Kadın kadının yurdudur mücadelesi kazanacak… 2019-10-24 09:16:20   Dilan Babat   ANKARA - Emine Bulut davasında “Neden korunmadı?” sorusu yine yanıtsız kaldı. Peki bu ülkede kadınlar kim veya kimler tarafından korunacak? Hükümetin politikaları mı yoksa “Hepinize koruma versek halimiz ne olur” diyen Emniyet Müdürleri tarafından mı? Ama bildiğimiz bir şey var ki; ne olursa olsun sırtımızı yaslayacağımız, sarılacağımız kadınlarımız ve kadın mücadelesi var.   “… Bunun sonucunda son derece garip ve karmaşık bir yaratık çıkıyor. Düşsel planda kadın son derece önemlidir; gerçek yaşamda ise tümüyle önemsiz. Şiiri bir baştan öbür başa kaplar, tarihte hiç görülmez. Kurmaca yazınında kralların ve fatihlerin yaşamlarına hükmeder; gerçek yaşamda ailesinin parmağına bir yüzük geçirdiği herhangi bir oğlanın kölesidir.  Kurmaca yazında en esin dolu sözler, derin düşünceler onun dudaklarında dökülür, günlük yaşamda hemen hemen hiç okuyup yazamaz kocasının malıdır”  diyor Virginia Woolf “Kendine Ait Bir Oda” adlı kitabında.   Artan kadın katliamları iktidar tarafından bir sayı olarak görülmeye devam ederken, katledilen her bir kadının bir sayıdan önemli olduğunu her defasında dile getiriyor kadınlar. Şule Çet, Ceren Damar, Münevver Karabulut, Emine Bulut ve sayamadığımız nice kadınların katledilmelerinden sonraki mücadeleleri kadın arkadaşları ile devam ediyor.   Kararlarınız kadınların öfkesinin yanında duramayacak…   “Emine Bulut’a adalet” diye fail Fedai Varan’ın yargılandığı mahkemenin ilk duruşmasını takip etmek için Kırıkkale yolculuğumuz başlıyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan yolculuğumuzda kadınların gözlerinde öfkeyi, mücadeleyi görüyoruz. Dillerinde adalet kelimesini bir kez olsun düşürmedi kadınlar. İki saatlik yolculuğun sonunda Kırıkkale adliyesine vardığımız zaman adliye önünde polisler tarafından yoğun bir şekilde güvenlik önlemleri alındığı gözümüzden kaçmıyor. Kadınların detaylı bir şekilde aranması ise halimizin ‘trajikomik’ olduğu gerçeğini yüzümüze vuruyor. Aramalardan sonra vardığımız 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi önünde uzun kuyruklar oluşmasına rağmen mahkeme heyetinin duruşmaya kota uygulamasını getirdiğini öğreniyoruz. Kota uygulaması ’alanın dar’ olması ile gerekçelendirilirken, mahkeme heyeti tarafından duruşmayı başka bir odadan SEGBİS üzerinden izleyebileceğimiz söylenmesine rağmen inatla içeri girmek ve o atmosferi hissetmek belki de Fedai Varan’ın kadınların gücünün görmesini istiyoruz.    Kadınların “Ayakta durmak isteyen kim, bizler akşama kadar ayakta durabiliriz yeter ki o salona girelim” ısrarlı söylemlerinden sonra mahkeme heyeti nihayetinde herkesin duruşma salonuna girmesine karar veriyor. Orada bir kez daha anlıyoruz ki kadınların öfkesi ve ısrarları sonucunda artık ne kararların ne de birinin duracağını…   Takım elbiseden sonra ‘dik durmak’ yeni savunma mekanizması mı?   Girdiğimiz duruşma salonunda gözümüze çarpan Emine’nin ailesi. Sonra Fedai Varan’ın getirilip getirilmediği. Öyle ki; Fedai Varan yoğun önlemler altında duruşma salonunda hazır bulunurken, gözümüzden kaçmayan başka bir detay ise başının bir kez olsun yere indirmemesi oluyor. Takım elbisesini giyen, başını hiç yere indirmeyen Fedai Varan’a olan öfke kat kat artıyor. Bazı sessizlikler insanı delirtecek noktaya getirirken, Emine Bulut’un duruşması da o delirtecek sessizlikte. Biliyoruz ki bu sessizlik dillere vuran öfkeyi tutmaktan başka bir şey değil. Duruşma salonunda, Emine’nin katledilme görüntüleri yeniden izletiliyor, öfke kendini gözyaşı ve iç çekmelere bırakıyor. Bazıları yeniden görüntüleri izlemek istemediği için duruşma salonunda çıkıyor. Görüntülerden sonra mahkeme heyetinin Fedai Varan’a “Bir şey söyleyecek misin” sözlerine Fedai Varan’ın “Susma hakkımı kullanıyorum” diye cevap vermesi ise arka tarafta duruşmayı takip eden kadınlar tarafından, “Bunun üzerine ne savunma yapabilirsin” tepkileri yükseliyor.   Emine ailesindeki erkekler de mücadele ediyordu   Mahkeme heyeti tanıkların dinlemesi ardından, Emine’nin görüntülerini izlediğimiz sırada yanında çocuğunu düşünmeden edemedik ve Emine’nin kızını dinledikten sonra, mahkeme heyetinin çocuğa “O sırada sen ne yaptın” sorusu üzerine nefeslerimizi tutarak dinlediğimiz küçük çocuk, “Elimdeki poşeti ona vurarak engel olmak istedim ama olamadım annemi öldürdü” sözleri ise kadınların öfkelerinin kopma noktasına getirdi.  Emine’nin annesi Fadime Bulut’un ağıtlarını duyarken, yanımızdaki kadınların hıçkırıklarına engel olmamasına rağmen nasıl güçlü durduklarına bir kez daha şahit olduk. Emine’nin çocuğunu dinledikten sonra sanık avukatının savunmaları her duruşmada sanık avukatlarından bildiğimiz tecrübe haline getirdiğimiz bilindik ve duruşmayı uzatma savunmalarıydı. Emine’nin iki erkek kardeşi Mikail ve Bekir Bulut’un bulundukları cezaevinden SEGBİS ile ifadeleri alınırken, Bekir Bulut’un “Ablamın öldürülmesindeki sebeplerden biri de abim Kazım Bulut sorumludur” sözleri ‘aile içi şiddet’ olayını gün yüzüne çıkarıyor. Kazım Bulut’un kardeşinin kendini hedef göstermesine karşı cinsiyetçi küfürler sıraladığı salonda, aslında Emine’nin sadece Fedai Varan ile değil ailesinde bulunan erkeklerle de mücadele ettiğine şahit oluyoruz.   Emine karakola gittikten 20 dakika sonra katledildi   Bekir Bulut’un söylemlerinden sonra mahkeme salonunda aile içerisinde tartışmalar yaşanırken, mahkeme heyeti duruşmaya beş dakika ara verdi. Duruşma salonunda herkes dışarı çıkarken, kadınlar dışarı çıkmadan duruşma salonunda bir karar çıkması umuduyla bekledi.  Verilen aranın ardından, mahkeme heyeti duruşmayı erteledi. Emine’nin kardeşi Kazım Bulut, Fedai Varan’a saldırdı. Aile fertleri ise Fedai Varan’ı koruyanlara tepki gösterdi. Kazım Bulut’un “Kardeşim size gelirken, neden korumadınız, 20 dakika önce sizin yanınızdaydı 20 dakika sonra öldürüldü onu da bunun gibi böyle korusaydınız ya” sözleri aslında Türkiye’nin yargı mekanizmasını özetler nitelikteydi.  Evet sizler, adaleti uyguladığını söyleyenler; Emine karakoldan çıktıktan hemen 20 dakika sonra katledildi. Peki öncesinde size sığınan bir kadını neden korumadınız ya da koruyamadınız? Bu sorunun cevabı Türkiye’de cevaplanmayacak sorulardan belki de bir tanesi…   Emine de o yargılanmaların içinde var olan bir kadındı   Davanın ikinci duruşmasın takip etmek için 20 Ekim’de yeniden sabahın erken saatlerinde gittiğimiz Kırıkkale adliyesinde yeniden aynı prosedürlerle karşılaşıyoruz.  Geldiğimiz duruşmada kararın çıkacağının umuduyla girdiğimiz duruşma salonunda hiç bitmeyen öfkeyi iliklerimize kadar yeniden hissediyoruz. Duruşma, sanık avukatının savunmaları ile başlarken, sanık avukatının Emine’nin katliamının bir aile içi şiddet olduğu söylemleri yerine kadınların tepkilerine bıraktı. En son sanık avukatının duruşmayı uzatmak adına, “Dosyaya giren deliler tarafımıza verilmedi tarafımıza verilsin verilmediği takdirde müvekkilim susma hakkını kullanacak” sözleri ise kadınların, “Bırak ne savunma yapacak kendini savunacak bir tarafı mı var” tepkisi ile karşılaştı. Mahkeme heyetinin Fedai Varan’a yeniden son kez bir şey söyleyecek misin sözlerine Fedai Varan’ın “Adaletsizce yargılanıyorum böyle olduğu takdirde susma hakkımı kullanacağım” sözlerine histerik gülmeler eşlik etti. Bizde soruyoruz; Emine de adaletsizce yargılanmadı mı? Hem ailesi hem toplum tarafından. Öyle ki bir çocuğuna bakmak için gece gündüz çalışan bir kadın herkes tarafından yargılanırken, çok mu adaletliydiniz?  Bu soruların cevabı elbette “hayır” olacak. Kadın olmak hele ki boşanmış kendi ayakları üzerinden duran bir kadın ne ailesi tarafında ne de toplum tarafından yanında durulmaz, o kadını kaybetmek, o kadına hayatın her alanını daraltmak için söylemlerimizin ardı arkası kesilmez. Emine de o yargılanmaların içinde var olan bir kadındı.   Ölmek istemiyorum çığlığına 24 yıl hapis cezası   Yapılan son savunmaların ardından mahkeme heyetinin kararını hepimiz elimiz yüreğimizde bekliyoruz. Bekliyoruz ki kadın katliamlarının önüne geçilmesi için Fedai Varan bir örnek olsun. Mahkeme heyetinin kararını ‘müebbet hapis’ istemi kadınlarda, Emine’nin ailesinde bir öfkeye daha neden oluyor. Gözlerimizin önünde, “ölmek istemiyorum” diyen bir kadının haykırışı halan dururken, 24 yıl hapis cezası gerçekten caydırıcı olacak mıydı?   ‘Neden kardeşimi korumadınız?’   Ailenin öfkesi ağırlaştırılmış müebbet verilmemesi olurken, aslında bizlerde onlar kadar iyi biliyoruz ki, Feda Varan birkaç yıl sonra diğer sanıklar gibi elini kolunu sallayarak içimizde gezecek. Mahkemenin kararı ardından Fadime Bulut sinir krizi geçirirken, Emine’nin abileri, Fedai Varan’a ulaşması güvenlik güçlerince engelleniyor. Aile güvenlik güçlerince alel acele dışarı çıkarılıyor. Ailenin yeniden aynı sözlerini duyuyoruz, “Neden kardeşimi korunmadınız neden” bu sorunun cevabı yine yanıtsız bırakıldı. Peki bu ülkede kadınlar kim veya kimler tarafından korunacak? Hükümetin politikaları mı yoksa “Hepinize koruma versek halimiz ne olur” diyen Emniyet Müdürleri tarafından mı? Ama bildiğimiz bir şey var ki; ne olursa olsun sırtımızı yaslayacağımız, sarılacağımız kadınlarımız ve kadın mücadelesi var.   ‘Kadın kadının yurdudur’ diyenler kazanacak   Duruşma sonrasında adliye önünde kadınların ve avukatların açıklama yapmasını beklerken, kadın örgütlerinin adliye önünde açıklama yapan KADEM’e olan tepkilerine şahit oluyoruz. Kadın örgütlerinin, “Sizin kim olduğunuzu biliyoruz, siz değil misiniz AKP’nin gölgesi altında olan, bu kadınlar sizin düşünceleriniz yüzünden katlediliyor” sözleri yükseliyor. Tepkiye karşı KADEM üyesi kadınlardan biri, “Sizin feminist düşünceleriniz aile yapısını yıkıyor” diyerek ait olduğu ideolojinin söylemlerini sıralıyor. Kadınlar ise “Bizim değil AKP’nin çıkardığı sizin de desteklediğinizi politikalarınız yüzünden bu kadar kadın katlediliyor” sözleri ile tepkilerini devam ettiriyor. Güvenlik güçlerinin araya girmesiyle gerginlik biraz olsun dinerken, bizler de KADEM’e şunu söylemek isteriz; Sizin feminist düşünce yapısı dediğiniz kadın mücadelesi kaç kadının hayatını kurtarıyor bilginiz var mı? Ama sizin sığ düşünceleriniz, politikalarınız erkeklere güç verdiği için erkekler kendilerinde kadınları katletme hakkını buluyor. ‘Kadın kadının kurdudur’ düşüncesini yıkarak ‘kadın kadının yurdudur’ mücadelesini benimseyen kadınlar kazanacak.