Figen Yüksekdağ: Kadın cinayetlerinde iyi hal veren yargı siyasetçilere intikamcı 2019-12-24 10:58:14   ANKARA - Tutuklu bulunduğu ana davadan yargılanan HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Dün bu ülkede Ceren adında gencecik bir kadını sokak ortasında öldüren bir katil  esnetilmiş hukuk kurallarından yararlanarak sokakta hiç bir denetime uğramaksızın yeni cinayetler işleyebilir. Aynı ülkede bir insan cumhurbaşkanını eleştirdiği için 3-4 yıl cezaevinde kalabiliyor" dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tutuklu bulunduğu ana davanın duruşması  Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Figen duruşmaya tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevi'nden SEGBİS ile bağlandı.   'Fezlekelerde ciddi sorunlar var'   Diyarbakır 9’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği birleştirme kararına ilişkin savunması ile başlayan Figen, kendisine gelen bütün fezlekelerde özellikle konuşmaların dökümünde çözümlemeden kaynaklı ciddi sorunlar  olduğunu kaydetti. Aynı durumun  fezleke bakımından da geçerli olduğunun altını çizen Figen, “Konuşmaların bana ait olduğunu ifade etmekte sıkıntı yok ama işin ciddiyeti bakımından bu dökümler sıkıntılı. Konuşmanın durumunu içeriğin yansıtması bakımından yanlışlıkların ciddi sorunlara yol açtığını ifade etmek gerekiyor” dedi.   ‘Özel bir teknik olarak el koydular’   Birleşen fezleke üzerine konuşurken aynı zamanda tutuklu seçilmişler hakkında devam eden davalarda siyasi iktidarın baskısından da bahsetmek gerektiğini belirten Figen, “Partimize çeşitli siyasi operasyonlar düzenlendi. Geride bıraktığımız yıllar boyunca bu operasyonların farklı biçimleriyle karşı karşıya kaldık, ancak siyasi iradeye el koymayı özel bir teknik olarak ortaya koydular. Kendi varlığının ifadesini yargı ile sağlıyorlar. Kayyım atamalarıyla temsiliyete müdahale ediliyor. Bugün de hala devam eden süreç olarak böyle bir saldırıyla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.   ‘Bir hastalığın sirayet ettiğini görüyoruz’   Siyasi iradeye dönük gasp hareketinin ve siyasi operasyonlarla kendi varlığını sürdürme hareketinin  değişik biçimlerde sürdürüldüğüne dikkat çeken Figen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kayyım atamalarıyla birlikte yüz yüze olduğumuz durumun herhangi bir hukukla ilişkisi kalmamış durumda seçme seçilme hakkı ortadan kaldırılmış durumda. Tam anlamıyla verili tüm kuralların paramparça edilme anlayışı ile karşı karşıyayız. Hukuki olarak başkan olarak seçilmesine sorun olmayan biri iki gün sonra sorun görülüyor mazbatasına el konuyor. Kriminalize etme ve hedef haline getirilerek dün itibarıyla 33 belediyemize el konuldu ve yerine kayyım atandı. Bu tablo içinde  bu yargılamaların sağlıklı şekilde sürdürülmesi mümkün değil. Katıldığım tüm duruşmalarda bir hastalığın sirayet ettiğini görüyoruz. Siyasi iktidar toplumsal yapıya kendi hastalığını bulaştırmıştır. Bu hastalığın bulaşması sonucu çok ciddi toplumsal siyasal travmalar oluşuyor.”   'Hakikate ışık tutmak durumundayız'   Ülkede devam eden kadın katliamlarına değinen Figen, şunları söyledi: “Çok yakın zamanda kadın cinayetleri ülke gündemine geldi. Kadın cinayetleri konusunda iyi hal indirimi uygulayan yargı ve siyaset mekanizması söz konusu olduğunda inanılmaz tahammülsüz ve intikamcı. Ve bu siyasi iktidarlar tarafından kabul edilsin ya da edilmesin Türkiye’de çok ciddi bir sosyal yarılmaya neden olmuş durumda. Bu toplumsal yapıyı çürütecek bir durumdur. Biz her şeyden önce hakikate ışık tutmak durumundayız. Dün bu ülkede Ceren adında gencecik bir kadını sokak ortasında öldüren bir katil bu ülkede iyi hal indiriminden yararlanarak açık cezaevine denetimli serbestlik gibi haklardan ve esnetilmiş hukuk kurallarından yararlanarak sokakta hiçbir denetime uğramaksızın yeni cinayetler işleyebilir. Ben daha esaslı cinayetler işleyecektim diyor. Aynı ülkede bir insan cumhurbaşkanını eleştirdiği için 3-4 yıl cezaevinde kalabiliyor. Bu ülkede gazeteciler yıllarca hapishanelerde süründürülebiliyor. Siyasetçiler yıllarca hapis yatırılabiliyor. Bu durum sürdürülemez demiyorum ama bu durum böyle götürülse bile bunun sonucunda çok büyük toplumsal patlamalar yaşanacaktır. Bugün aktif siyasette olsun ya da olmasın 82 milyon insan kafası çalışan insanlar bu derin çelişki ve adaletsizlikte 82 milyonun zihninde çok daha derin yaların oluşmasına yol açıyor.”   ‘Celladın üzerine yürümek zulmünü yüzüne haykırmak zorundayız’   Bütün toplumun karşı karşıya olduğu kötülüğün altını çizmek ve bu kötülük karşısında bir tutum geliştirmek için bunların haksız ve hukuksuzluklarını belirtme4k gerektiğine dikkat çeken Figen, “Bu süreç içinde partime dönük siyasi soykırım operasyonları devam ediyor. HDP’li belediyelere el konulması demek eşit kadın temsiliyetine darbe yapmak demektir. Ve siyasi iktidar ikinci kez kadınların iradesine darbe yapıyor. Birinci darbesinde yine bütün eş başkanlarımız gözaltına alındı, görevden alındı, yıllarca hapiste kaldı, hala büyük bir kısmı hapiste. Bununla yetinmedi siyasi iktidar. 31 mart seçim yenilgisinden sonra yine bir operasyon düzenleyerek intikamını hem halktan hem kadınlardan almaya yöneldi. İktidar intikamını özel olarak kadınlardan almak için yöneldi. Belediyelerde yıllarca kadınlara sunulan olanaklar kadınların toplumda aktif bir unsur olarak var olmasını sağlayan mekanizmalar yıkıldı. Sanki hiç olmamış gibi davranılıyor. Siyasi iktidar, eşbaşkanlık sistemimize 3 ay tahammül edemedi. İkinci kayyım darbesi ile kadınların temsiliyet mekanizmasına el konulmuş oldu. Bu koşullar içerisinde nerede olursak olalım içeride derste dışarıda celladın üzerine yürümek zulmün yüzüne haykırmak konusunda en ufak bir tereddüt göstermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.   'Güçlü duruşumuzla bu bataklığı temizleyeceğiz'   Zulmün demokratik biçimde hesabını sormak konusunda en ufak tereddüt göstermeyeceklerinin altını çizen Figen, “Halkımıza güveniyoruz, halkımız da kendisine güveniyor. Bizler temiz siyasetle güçlü duruşumuzla bu bataklığı temizleyeceğiz.  Geleceğin bizler olacağını ilan ediyoruz.Hapishanelerin yıldırıcılığı ortadan kalkmış durumda 800 binden fazla insan dışarıda tutsak. Denetimli serbestlik adı altında sürekli karakollarla mahkemelerle muhatap olmak zorunda kalıyor. Bin 300’e yakın tutuklu ve hükümlü var bu ülkede. Siyasi tutukluların sayısı 10 binlerle.. Davası devam edenlerin sayısı 100 binlerle ifade ediliyor. Bu memleket ikiye ayrılmış durumda. Biz bunun içerisindeyiz ama dışarıdaki milyonlarca insan adı konulmamış hapishanelerde tutsak hayatı yaşıyor. Bu çok ciddi bir sorun. Bu sorunu çözebilecek sadece yargı mekanizmasının elinde değil ama yargı mekanizmalarının tasarruflarını doğru biçimde kullanması Türkiye’nin önünü açabilmesinde çok önemli bir kapı olabilir” dedi.