Diyarbakırlı kadınlardan asker annelerine: Sesimize ses olun 2019-10-14 09:01:46   DİYARBAKIR - Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük başlatılan operasyona tepki gösteren Diyarbakırlı kadınlar, asker annelerine seslendi: “Bedeli ne olursa olsun biz bu savaşın ve kanın durması için her yerde direneceğiz. Asker anneleri de artık bu kirli savaşa çocuklarını kurban vermesin ve alanlarda sesimize ses olsunlar.”   Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük başlattığı operasyon 6’ncı gününde devam ediyor. Hem Kuzey ve Doğu Suriye’de hem de Türkiye’nin sınıra yakın kentlerinde çok sayıda sivil ya yaralandı ya da yaşamını yitirdi. Gerçekleşen saldırıların bir an önce sonlandırılması çağrısında bulunan Diyarbakırlı kadınlar, hayata geçirilen operasyonun halkları kırılma noktasına getirdiğine dikkat çekti.   ‘Asker anneleri de sesimize ses olsun’   Operasyonu değerlendiren Nafiye Yiğit, 2013 yılında kurulan müzakere masasının tüm halklarda umut yarattığını hatırlatarak, AKP tarafından çözümün buzdolabına kaldırılarak tüm umutların yok edildiğini dile getirdi. Anneler olarak her alanda barışı haykırdıklarını söyleyen Nafiye, “Bizler anneler ağlamasın, çocuklarımızın cenazesi gelmesin diyerek alanları bir an olsun terk etmedik. Ancak AKP-MHP ittifakı, hükümet kendi çıkarları için bugün Suriye topraklarına saldırıyor. Çocuklarımızın yine kanlarını döküyorlar. Bedeli ne olursa olsun biz bu savaşın ve kanın durması için her yerde direneceğiz. Biz direnmeye alışığız, ancak asker anneleri de artık bu kirli savaşa çocuklarını kurban vermesin ve alanlarda sesimize ses olsunlar” dedi.   ‘Vicdanı olan bu savaşa sessiz kalmamalıdır’   Devlet yetkililerine çağrıda bulunan Nafiye, daha fazla kan dökülmemesi için Kuzey ve Doğu Suriye’den geri çekilmesi gerektiğinin altını çizdi. Savaş nedeniyle artık uyuyamadıklarını dile getiren Nafiye, “Kürdistan’ın dört parçasında savaş yaşanıyor. Tanklarıyla, toplarıyla, uçaklarıyla sivilleri katlediyorlar. İnsanları göçe zorluyor. Bu yaşatılanlar kabul edilemez. Bir anne olarak tüm insanlara çağrımdır: Vicdanı olan, kendisine insanım diyen herkes bu savaşa artık ‘dur’ demelidir. Herkes Rojava’nın etrafında kenetlenmeli ve ölümlerin yaşanmasını engellemelidir. Tek yürekle barışın, kardeşliğin sesini yükseltelim. Bugün orada savaştırılanlar ne Cumhurbaşkanının çocuklarıdır ne de Kılıçdaroğlu’nun çocuklarıdır. Onlar çocuklarını bu savaştan sakınırken, fakir fukaranın çocuğunu ölüme gönderiyorlar. Artık buna karşı sessiz kalınmamalıdır” diye konuştu.   ‘9 Ekim tarihinin operasyon için seçilmesi tesadüf değildir’   Tarihin Kürtler için tekrar ettiğini dile getiren Panahir Çelik, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Suriye’den çıkarıldığı tarih olan 9 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye’ye başlatılan operasyonun tesadüf olmadığının altını çizdi. Bu tür tarihlerin bilinçli seçildiğini dile getiren Panahir, Kürt halkına bu tarihler üzerinden mesaj verilmek istendiğini söyledi. “Türkiye’nin Suriye’ye dönük operasyonunu kabul etmiyoruz” diyen Panahir, bu operasyonla Kürt halkının kaderinin ve o coğrafyanın demografyasının değiştirilmek istendiğine dikkat çekti.   ‘Suriye’deki halk bu savaşla yeniden göçe zorlanıyor’   Panahir, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Savaş çok kötü bir şeydir. Çünkü her savaşta önce kadınlar ve çocuklar katledilmiştir. Suriye’deki savaşta da ilk kadın ve çocuklar hedef alındı. DAİŞ saldırıları sürecinde Suriye halkı göç etmek zorunda kaldı ve muhtaç hale getirildi. Bugün oranın DAİŞ’ten temizlenmesiyle ülkelerine dönen insanlar yine savaşla göçe zorlanıyor. Bu saldırılar DAİŞ’in yeniden ortaya çıkmasına neden olacaktır. Eğer Müslüman bir ülkede yaşıyorsak ve bunun üzerinden siyaset yapılıyorsa ‘Bir başkasının toprağını işgal etme. Eğer biri saldırırsa kendini koru’ ayetinin esas alınması gerekir. Bugün Türkiye kendi sınırları içinde olmayan bir ülkeye saldırmaktadır ve bu Müslümanlığa terstir. Orada savaştırılan askerlerin anneleri bu savaşın karşısında durmalı ve Kürt halkıyla el ele vermelidir.”   ‘Savaşa karşı her alanda sesimizi yükselteceğiz’   Hayata geçirilen operasyona tepki gösteren Aklime Hannas ise, şunları dile getirdi: “Oranın gerçek sahibi olan halkları savaşla göçe zorlayıp yerlerine mültecileri yerleştirmek hangi vicdana sığar? Türkiye oradaki yaşamı, birlikteliği yok etmek istiyor. Efrîn sürecinde de mültecileri yerleştireceklerini iddia ettiler. Ancak orada gözle görülmemiş bir talan ve tecavüz hayata geçirdiler. Türkiye hükümetinin bu topraklarda hakkı yoktur. Hakkı olmadığı yerde de ‘Barış Pınarı’ diye bir harekat gerçekleştirip bunu bize cici gösteremez. Bizler neyin ne olduğunu biliyoruz. Bu savaşa bir an önce son verilmeli ve Kürt halkının kazanımlarına saldırmamalıdır. Bizler bu savaşa karşı her alanda sesimizi yükselteceğiz.”