‘Ekoloji Politik’ konferansı son buldu 2019-11-10 19:38:48   İSTANBUL - SYKP’nin düzenlediği “Ekoloji Politik” konferansında konuşan Politik Ekoloji-İklim Krizi yazarı Demetrios Roussopoulos, sosyal ekoloji fikrini geliştirme ve sosyal ekolojinin bir parçası olarak demokratik konfedaralizm ve PKK Lideri Abdullah Öcalan ve Murray Bookchin’in çalışmalarının önemine dikkat çekti.    Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi’nin (SYKP) “Ekoloji Politik” başlığıyla Şişli’de bulunan Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde düzenlediği konferans öğleden sonraki oturumunla sona erdi. Konferansa Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Tülay Hatimoğulları, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit,  Yunanistan, Almanya, Lübnan, Fransa, Brezilya, gibi çok sayıda ülkeden siyasi parti ve ekoloji örgütü katıldı. “Ekoloji mücadelesinin toplumsal ve sınıfsal boyutu” başlığıyla düzenlenen forumun son oturumunun moderatörlüğünü Yaşayan Marksizm’den Kenan Kalyon yaparken; Güney Afrika’dan Witwatersrand Universitesi’nde ekonomi politiği profesörü Patrick Bond, Avusturya Sosyalist Sol Parti lideri Sonja Grusch, Politik Ekoloji- İklim Krizi yazarı Demetrios Roussopoulos ve Karaburun Gündelik Yaşam Bilimi ve Kültür Derneği’nden Melda Yaman, sunum yaptı.    ‘Sosyalist kuruluşlara ihtiyaç var’   İlk sunumu Güney Afrika’dan Witwatersrand Universitesi’nde ekonomi politiği profesörü Patrick Bond, sinevizyon gösterimiyle yaptı. G. Afrika’da “iktidar halka” sloganının kullanıldığını söyleyen Patric Bond, Güney Afrika, Türkiye ve Brezilya alt emperyalist olarak çok üst düzey sömürünün sürdüğü yerler olduğunu belirtti. Fikirler üzerinde bir mücadele sürdürülmesi gerektiğinin altını çizen Patric Bond, “İklim eyleminin gücü ve zayıflıkları, iklim adaletinin ihtiyacı, feminist-sosyalist kurtuluşa ihtiyaç var” dedi.   ‘Sosyaliz mi barbarizm mi geleceğin sorusu bu’   Avusturya Sol Parti lideri Sonja Grucsh da ekolojik afetlere ve felaketlere hiçbir zaman yeterince değinilemeyeceğine dikkat çekti. Küresel ısınmanın, havanın, toprağın ve suyun kirlenmesinin aynı zamanda gıdanın fiyatının artışının ve milyonlarca insanın evini terk etmek zorunda kalışının birçok kişi tarafından fark edildiğini dile getiren Sonja Grucsh, “Sadece biz değil bilim insanları on yıllardır bunlara dikkat çekiyorlar. Karbondioksitin atmosferdeki negatif etkileri 1995’te ilk olarak söylendi. BM’nin ilk İklim Zirvesi 40 sene önce gerçekleşti.  Vakit kaybetmeksizin enerji üretimini fosillerden nükleer enerjiden kurtarmak gerektiği belirtildi. Ama son 10 senedir bir şey olmuyor. Bir adım atılmıyor, sahte deklarasyonlara rastlıyoruz. OCD, Paris iklim Anlaşması’nı desteklediğini söyledi. Bu saçma. Petrol şirketlerini bir araya getiriyor, topraktan petrol çıkarıyorlar. On milyar dolar yatıracaklarmış ve de fosil enerjisinin bir kısmını tutacaklarmış, çıkarmayacaklarmış. Paris Anlaşması’na desteklerinin ne kadar yalan olduğunu görüyoruz. Ama aynı zamanda büyük hareketler görüyoruz, milyonlarca insan dünya çapında karşı çıkıyor. Bu da bize olanak sağlıyor. Bir değişim olabileceğinin olanağını sağlıyor. Lüxemburg, diyor ya ‘sosyalizm mi barbarizm mi?’ bu geleceğin sorusu” diye konuştu.    ‘Doğanın sömürüsü modern çağa ait değil’   Politik Ekoloji- İklim Krizi yazarı Demetrios Roussopoulos ise politik ekoloji ve sosyal ekoloji hakkında bir sunum yaptı. Doğanın sömürüsünün modern çağa ait olmadığını kaydeden Demetrios Roussopoulos, “İlk kapsamlı hava kirliliği kanunu Britanya 1863’te yürürlüğe girdi. Kanun aynı zamanda ilk kirlilik kontrol ajanslarını da beraberinde getirdi. Yaklaşık 100 sene sonra 12 kurum oluşturulmuştu. Bugün bu tür kurumlar birçok ulus devlette bulunuyor. 1886’da ilk Uluslararası Çevre Anlaşması imzalandı. 1993’te ilk yaklaşık 250 anlaşma vardı böyle. 1972’den beridir BM Çevre Konferansları Stockholm’de başladı çevre koruma programlarını yürürlüğe soktular. Ama şunu biliyoruz, hala bugün çok ciddi bir problemle karşı karşıyayız. Dönüm noktasındayız” dedi.   ‘Abdullah Öcalan ve Murray Bookchin’in çalışmalarının önemli’   Sermayeye ve devlete asla güvenilemeyeceğinin altını çizen Demetrios Roussopoulos, mahallelere, şehirlere dayanana yani alttan gelen radikal bir dönüşümün gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı. Sosyal ekoloji fikrini geliştirmede, sosyal ekolojinin bir parçası olarak demokratik konfedaralizmi PKK Lideri Abdullah Öcalan ve Murray Bookchin’in çalışmalarının önemine dikkat çeken Demetrios Roussopoulos, “Sosyal güvenlik ve gıda egemenliğine sahip olmalıyız. Programlar yaratmalıyız. Çevre sorularını sosyal sorulara bağlantılayan şeyler yapmalıyız. İşbirliğine dayanan toplumsal cinsiyet eşitliğinin olduğu, ırkçılığın olmadığı” diye konuştu.   Rojava’dan mesaj   Demetrios Roussopoulos’un konuşmasının ardından Rojava’dan konferansa gönderilen mektup, Kürtçe, Türkçe ve İngilizce olmak üzere üç farklı dilde okundu.    “3 yıl önce Rojava’da yaşayan insanlar olarak Rojava’yı yeniden yeşillendirelim çabası başlattık ve aynı isim altında uluslararası bir kampanya başlattık” denilen mektup şöyle devam ediyor: “Bölgedeki ekolojik zorlukları analiz etmeye yöneldik su kıtlığı, mono kültür, hava kirliliği ve çöp sorunlarıyla karşı karşıya kaldığımız bütün zorluklara bir alternatif ürettik. Siyah ve gri suyun filtreleme yoluyla yeniden kullanıma açmak, permakültür yoluyla tarıma yönelik yaklaşımları dönüştürmek, yenilenebilir enerjiyi kullanımını arttırmak, doğa konusunda eğitimler yapmak. Rojava için insanlık ve doğayla ilişkisi için  yeni bir yol var.    Biz kendimizi doğanın üstünde görmüyoruz. Biz doğa ile bir denge içerisinde bir hayatı savunuyoruz. Yaşlıların tarım konusundaki bilgilerini korumaya çalıştık. Tüm dünya da insanlar iklim değişimi ve ekolojik sorunlar konusundan çalışıyorlar. Biz burada kendimizi bu işin bir parçası olarak görüyoruz ama aynı zamanda da bütün bu ekolojik zorluklarla uğraşırken bir yandan da bütün dünyada ekolojik krize çözüm bulmanın yolunun kendimizi de dünyadaki toplumlar gibi örgütlenmek sorununa odaklanıyoruz. Rojova’da ki feminist-ekolojik taban hareketi bunun temel örneklerinden biri. Operasyonun başlamasıyla birlikte bir taraftan bu somut projelere ara vermek zorunda kaldık. Öte yandan da ekolojik bir krizin genel olarakta modernite kriziyle karşı karşıya kaldık ve bu  yüzden de savaşın doğa ve halklar üzerindeki sonuçları konusunda son derece üzgünüz ve bu konuda uyarılarda bulunuyoruz. Umuyoruz ki dünyanın farklı yerlerindeki deneyimleriyle birlikte adalete ve ekolojik bir dünyaya daha fazla yaklaşacağız.”   Mektubun okunmasının ardından konferans son bulurken konferansın sonuç bildirgesinin yarın açıklanacağı belirtildi.