TJA: Biz kadınlar vardık var olmaya devam edeceğiz 2019-11-01 16:02:12   VAN - TJA, “Değişim ve özgürlük için sen de ayağa kalk” sloganıyla başlattığı 6 aylık kampanyanın 4’üncü ayında 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında mücadelelerini sürdüreceklerini duyururken, “Biz kadınlar vardık, var olmaya devam edeceğiz” dedi.    Van’da Tevgera Jinên Azad (TJA), “Değişim ve Özgürlük İçin Sen de Ayağa Kalk” sloganıyla başlattığı 6 aylık kampanyanın 4’üncü ayına girdi. TJA, kampanyanın dördüncü ayında 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olması dolaysıyla yapılacak etkinliklere ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Halkların Demokratik Partisi Van İl Örgütü binasında yapılan açıklamada “Jin jiyan azadî” ve “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları atıldı. Çok sayıda kadının katıldığı açıklama öncesi kısa bir konuşma yapan HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, sabah saatlerinde aralarında Saray Belediye Eşbaşkanı Caziye Duman, TJA aktivistleri ve HDP’li yönetici ve belediye meclis üyelerinin de aralarında olduğu 14 kadının gözaltına alındığını hatırlattı.    ‘İktidarın korkulu rüyası olmaya devam edeceğiz’   Kadınların erkek zihniyetine karşı mücadelesini yükselteceğini belirterek, kadınların iktidarın en büyük korkulu rüyası olduğunu vurguladı. Muazzez, “Bizler biliyoruz ki AKP’nin Kürt düşmanlığı ve kadın düşmanlığı partimiz üzerinden özgürlük mücadelesi yürütenler üzerinden devam etmektedir. İktidara sesleniyoruz: Biz kadınlar sizin de iktidarınızın da korkulu rüyası olmaya devam edeceğiz. Bu gözaltı operasyonu, 5 bin yıllık eril zihniyetin kadın üzerinde yürüttüğü şiddet, soykırım politikalarına karşı yürüttüğümüz 100 yıllık mücadelenin kazanım sonucu dünyaca kabul edilen Rojava kadın devrimini hazmedememenin bir yansımasıdır. Bizler eşit, cinsiyet özgürlükçü, demokratik yaşamın inşası olan Rojava’da yürütülen soykırım politikaları ve yine 1 Kasım Dünya Kobanê Günü’nde yapılması ayrıca manidardır” diye ifade etti.   ‘Varız var olmaya devam edeceğiz’   Muazzez devamında şunları dile getirdi: “Biz kadınlar şunu söylüyoruz; eril zihniyete karşı 100 yıldır mücadele ettik, bu gün de ülkemizde Kürt halkı ve kadınlar başta olmak üzere dikta, tek adam rejimine karşı barışı, eşitliği, cinsiyet özgürlükçülüğü ve yaşamı savunan tüm muhalif kesime yapılan baskılar yerini bulamayacaktır. Kadınların öncülüğünde bu topraklarda bu coğrafya da birlikte yaşamın önünü açacağız. Kadın katliamlarının, soykırımlarının, şiddetinin her gün artığı ve bunun önünü açtığı AKP politikalarına karşı mücadelemiz devam edecektir. Tekçi zihniyeti ve dikta rejimi ve dünya genelinde yürütülen tekçi kapitalist sistemin çöküşü kadınların elinden olacak bizler varız var olmaya devam edeceğiz.”   ‘Katliamlara karşı mücadele ediyoruz’   Ardından kadınlar adına açıklamayı HDP Van İl Eşbaşkanı Öznur Bartın okudu. Kadınlar olarak erkek-devlet şiddetine karşı “Yaşamak istiyoruz” şiarıyla Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü olan 25 Kasım çalışmalarının startını verdiklerini söyledi. Öznur, “Kadının iradesi, bedeni ve emeği; sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik alanda çok boyutlu şiddet, sömürü ve ayrımcılıkla kuşatılmıştır. Biz kadınlar, bir yandan erkek egemen sistemin kadınlara açtığı savaşla, diğer yandan da Kuzey ve Doğu Suriye halklarına yani Rojava Kadın Devrimi’ne yönelik savaşın yarattığı katliamlar ve yoksullukla, kayyımlar eliyle irademizin gasp edilmesine karşı mücadele ediyoruz” dedi   ‘Erkek yargı kararlarını kabul etmiyoruz’   Yılın 9 ayında yaklaşık 300 kadının erkekler tarafından katledildiğini hatırlatan Öznur, kadın örgütlerinin ulaşabildiği verilerin dışında kalan birçok kadın katliamına ‘intihar süsü’ verildiğini dile getirdi. Fiziksel, ekonomik, sosyal psikolojik şiddete susmayan kadınların katledildiğine dikkat çeken, Öznur, kadınların en yakınları tarafından katledildiğine işaret etti. Öznur, “Emine’nin  ‘ölmek İstemiyorum’ çığlığı, ‘yaşamak İstiyoruz’ çığlığımızı büyüttü. Bu çığlığı söndürmek isteyenler, Emine Bulut’un katilinin yargılandığı davayı alelacele sonuçlandırarak, alt sınırdan ceza vererek dosyayı kapatmaya çalıştı. Bu tür erkek yargı kararlarını kabul etmiyoruz” diye belirtti.   ‘Katliamlar sistematik bir şeklide devam etti’   Kadına yönelik şiddet, taciz, istismar ve katliamların sistematik bir şekilde devam ettiğini söyleyen Öznur, erkeklerin, birbirinden ve erkek egemen sistemden aldıkları güçle bu katliam ve tecavüzleri gerçekleştirdiğinin altını çizdi. Öznur, “Kadınlara, ‘Nafaka düzenlemesine itiraz etmeyin, şiddete karşı sessiz kalın, evde oturun çocuk doğurun’ diyenler, erkeklere de, ‘Siz kadınları katledin, biz arkanızda dururuz’ mesajı vererek, kadına yönelik şiddete suç ortaklığı yapıyor. Binlerce kadın, erkek egemen sistemin özündeki kadın düşmanlığının en çıplak halinin cisimleştiği bu iktidarın politikaları sonucunda yaşamını yitiriyor” sözlerini kullandı.    ‘Özsavunmamızı örgütlemeye devam edeceğiz’   Kadın katliamlarının politik olduğunu ve politik mücadeleyle önlenebileceğini belirten Öznur, şöyle devam etti: “Bu yüzden ‘kadın katliamları ve kadına yönelik şiddetle mücadele, temel mücadele alanımızdır’ diyoruz. Gerek şiddeti teşvik eden gerekse cezasızlığı doğuran yasa ve uygulamaları değiştirecek, bugüne kadar yaptığımız gibi bugünden sonra da kadın örgütleriyle birlikte sokakları, adliyelerin önünü terk etmeyeceğiz. Ne kadın katillerinin, ne de azmettirenlerin yakasını bırakmayacağız. Kadınları katledenlere haksız tahrik ve iyi hal indirimi uygulayan, özsavunmasını uygulayan kadınları ise ömür boyu hapishanelerde tutan erkek yargı kararlarınıza karşı mücadele edeceğiz. Özsavunma bir haktır ve özsavunmasını uygulayan kadınlarla yan yana olmaya, özsavunmamızı örgütlemeye devam edeceğiz.”   ‘Kadına yönelik şiddetin asıl sorumlusu iktidardır’   “İstanbul Sözleşmesi’ne tahammülleri olmayan iktidar kadına yönelik şiddetin asıl sorumlusudur” diyen Öznur, “AKP, çok defa bu ve benzer söylemler ve pratiklerle, kadına yönelik şiddet ve kadın katliamlarını açık veya örtük biçimde onaylamış, haksız tahrik, iyi hal indirimi gibi yöntemlerle kadın cinayetlerine azmettirmiş, bu örgütlü suça ortak olmuştur. Bugün de imzaladıkları İstanbul Sözleşmesi’ne ve kendi çıkardıkları 6284 Sayılı kanuna dahi tahammül edemiyorlar. Uygulamadıkları İstanbul Sözleşmesini ve 6284 Sayılı kanunu tümüyle kaldırmak için kampanya yürütenler, kadın katliamlarının, kadına yönelik şiddetin asıl sorumlusudur” ifadelerini kullandı.   ‘Bu devrim tüm dünya kadınlarının devrimidir’   Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarına değinen Öznur, saldırıların kadın devrimine yönelik bir saldırı olduğunu söyledi. Öznur, son olarak şöyle dedi: “Bu devrim sadece Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında yaşayan kadınların değil, başta Türkiye ve Kürdistan olmak üzere eşitlik ve özgürlük mücadelesi yürüten tüm dünya kadınlarının devrimidir. IŞİD barbarlığına karşı büyük bedeller ödenerek kurulan bu devrime karşı, AKP-MHP-Ergenekon faşist ittifakı, IŞİD’in üniforma giymiş hali olan ÖSO çetelerini de yanına alarak devrimi boğmaya kalkışmaktadır. ÖSO'nun girdiği Girê Spî'de yağma ve talanın yanı sıra kadınlara çarşaf zorunluluğu getirerek, kadınların dışarı çıkmasını yasaklaması miras aldıkları IŞİD uygulamalarıdır. Bu açıdan bir kez daha ifade ediyoruz: Bu savaş, Kürtlere, halkların ortak yaşam iradesine, kadınlara ve kadın özgürlükçü yaşama karşı başlatılan bir savaştır.”    Açıklama, “Baskılar bizi yıldıramaz” ve “Jin jiyan azadi” sloganları ile sona erdi.