Sığınmacı ve mültecilerin durumu: Karmaşık ve dünya genelini ilgilendiriyor 2019-10-26 09:02:15   Melike Aydın   İZMİR - Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları nedeniyle mülteci sorununun daha fazla artacağını belirten Yunanistanlı Avukat Natasha Dailiani, “Saldırılarda çok fazla insan kaybı yaşanacaktır. Eğer Avrupa buna rağmen Türkiye’nin avantajına olacak şekilde dahil olursa daha fazla sığınmacı gelecektir ve kontrolsüz bir sonuç doğuracaktır” dedi.    Çatışma, şiddet ve baskı sebebiyle zorla yerinden edilen kişilerin sayısı küresel çapta rekor düzeylere ulaşırken, Türkiye dünyada en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke olmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHRC) verilerine göre, Türkiye’de 3,6 milyondan fazla kayıtlı Suriyeli mülteci bulunurken, bunun yanı sıra UNHRC’nin ilgi alanına giren 365 binden fazla diğer uyruklardan mülteci ve sığınmacıya ev sahipliği yapıyor.   Türkiye’nin 9 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlattığı ve 17 Ekim’de ateşkes ilan edilen operasyonda yine BM raporuna göre 80 bini çocuk 176 bin insan yerinden edildi. Yunanistan’da mültecilerin insan haklarına uygun şekilde yaşayabilmeleri için hukuki destek veren Leye Center Leşse avukatlarından Natasha Dailiani, yaşanan göçmen sorununun sadece Avrupa’nın değil dünyanın sorunu olduğunu belirterek, göçmenlerin neden ülkelerinden çıkarılmaya zorlandığının sorgulanması gerektiğini ifade etti.     ‘Operasyonun göçmen sorununa etkisini kestirmek güç’   Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürtlere yönelik operasyonun Avrupa’ya dönük göçmen sorununa olan etkisini şimdiden kestirmenin mümkün olmadığını söyleyen Natasha, hâlihazırda Avrupa’nın da bir insanlık krizinin ortasında olduğunu dile getirdi. Yunanistan’ın da Türkiye’den gelen göçmen dalgasının tam ortasında olacağını bildiğini kaydeden Natasha, şöyle devam etti: “Bunu durdurmakla ilgili düzenlemeler yapmaya çalışıyorlar ve bunun Avrupa’ya yayılmasını engellemek için de büyük çaba içindeler. Yunanistan için büyük sonuçları olacağının farkındalar. Bununla ilgili Yunan hükümeti geçen hafta yeni stratejisini ve yeni yasal düzenlemelerini paylaştı. Her hâlükârda sığınmacılara uygulanan yasalar daha sınırlayıcı olacak. Böylece insanların Avrupa’ya ulaşmaları daha zorlaşmış olacak. Bu daha kapalı bir sınır sistemi anlamına geliyor” dedi.   ‘Türkiye Avrupa ile yapılan anlaşmaları uygulamadı’   Avrupa’nın insan hakları ihlallerine rağmen bu saldırılara Türkiye’nin avantajına olacak şekilde dahil olması halinde, daha fazla sığınmacının geleceğini ve bunun da kontrolsüz bir sonuç doğuracağını belirten Natasha, “Türkiye’nin adil olmayan saldırılarında insan hakları kaybı arttıracaktır. Sanırım Türkiye hükümeti bu aşırılıkları hakkında gayet net bir tavır takınmakta. Türkiye gerçekten de Avrupa’nın ne istediğine önem vermiyor. Sanırım Erdoğan’ın Türkiye’nin bu savaşa neden başladıklarını ve neyi ‘koruma’ altına aldıklarını açıkladığından bu yana Avrupa’da herkes Türkiye’nin kendi tarafında olduğunu düşünüyor. Avrupa için bu tek seçenek gibi düşünülüyor. Bu kriz zaman zaman Avrupa üzerinde baskılar yaratıyor fakat buradaki asıl nokta zaten Türkiye’nin Avrupa ile anlaşmaları başarısızlığa uğramış ve yerine getirilmemiş, yani plana uyulmamış olması” diye konuştu.    ‘Neden bu insanlar ülkelerinden çıkmaya zorlanıyor?’   Türkiye’nin Kürt halkına dönük saldırılarının Avrupa üzerinde baskı yaratmadığının altını çizen Natasha, Türkiye’nin Avrupa’ya ona yardım etmediği veya destek olmadığı şeklindeki şikayetlerde bulunmasının da anlamsız olduğunu kaydetti. Natasha, “Çözümün ne olduğunu bilmiyorum ama eminin ki sorulardan biri ‘Neden bu insanlar ülkelerinden çıkmaya zorlanıyor?’ Hiç kimse gerçek anlamda bilmiyor. Hükümetin, Avrupa Birliği’nin (AB) de bu bilgilere sahip olup olmadığını bilmiyoruz. Bu bütünsel bir problem. Eğer bir çözüm olacaksa muhtemelen bu insanlara yaşayabilecekleri güvenli bir alan yaratmakla olur. Bu da Avrupa’nın tek başına yapabileceği bir iş değil. Eğer Avrupa’ya güvenli bir patika açmak istiyorlarsa, bunun AB sözleşmeleri ile ilgili çeşitli zorlamalardan kaynaklı birçok soruna yol açacağını biliyoruz” diyerek yeni gelişecek sorunlara işaret etti.   ‘Sorun karmaşık ve dünya genelini ilgilendiriyor’   Özellikle sınıra yakın olan yerlerde sorunun çözülmesinin mümkün olmadığını aktaran Natasha,  sorunun oldukça karmaşık ve aslında dünya genelini ilgilendiren bir durum olduğunun altını çizdi. “Problemler artık avukatların yapacağı hizmetin ötesine taşınmış durumda ama her gün insan hakları için mücadele ediyoruz ve edeceğiz” diyen Natasha, ancak Avrupa genelinde alınan kararlar çerçevesinde barışçıl bir yolla hak savunuculuğu yapabildiklerini vurguladı.    ‘İnsan hakları bu karmaşık durumla iç içe geçti’   Natasha son olarak şunları dile getirdi: “Yunan işçi piyasasında bunu göstermek için çabalıyoruz, dilin anlaşılmada barikat olmasının önüne geçmeye çalışıyoruz. Onurlu bir yaşam için haklarını geri almalarını sağlamaya çalışıyoruz. Çünkü birçok insan temel haklarından, geldikleri yerlerdeki haklardan yoksun bırakılmaya çalışılıyor. Çok kalabalık kamplarda yaşamaya zorlandıkları durumlar için de savunulmaya ihtiyaçları var. Bu giderek artan, baş edilemez bir sayıya dönüşüyor. Bunun için hükümeti suçlayabiliriz çünkü yeteri kadar çabalamadıklarını görüyoruz. Fakat bu uluslararası ve Avrupa’yı ilgilendiren bir problem. İnsan hakları bu karmaşık durumla iç içe geçmiş durumda.”