Türkiye imzaladığı sözleşmeleri Kuzey-Doğu Suriye’de ihlal mi ediyor? 2019-10-20 10:05:16   Nûdem Têkoşer   QAMİŞLO - Türkiye, Kuzey-Doğu Suriye’de yaptığı bombardımanlarda yasaklı silahları kullanarak imzaladığı sözleşmeleri ihlal ettiği iddia ediliyor. Sıcak çatışmaların yaşandığı bölgeden bildiren gazeteciler, Türkiye tarafından kimyasal madde içeren bombanın kullanıldığının kesin olduğunu aktarırken, TEV-DEM Yürütme Kurulu Üyesi Foza Yûsif da hekimlerden oluşan bağımsız bir heyetin bu silahlardan dolayı yaralı ve hayatını kaybedenler üzerinde inceleme yapması gerektiğinin altını çizdi.    Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları sırasında Türkiye’nin yasaklı silahlar kullandığına dair bilgiler bölgeden gelmeye devam ediyor. Girê Spî ve Serêkaniyê’de saldırıları yerinden takip eden gazeteciler, 9 Ekim’den bu yana Türkiye’nin her havan, top, obüs ve hava saldırısı dışında, yasaklı silahların kullanıldığına dikkat çekti. TEV DEM Yönetim Kurulu Üyesi Foza Yusîf da hekimlerden oluşan bağımsız bir heyetin veya Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından görevlendirilecek doktorların  bölgeye gelerek savaş suçlarını belgelemeye çağırdı.   Bölgeden yeni görüntülere de ulaşıldı   Ajansımız Jin News ve Hawar Haber Ajansı’nın (ANHA) sivillerin yanan bedenlerini  yayınlamasının ardından yeni görüntülere ulaşıldı. Gazeteci Nazım Daştan’ın çektiği görüntüde Türkiye’nin Girê Sipî kent merkezinde ve köylerinde defalarca attığı bombalarda beyaz bir bulutun yükseldiği görülüyor. Nazım, Girê Spî’de 13 Ekim öğle saatlerinde çektiği görüntüde sivil yerleşim yerine büyük bir patlamanın meydana geldiğini kaydetti.    ‘İlk kez bu bomba türünü gördüm’   Gazeteci Nazım, Türkiye tarafından Girê Sipî’de yapılan bombardıman sırasında Türkiye’ye bağlı gruplar tarafından çembere alındıklarını belirtti. Nazım görüntülediği bombalama anını şöyle anlattı: “Kent merkezinin batı tarafında Türkiye dört kez o silahı kullandı. Daha önce de savaş muhabirliği yaptım. Obüs ve uçak vuruşlarından farklı bir bombardımandı o gün atılan bomba. Kimyasal silah olup olmadığına dair bir şey diyemem. Ama bombardımanda ilginç bir silah kullanıldığı kesin. İlginç bir dumandı. Bombanın atıldığı yer ise sivillerin olduğu bölgeydi. Siviller hedef alınmıştı. Dört defa kent merkezi bir defa da bir köy aynı şekilde bombalandı. İlk kez beyaz bir duman veya beyaz bir maddeyle karşılaştım. Bombardımandan sonra kent merkezine gittiğimizde bir sivilin yanıp kül olduğuna tanık oldum.”   ‘Savaş suçunu belgeliyoruz’   Saldırıların başladığı günden bu yana Serêkaniyê’de bulunan gazeteci Ruken Cemal ise alanda hava saldırıları altında ve Türkiye’ye bağlı grupların yoğun saldırıları altında mesleklerini yapıp savaş suçunu belgelemeye çalıştığını ifade etti. Türkiye bağlı grupların büyük bir sayıyla kenttin etrafını kuşatma altına almaya çalıştığını dile getiren gazeteci Ruken, bu grupların saldırıları nedeniyle bölgeye ulaşamadıklarını ve savaş suçunu belgelenmesinin engellendiğine işaret etti. 9 Ekim’den bu yana halkın direnişini kırmak için Serêkaniyê’de her türlü ağır silah kullanıldığını söyleyen Ruken, “Bir saat içinde yüzlerce top, havan, roket, savaş uçaklarıyla saldırılar yapılıyor. Kullanılan bu silahlar kimyasal silahlar kadar ağır tahribat yaratıyor” dedi.   ‘Ateşkese rağmen hastane bombalandı’   18 Ekim gece saat 22.00’de ilan edilen “ateşkes”e rağmen Türkiye’nin saldırıya devam ettiğini ifade eden Ruken, Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) “ateşkese” uyarak meşru savunma temelinde kendilerini savunduklarını dile getirdi. Ruken, kenttin tek hastanesi olan ve onlarca sivilin tedavi edildiği Roj Hastanesi’ne yönelik bombardıman olduğunu ve bunun ateşkes ilan edildikten sonra olduğunun altını çizdi. Ruken, bölgede saldırıların devam ettiğine dikkat çekti.    Sınır Tanımayan Doktorlara çağrı   TEV-DEM Yürütme Kurulu Üyesi Foza Yûsif da Türkiye’nin Girê Spî ve Serêkaniyê’de yasaklı silah kullandığının yönelik iddialara ilişkin değerlendirmede bulundu. Foza, burada bulunan doktorlar, kullanılan yasaklı silahlara ilişkin araştırmalar yapıp uluslararası ilgili mekanizmalarla paylaşacaklarını söyledi. Sınır Tanımayan Doktorlar, Dünya Sağlık Örgütü ve bu konularda araştırma yapan uzmanların buraya gelip, bu silahlardan dolayı yaralı ve hayatını kaybedenler üzerinde inceleme yapması gerektiğini dile getiren Foza, Heyva Sor ve doktorların elinde ciddi bulguların olduğuna işaret etti. Foza, “Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın burada soykırımı nasıl uyguladığını tüm dünya kamuoyunun yerinde görmesi gerekiyor” diye belirtti.    ‘Türkiye hukuk tanımıyor’   Direnişi kırmak için halka yönelik yasaklı silahları kullanıldığını söyleyen Foza, doktorların bu savaş suçunu raporlaştırdığını da hatırlattı. Yasaklı silahların kullanıldığına dair araştırmaların devam edeceğine işaret eden Foza, “Türkiye hukuk tanımadan halka barbarca saldırıyor” dedi.     Beyaz fosfor bombası izleri var   Serêkaniyê’de yaralanan ve Hesekê’deki Wetenî Hastanesi’nde çekilen görüntülerde, uzmanlar tedavi altına alınan sivillerin vücudundaki yaraların açık bir şekilde beyaz fosfor bombası yaralarına birebir benzediği ve saldırılarda, yasaklı silahların kullanıldığına dair izlere rastlamıştı.    Af Örgütü: Savaş suçu dair ‘ezici kanıtlar’ var   Uluslararası Af Örgütü de Türkiye’nin ve ona bağlı grupların savaş suçlarına dair “ezici kanıtlar” olduğunu açıklamıştı. Hollandalı sosyalist Avrupa Parlamenteri Kati Piri, “Beyaz fosfor kullanımı sadece korkunç değil, aynı zamanda uluslararası hukukça sıkı bir şekilde yasaklanmıştır” açıklamasında bulunmuştu.   Türkiye sözleşmeyi ihlal ettiği iddiası   Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar “TSK’nın envanterinde kimyasal silah olmadığını” iddia etse de Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) nükleer paylaşım programı çerçevesinde, ABD Soğuk Savaş döneminde Türkiye dahil olmak üzere bazı Avrupa ülkelerine nükleer silah yerleştirmişti. Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ne 1997 yılından, Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’ne ise 1974 yılından bu yana taraf olan Türkiye, 1996 yılında konvansiyonel silahlar ve çift kullanımlı malzeme ve teknolojinin ihracat denetimlerine ilişkin Wassenaar Düzenlemesi’nin kurucu üyeleri arasında yer almıştı. Türkiye, Kuzey-Doğu Suriye’de yaptığı bombardımanlarda yasaklı silahları kullanarak imzaladığı sözleşmeleri ihlal ettiği iddia ediliyor.