Mahkemeden erkek şiddetine karşı emsal karar: Faile elektronik kelepçe 2019-12-04 09:04:47   Şehriban Aslan   DİYARBAKIR - Avukat Öykü Çakmak, bir müvekkilinin dini nikâhla evli olduğu erkek tarafından şiddete maruz bırakıldığını ve buna ilişkin mahkemenin emsal niteliğinde bir karar verdiğini söyledi. Öykü, “Defalarca koruma kararının ihlal edildiğine ilişkin kararlar çıkardık. Nihayetinde süreç ne kadar sıkıntılı olsa da müvekkilimiz açısından şüpheliye elektronik kelepçe uygulaması için karar aldık” dedi.   6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında, pilot uygulama için üç bakanlık arasında 8 Mart 2015'te protokol imzalanmış ve bu protokole göre; "Elektronik kelepçe" uygulaması, pilot il olarak belirlenen Ankara, Antalya, Bursa, İstanbul, İzmir ve Antep’te hayata geçirildi. Söz konusu protokol, 28 Haziran 2019'da yenilenerek Adana, Aydın, Eskişehir, Denizli, Malatya, Mersin, Samsun, Sakarya ve Trabzon'un da pilot illere dahil edilmesine karar verildi. Diyarbakır Barosu Cezaevi İzleme Komisyonu ile Kadın Hakları Dayanışma ve Uygulama Merkezi üyesi Avukat Öykü Çakmak, elektronik kelepçe kararına ilişkin emsal niteliğinde bir karar alınmasını sağladıklarını söyledi. Güvenlik gerekçesi ile müvekkilinin kimliğini ve kararın çıktığı ilin bilgisini veremeyeceğini söyleyen Öykü, söz konusu kararın verilme sürecini ajansımıza anlattı.    ‘Mahkeme elektronik kelepçeye hükmetti’   “Müvekkilim ailesi ile birlikte Diyarbakır’ı terk etmek zorunda kaldı” diye sözlerine başlayan Öykü şunları dile getirdi: “Koruma kararına rağmen ısrarlı takibe ve rahatsız edilmelere maruz kaldı. Bizler de bu ısrara karşı ısrarla bu koruma kararı üzerinden tazyik hapsi hakkımızı kullanarak aile mahkemesi hakimliğine başvurduk. Defalarca koruma kararının ihlal edildiğine ilişkin kararlar çıkardık. Nihayetinde süreç ne kadar sıkıntılı olsa da müvekkilimiz açısından şüpheliye elektronik kelepçe uygulaması için karar aldık. Aynı zamanda müvekkilimin yakın korumaya ihtiyacının olduğunu belirttiğimiz için mahkeme buna da hükmetti.”   ‘Bu karar kadınlar ve yargı açısından çok önemli’   Bu kararın kadınlar ve yargı açısından önemine dikkat çeken Öykü, mahkemelerin bu konuda çok sınırlı inisiyatif kullandığına işaret etti. Öykü, 6284 sayılı yasanın hakimlere çok ciddi bir yetki verdiğini söyleyerek, “Çünkü bu ciddi ve sınırları geniş olan bir yetkinin maksadı ve amacı toplumsal olarak ve şiddetin tarafı olan kadının korunmasını sağlamayı mümkün olduğunca en üst düzeyde tutabilmektir. Maalesef bunu her yargıç açısından söyleyemiyoruz. Yargıçlar bu anlamda kanuni takdir yetkilerini genel olarak daha kısıtlı kullanmaktan yanadır. Fakat başvurduğumuz mahkemede hem müvekkil için koruma kararı hem de elektronik kelepçe kararı aldırdık” diye belirtti.    ‘Elektronik kelepçe sadece 15 ilde bulunuyor’   Son çıkarılan yasa ile birlikte elektronik kelepçenin 15 ilde uygulanmaya başlandığını ifade eden Öykü, “Bu 15 ilin çoğu bölgemiz dışındadır. Hatta bölgemiz içinde bulunan tek il Antep’tir. Bu da bölgedeki kadın cinayetlerinin önünün açılmasında çok ciddi bir etken olarak karşımızda duruyor. Elektronik kelepçe kararı aldığımız il pilot bölgeler arasında yoktu. Bence burada söz konusu mahkemenin yargıcının da politika üreticilerine bunun ne kadar elzem bir mesaj olduğunu göstermek istediğini düşünüyoruz. Çünkü bu elektronik kelepçe uygulaması ciddi manada kadının kendini koruyabilmesini sağlayan en etkili mekanizmadır” diyerek tüm mahkemelerin bunu uygulaması gerektiğine dikkat çekti.    ‘Yargıçların ciddi eğitimlerden geçmesi gerek’   Şiddete karşı mücadele yöntemleri arasında politika üreticilerden beklentilerinin İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmaması olduğunu belirten Öykü, 6284 sayılı yerel mevzuatın genişletilmesi gerektiği ve ısrarlı takip suçunun da bu mevzuat içine yerleştirilmesi gerektiğini söyledi. Öykü, “Yargıçların bu takdiri yetki konusunda da gerek Adalet Bakanlığı nezdinde gerekse diğer mekanizmalar nezdinde yargıçların ciddi eğitimlerden geçirilerek gerçek manada dosya ve olay durumunda ihtiyaç hasıl olan ve kadının talep ettiği bütün hususların kabul edilmesine yönelik bakış açısı değişikliğine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunda kadınlar için ön görülen bütün korumaların yargıçlar ve diğer mekanizmalarda çalışan kamu görevlileri tarafından hakkıyla ve layıkıyla yerli yerinde kullanılmasının bizim konuşacağımız kadına yönelik şiddete ve cinayete dur demek için en önemli politik pratikler olduğunu düşünüyoruz” dedi.