Kayıp yakınlarının eylemi 562'nci haftasında 2019-11-16 14:00:31   DİYARBAKIR - İHD ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” sloganıyla gerçekleştirdikleri eylemin 562’nci haftasında Ali Tekdağ’ın akıbetini sordu.   İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenledikleri oturma eyleminin 562’incisini gerçekleştirdi. Dernek binası önünde gerçekleştirilen ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme, kayıp yakınları, İHD yöneticileri ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın da katıldı.    ‘23 yıldır haber alınamıyor’   Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, 13 Kasım 1994 yılında Diyarbakır’ın Dağkapı semtinde silahlı sivil kişiler tarafından kaçırılan ve 23 yıldır kendisinden haber alınamayan Ali Tekdağ’ın hikâyesini paylaştı. Adnan, Ali Tekdağ’ın eşi Hatice Tekdağ’ın anlatımlarına yer vererek şunları aktardı : “13 Kasım 1994 günü evden beraber çıktık. Dağkapı Şekerbank’a kadar dolmuşla gittik. Sonra Ali, ‘5 dakikalık bir işim var döneceğim sen bekle’ dedi. Yaklaşık 15 dakika sonra geldi. Fakat yanımda durmayarak geçti. ‘Ali’ diye seslendim. Bana eliyle ‘git’ diye işaret etti. Sivil silahlı 3-4 kişi arkasından gidiyordu. Eşim bir köşeyi dönmek üzereyken koşmaya başladı. Arkasından silahlı kişiler ateş etmeye başladı. Eşim kendisini yere attı. Aynı kişiler eşimin ceketini çıkarıp kafasına sardılar. Orada bulunan bir binanın içine soktular. 10 dakika sonra beyaz bir minibüs geldi. Minibüse bindirip, çevik kuvvet yönünde hareket ettiler.”   ‘Savcı şahit istedi, tek şahit benim’   Adnan, o dönemde Ali Tekdağ’ın eşinin Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne başvuruda bulunduğunu aktararak, “Ertesi gün DGM savcılığına dilekçe ile başvurdum, ‘Bu olay yenidir sonra gel’ dediler. Ben bir hafta beklemeden, 3 gün sonra tekrar gittim. Ondan sonra her gün gittim. Yaklaşık 2 ay sonra, kapıdaki polis her gün gelmeme kızarak, bir gün beni savcılığa çıkardı. Savcı ‘Bana şahit göster’ dedi. Ben de ‘Şahit benim’ dedim. Kızımı ve beni, odadan dışarı çıkardı. Bir yere telefon etti ve tekrar bizi odaya çağırdı. ‘Telefon ettim bizde değilmiş’ dedi.  Aynı sıralarda Diyarbakır cezaevinde tutuklu bulunan Seyfettin Demir, Özgür Gündem Gazetesi’ne ‘Ben Ali Tekdağ ile birlikte gözaltındaydım. Ali, beni öldürecekler aileme söyleyin, diye bağırıyordu’ şeklinde bir açıklama yapmış. Bunun üzerine tekrar savcıya gittik. Savcı ‘Burada Seyfettin Demir’in dosyası var, ama Ali Tekdağ diye birine ait dosya yok’ dedi. Bu girişimden sonra ev adresimi aldılar ve ‘Bir daha buraya gelme’ dediler. O zamandan bu yana hiç bilgi alamadım” dedi.   ‘Devlet kardeşimin nerde olduğunu biliyor’   Ardından konuşan Ali Tekdağ’ın kardeşi İffet Mutaş, devletin kardeşinin varsa bir cezası ceza vermelerini yoksa neden katledildiğini sordu. İffet, “Psikolojisi bozulan bir jitemci vardı. Yapılan işkencelerden dolayı içine attığı için psikolojisi bozulmuştu. Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne götürüldü. Doktor ona ‘içinde ne varsa söyle yoksa daha kötü olursun’ demiş. Jitemcide kardeşime yapılan işkenceyi ve nasıl öldürdüklerini bir basına anlattı sonra oda ortadan kayboldu. Kardeşimin Silvan ve Amed arasında bir yerde gömüldüğünü söyledi. Devlet yerini biliyor ama söylemiyor. Silvan’dan her geçtiğimde Ali diye bağırıyorum ben seni görmüyorum ama sen beni görüyorsun diyorum. Ali benim arkadaşımdı beraberdik oynuyorduk. Yaşadığım sürece peşlerinden gideceğim. Asla unutmayacağım. Elim ayağım tuttuğu sürece akıbetini soracağım” ifadelerini kullandı.    Açıklama kayıplar anısına yapılan 5 dakikalık oturma eyleminin ardından sona erdi.