Suriye Anayasa Komitesi’nde Özerk Yönetim yok 2019-10-29 11:16:42   HABER MERKEZİ - Cenevre’de 30 Ekim’de görüşmelerine başlanacak olan Suriye Anayasa Komitesi’ne Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi dahil edilmedi. Özerk Yönetim, “Halkımızın anayasa çalışmalarından uzak tutulmasıyla çözüm için yanlış yol seçilmiştir. Ayrıca Suriye’nin bir bölümünün bu çalışmalardan uzak tutulmasıyla demokratik bir anayasa oluşturulamayacağı gibi hiçbir şekilde çözüm ve huzur da sağlanamayacaktır” uyarısında bulundu.    Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen Suriye Anayasa Komitesi görüşmeleri ve çalışmaları hakkında bilgi vermek amacıyla BM Cenevre Ofisi’nde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. 150 kişilik Anayasa Komitesi’nin Cenevre’ye gelmeye başladığını ifade eden Özel Temsilci, anayasa toplantılarının resmi açılışının 30 Ekim’de BM Cenevre Ofisinde yapılacağını duyurarak komitede Özerk Yönetim’den temsilci olmayacağını tekrarladı.   Suriye rejimi yüz yüze görüşmelere katılacak   “Anayasa komitesini oluşturma anlaşmasının, Suriye rejimi ile muhalifler arasında yapılan ilk yapılan siyasi bir anlaşmadır” diyen Geir Pedersen, muhalifler ve rejim adına komitede yer alanların yüz yüze görüşmelere katılacağını kabul ettiğini belirtti. Anayasa komitesi çalışmalarının tek başına Suriye’deki ihtilafları çözemeyeceğin altını çizen Geir Pedersen, “Anayasa komitesinin bir araya gelmesi, yeni Suriye’ye gidecek yolda doğru bir atılasında önemli bir adım olabilir” dedi. Yeni anayasa çalışmalarının Suriye halkı için bir umut olduğunu iddia eden Geir Pedersen, esir alınan insanların serbest bırakılması, kaçırılan ve gözaltında kaybedilen insanların akıbetinin ne olduğunu ortaya çıkarılması bu sürece katkı sunacağını söyledi.   ‘BM tüzüğüne saygı duyulacak’   Anayasa komitesi çalışmalarının BM tüzüğüne saygı duyularak ve BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye kararları doğrultusunda yürütüleceğini belirten Geir Pedersen, “Suriye’nin egemenliği, toprak bütünlüğü, birliği ve bağımsızlığının korunması yeni anayasanın ve yapacağımız çalışmanın temel kriterlerini oluşturacaktır” dedi. Özel Temsilci, yeni anayasa çalışmalarının, 2254 sayılı BM Güvenlik konseyi kararları doğrultusunda aynı zamanda ileriki süreçte BM denetiminde ülke genelinde bir seçimin gerçekleştirmesini ve daha geniş katılımlı siyasi bir sürecin başlatılması gerekliliğini de amaçladığını söyledi.   ‘Anayasa Suriye halkı tarafından onaylanmalı’   Yapılacak yeni anayasanın masadakilerden öte Suriye halkı tarafından kabul görmesinin şart olduğunu ifade eden Özel Temsilci, “Dışarıdan birileri değil, yapılacak anayasayı Suriye halkı tarafından onaylanmalı. BM süreci kolaylaştırmak ve sürecin güvenirliğini sağlamak ve korumak adına bu çalışmada olacaktır. Anayasa komitesi üyelerinin kararları, oy birliği veya yüzde 75 çoğunluk aranarak alınacaktır. Taraflar arasında ortak uzlaşma sağlanmadan hiçbir karar onaydan geçmeyecektir” dedi.   Özerk Yönetim masada yok   Bir gazetecinin Kürtlerin veya QSD’nin bu komite içerisinde yer alıp olmayacağı sorusu üzerine Geir Pedersen, “Bu komite içerisinde Kürtler de var, ama Demokratik Suriye Güçleri (QSD) adına bir temsilcinin olmayacağı noktasında haklısınız” demekle yetindi.   Öte yandan, Suriye Özel Temsilcisi, 30 Ekim’de başlayacak anayasa komitesi toplantıları öncesinde yarın akşam saatlerinde BM Cenevre Ofisi’nde Astana görüşmelerinin garantör ülkeleri olan Türkiye, İran ve Rusya’nın Dış İşleri bakanlarıyla bir araya gelecek.   Özerk Yönetim’den açıklama   Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi de dahil edilmedileri Suriye Anayasa Komitesi’ne ilişkin açıklama yaptı. Özerk Yönetim’in yazılı açıklaması şöyle:   “Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Türk devletinin bölgemize dönük işgal saldırılarında bulunduğu bir dönemde yakın bir tarihte kurulduğu açıklanan Suriye Anayasa Komitesi’nin toplantı hazırlıklarının yapıldığını açıkladı. Bilindiği gibi Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi temsilcileri bu komiteye dahil edilmedi. Özerk Yönetim’in bu komiteye dahil edilmemesi, Türk devleti ve çetelerinin bölgedeki hak ihlallerine gözlerin kapatılması ve aynı zamanda 5 milyon Suriyelinin iradesinin yok sayılması anlamına gelmektedir.   ‘DAİŞ’in zemini hazırlanıyor’   Halkımız, DAİŞ çetelerine karşı büyük bir fedakarlık ile tarihi bir zafer kazandı. DAİŞ liderinin öldürülmesi Suriye başta olmak üzere tüm dünya için büyük bir zaferdir. El-Bağdadi’nin Türkiye’nin kontrolü altındaki bölgelerdeki varlığı, Türkiye’nin DAİŞ’in yeniden dönüşünün zeminini hazırladığının en açık göstergesidir. Zaten Türkiye, bu amaçla bölgemize saldırmaktadır. Saldırılar ile ayrıca Kürt halkı başta olmak üzere Suriye halklarının katledilmesi hedeflenmektedir.   ‘Bu durum komitenin adaletsizliğini de göstermektedir’   Özerk Yönetim’in anayasa çalışmalarından uzak tutulması ve bu tarz yaklaşımlar, Suriye için demokratik bir çözüme hizmet etmemektedir. Bu durum aynı zamanda komitenin adaletsizliğini de göstermektedir. Özerk Yönetim olarak, demokratik, çok renkli ve toprak bütünlüğünün korunduğu bir Suriye için mücadele etmeye devam edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Tüm dünya kamuoyuna, terörün bitirilmesinde baş aktör olan Kürtler başta olmak üzere bölge halklarını inkar eden siyasetlerin karşısında durma çağrısı yapıyoruz. Aynı zamanda dünya kamuoyu, Türk faşizminin saldırılarına karşı duyarlı olmalıdır. Halkımızın anayasa çalışmalarından uzak tutulmasıyla çözüm için yanlış yol seçilmiştir. Ayrıca Suriye’nin bir bölümünün bu çalışmalardan uzak tutulmasıyla demokratik bir anayasa oluşturulamayacağı gibi hiçbir şekilde çözüm ve huzur da sağlanamayacaktır.   Ülkedeki ve yurt dışındaki halklarımızı kendilerini inkar eden bu uygulamalara karşı protesto eylemleri gerçekleştirmeye çağırıyoruz. Çünkü bu çalışmalara halkımızı ve bölgeyi hiçbir şekilde temsil etmeyen Türkiye’nin çeteleri, DAİŞ’e destek veren kişiler ile Suriye’nin parçalanması ve Türk devlet işgaline alkış tutanlar davet edilmiştir. İşgal ve iç savaşa karşı direnenlerin bu çalışmalara dahil edilmemesi şaşırtıcıdır.”   Özerk Yönetim’in olmadığı görüşmeler sonuçsuz kalmıştı   Birleşmiş Milletler öncülüğünde Suriye’deki iç savaşa siyasi çözüm arayışı, ilk olarak Cenevre Görüşmeleri adı altında 2011 yılında başlatılmıştı. Bölgenin hem askeri hem de siyasi anlamda en büyük aktörü konumunda olan Kürtler davet edilmeden 2017 yılının son aylarına kadar toplamda Cenevre’de, 8 görüşme gerçekleştirilse de Suriye’de siyasi çözüm adına hiçbir gelişme sağlanamadı. Kasım 2017’de düzenlenen Cenevre-8 görüşmelerinin son gününde basının karşısına geçen BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Cenevre görüşmelerinin başarısızlıktan ibaret olduğunu itiraf etmiş ve ardından da görevinden ayrılacağını duyurmuştu.