde iktidar işkence kelimesini kullanmıyor. Sözleşme zaten sadece işkenceyi tanımlıyor. Ceza Kanunu’nda işkence suçu düzenlenmiş durumda. Anayasa’da açık hüküm var. Kötü muamele kavramı nerden çıktı. İşkence yer ve mekan değiştirdi. Tehdit, dayatma işkence değil midir? 2016’dan bu yana 31 kişi kaçırıldı, bunlara yapılan ağır işkencelere ne diyeceğiz? Rahatsız edilen 72 kişiye yapılan işkence değil mi? Çok sayıda işkence, kötü muamele ve onur kırıcı davranış ile karşı karşıyayız. Siyasi iktidarda bulunanlar kavramlarla oynamamalı.”